Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’de askeri, diplomatik ve politik işler yine karışık. Cenevre’de yeni tur görüşmeler için hazırlıklar yapılıyor. Esad rejimi halkın %60’nın yaşadığı kendi denetimindeki bölgelerde genel seçim için sandık kurdu.
Ateşkese rağmen silahlar susmuş değil. Özgür Suriye Ordusu, El Nusra, Suriye Demokratik Güçleri (siz onu PKK/PYD olarak okuyun) IŞİD, Esad rejimi birbiriyle savaş halinde. Rusya ve İran’ın desteğiyle rejim ordusunun Halep’i ele geçirmek için operasyona başlayacağına dair haberler sık sık medyada yer alıyor.
Bu arada çatışmalardan Türkiye de nasibini alıyor. Savaşan tarafların mermi ve füzeleri sık sık Türk tarafına düşüyor. Sivil insanları öldürmeye, yaralamaya devam ediyor. İlgililer sınır ziyaretlerinde sert mesajlar vermeye devam ediyorlar. Gün geçtikçe bu yakaya düşen füzelerle baş etmenin yolunun, sınır ötesi bir cephe hattı kurulmasına bağlı olduğuna inanmamızı ister gibiler.
Bu çerçevede akla PKK/PYD sorunu geliyor. ABD’nin “karadaki postalı” PKK/PYD ile ilişkilerinde bazı değişikliklerin olabileceğine dair ciddi emareler var.
Suriye iç savaşı başladığında PKK hariç diğer silahlı muhalif grupların hiçbirinin uluslararası bağı ve işbirliği tecrübesi yoktu. PKK’nın ise sadece Esad rejimiyle değil, İran’dan Rusya’ya, Almanya’dan Irak’a kadar ilişkisi ve tecrübesi vardı. Hedefleri net, göreceli bağımsız ve çoklu politika üretme kapasitesine sahipti. Nitekim bunun faydasını da gördü. Öte yandan, bu süreçte yeni ikilemlerle de karşı karşıya kaldı.
PKK/PYD’nin bir gözü daima Rusya’da oldu. Bu tarihsel ilişki sahadaki gelişmelere bağlı olarak örgütün ABD ile ilişkilerini zehirlemeye başladı.
PKK/PYD’nin IŞİD ile mücadelede hedeflerini gizleme ihtiyacı duymaması, bağımsız davranması, hırslı biçimde Arap topraklarını işgali ve Suriye’de federasyon ilanı ilişkileri daha da karmaşık hale getirdi. Benzer iddiaları Irak’ta da sürdürdü. Bu gelişmeler sadece Arapları değil, Barzani yönetimini, Türkiye’yi ve ABD’yi de rahatsız etmeye başladı. Öte yandan, Türkiye’de devam eden operasyon bölgesine örgütün militan ve silah kaydırmaları da ABD’nin PKK PYD’den ayrıdır tezini zayıflatan gelişmeler oldu.
Genel tabloya bakıldığında durum şudur. PKK/PYD’nin IŞİD ile mücadelede de ABD ordusu ile işbirliği kısa vadeli ve taktik düzeydedir. Öte yandan, bu ilişki bir yandan Türkiye’yi istikrarsızlığa sevk ederken, bir yandan da ABD ile politik düzeyde işbirliğine zarar vermektedir. Ancak bu günlerde iki tarafın da tutumunu değiştirmeye başladığına dair güçlü sinyaller var. Anlaşılan, sınırda olup bitenlerin ne işaret ettiğini anlamak için bir süre daha beklememiz gerekiyor.