Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye, PKK/PYD’nin ABD ile askeri işbirliğinden rahatsız olduğunu ısrarla dile getiriyor. Geçen hafta gündemi ABD Özel Kuvvet mensubu askerlerin üniformalarında PYD sembolleri kullanması işgal etti. Aslında mevzu, “sembolik” olmaktan çok daha derin.
ABD ile PKK/PYD’nin askeri işbirliğinin tartışıldığı esnada, toplanan MGK’nın ardından yapılan açıklama ile hadisenin başka bir boyutu dikkat çekti. PKK/PYD, Avrupalı bazı “dost” ülkelerde temsilcilik açmıştı.

Bildiride PKK/PYD’nin Prag, Stockholm, Berlin ve Paris’te (Moskova’ya yer verilmemişti!) temsilcilikler açtığı belirtildi. Bu gelişmenin “teröristlere imkân ve cesaret verdiği gibi, bu tutumun dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayacağı” ifade edildi.

Haberin Devamı

Elbette ABD’nin PKK/PYD’ye askeri yardımı ve işbirliğini temsilcilikler açılmasından ayrı ele almak mümkün değil. İç savaş, ayaklanma gibi politik-askeri hadiselerin yaşandığı bir ülkede, savaşan gruplardan birisi üçüncü bir ülkede özel izinle “temsilcilik” açıyorsa, savaşan grup yeni bir statü kazanıyor ve siyasi süreç farklı bir yönde ilerliyor demektir. Hamle isyancı/silahlı grubun, devletlerin tekelinde olan meşruiyet alanına girdiğinin/ortak olduğunun ve stratejik bir kazanım elde ettiğinin göstergesidir.

Bu sayede, savaşan silahlı grup, bir yandan “diplomasi” dünyasının fırsat alanlarından faydalanırken, bir yandan da statüsünü yükseltir. O,artık sadece sahada savaşan askeri bir organizasyon değil, sivil siyasi otorite olma yolunda ilerleyen önemli bir oyuncudur.

Açılan her “temsilcilik”, meşruiyeti tescil edilmiş bir aktörün propaganda dünyasına adım atması için inşa edilmiş bir köprübaşıdır.

Medyadan sivil toplum örgütlerine, üniversitelerden diplomasi dünyasına, siyasi partilerden parlamentolara, yardım örgütlerinden diasporaya, düşünce kuruluşlarına kadar her kapıyı çalabilecek demektir. İşler daha ilerledikçe, lobi şirketleriyle anlaşılıp profesyonel yardım bile alacaktır.

Yeni ittifaklar, ilişkiler kurarken, askeri, mali ve insani yardım almaya adaydır. Bir adım sonra, çatışma alanında uluslararası hukuka riayet söylemiyle meşruiyetini iyice tahkim edecektir. Nitekim yakın tarih benzer örneklerle doludur. Birinci Körfez Savaşı sonrası tavsiyelere uyarak, 1990’ların başında, Londra ve Washington’da “temsilcilikler” açan Barzani ve Talabani’nin siyasi serüveni bu anlamda oldukça öğreticidir.

Haberin Devamı

Kitap, askeri ve “diplomatik” gelişmeler göz önüne alındığında PKK/PYD’nin Suriye’deki siyasi rolünün ve pozisyonunun gelecekte ilginç bir hal alacağını söylemektedir. Suriye’de işlerin ne yönde ilerleyeceği açık, ancak Türkiye’ye etkisi kafa yormayı gerektiriyor. Alakalılarına duyurulur.