Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gaziantep saldırısını DAEŞ’in yaptığına dair ortak bir kanaat var. FETÖ’nün darbe girişiminin neden olduğu sarsıntı ve PKK’nın artan terör saldırılarının ardından bu hadise gündemi birden bire değiştirdi. Kayıpların çokluğu, saldırının karakteri hiç yokmuş gibi davrandığımız bir sorunu bize yeniden hatırlattı. Çoğu çocuk 54 kişinin hayatını kaybetmesiyle DAEŞ’in kendi gündeminin olduğu ve fırsat buluğu her an terör eylemi yapabileceği görüldü. Dahası, katliamın bir “çocuk” tarafından gerçekleştirilmesi hepimizi derinden sarstı.
DAEŞ saldırısının üç amacı olduğunu anlaşılıyor. İntihar eylemi ile PKK/PYD’yi “cezalandırmaya” devam ettiğini göstermek. Tıpkı 6-7 Ekim 2014 tarihinde Kobani olayları ve sonrasında Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da yaptığı gibi. Böylece sadece PKK sempatizanlarını korkutmayı, cezalandırmayı hedeflemiyor. Aynı zamanda, toplumda artan PKK karşıtlığından faydalanarak örgüt lehine sempati toplamaya çalışıyor.
Öte yandan düğün gibi yumuşak, duygusal bir tabloyu hedef alarak toplumun fay hatlarını harekete geçirmek, farklılıkları derinleştirmek istiyor. Ülkede güçlü bir nefret hafızası inşa ederek iç çatışma başlatıp, kaos ortamında insanların DAEŞ’ten medet umar hale gelmesini bekliyor. Tıpkı, Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi. Üstelik kendi “İslami anlayışına” ters düşen düğün törenini kökten ret ettiğini de ilan ediyor. Türkiye’nin değişen Suriye politikaları, artan askeri baskı, DAEŞ’in eylemlerini çevreye yayabileceğini gösterdi. Elbette, 15 Temmuz darbe girişimi bu arayışta kolaylaştırıcı bir rol oynadı.
Sözünü ettiğimiz “politik” düzeydeki anlamlandırmalara farklı bir boyut kazandıran ise küçük bir çocuğun “canlı bomba” olarak eyleme alet edilmesidir. Ahlaki ve insani değerlerden yoksun bu saldırı, hepimizi şok etmiş durumda. DAEŞ geçmişte çok sayıda “ intihar eylemi” gerçekleştirdi. Ancak bir çocuğu “intihar bombacısı” olarak seçilmesi örgütün ideolojik ve ahlaki olarak iflas ettiğini göstermesi bakımından önemli.
“Çocuk terörist” kulağa hiç hoş gelmiyor. Maalesef, bu tablo günümüzün “terör dünyasının” bir gerçeği. DAEŞ, PKK ve FETÖ’nün çocukları nasıl birer araç olarak kullandıkları ortada. Örgütler bu yolla bir yandan ahlaki, vicdani ve insani değerlerimizi tahrip etmeye çalışılırken, bir yandan da umutlarımız karartıp, korkularımız harekete geçirmeye çalışıyorlar.
Çocukları “kutsal bir amaç için” doktrine ederek eyleme ikna etmek, yetişkinlerden çok daha kolay. Macera arayışından, sonuçları idrak edememeye, intihar saldırısını oyun olarak görmekten, cesaret gösterisine ve elbette sorgulamayan bir kabule kadar. Sonuçta terör ve teröristler kadar, insanlığımızı da sorgulamanın vakti gelmiş olmalı.