Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail kendiden emin, deney yapan bir araştırmacı sakinliği içinde Gazze’de operasyonlarını sürdürüyor. Çoğunluğu çocuk ve kadın 400’den fazla insanın ölümü bile onu durdurmaya ya da yavaşlatmaya yetmiyor. Bu tutum sadece uluslararası tepkilerin cılızlığından da kaynaklanmıyor.
İsrail’in bu tutumunun arkasında ki nedenler şunlar: Bir, güvenlikle ilgili konularda hiç kimseye güvenmeyeceksin. İki, en uygun “stratejiyi” bulmanın yolu, öğrenen organizasyon olmak ve stratejilerin doğruluğunu sahada test etmek.

Lübnan’dan dersler
Aslında bütün hikâye 2006’da Lübnan’da başladı. İsrail’in Hizbullah’a karşı giriştiği askeri operasyon bir dönüm noktası oldu. Bir ay süren harekâtta, İsrail, 46 sivil ve 121 asker zayiatı verdi. Kayıpların fazlalığı yüzünden; toplum, medya, siyaset kurumu ve ordu büyük bir şok yaşadı. Hakkında efsaneler üretilen İsrail ordusu, Hizbullah karşısında sendelemiş ve özgüveni sarsılmıştı.
Savaşın ardından nerede hata yapıldığını araştırmak için özel bir komisyon kuruldu. The Winograd Komisyonu, Lübnan savaşında işlerin neden iyi yürümediğini irdeledi. Yine konuyla ilgili birçok makale ve rapor yayımlandı. Bir dizi eleştiri getirildi.
Ordunun, Hizbullah gibi devlet dışı asimetrik rakibe karşı, askeri manada hazır olmaması bir yana “siyasi hedefin” net olarak ortaya konulamamış olması da en fazla eleştirilen konuydu.

Gazze’de başarı nedir?
Devlet dışı aktörlerle asimetrik mücadelede, savaşın karakterinin değiştiğine dikkat çekildi. Buna göre; sivil halkla iç içe geçmiş ve şehirlerde yerleşmiş bir silahlı hareketin bütünüyle yok edilmesi mümkün değildi. Bu nedenle “siyasi hedeflerin” geleneksel simetrik savaşlardan farklı belirlenmesi gerekliliği ortaya çıktı.
Tartışmalara göre konvansiyonel bir savaşta “zafer”in ne olduğu konusunda tereddüt yoktu. Oysa “asimetrik bir mücadelede başarı kavramı farklı olmalıdır” görüşü öne çıktı. “Başarı kabul edilebilir” bir seviyeyle tarif edilmeliydi. Savaşın açık ve net amacı, “düşmana” mümkün olduğu kadar fazla zarar vererek onun savaşma kapasitesini geriletmek ve geçici bir dönem için sükuneti sağlamak olduğu tespiti yapıldı. Gazze’de olup bitenleri bu çerçevede okumak öğretici olabilir.
Bunun için medya ve kamuoyunun zihnen hazırlanması gerekiyordu. İsrail ordusu, teşkilat ve yöntemlerinin yanı sıra, sivil asker ilişkilerinden istihbarat üretimi ve teknolojinin kullanımına kadar birçok alanda kendini yenilemeye çalışıyor. Gazze’ye de “laboratuvarı” muamelesi yapıyor.

Denekler ve deneyler
Hamas’ı askeri, Filistinli sivilleri psikolojik, uluslararası kamuoyunu ise ahlaki ve diplomatik amaçları için bir kobay olarak kullanıyor. Batılıların buna pek itirazı yok. Çünkü deney sonuçlarından kendileri de azami faydalanmayı umuyorlar. Özellikle de “radikal” gruplarla asimetrik çatışmaların yoğunlaştığı Ortadoğu’da.
Arap Baharı ile çöken devletler ve artan devlet dışı tehditler karşısında İsrail ordusu avantajlı konuma gelmeye çalışıyor. Sürekli kendini dönüştürmeyi deniyor. Geldiği noktada, Filistinlilerle kalıcı bir barışın mümkün olmadığını, kesin bir askeri zaferin de olamayacağına inanmış olarak. Anlaşılan Filistin’de barış uzak bir hayal. Böyle olunca İsrail’in gelecek nesilleri de duvarlarla ve duygularla çevrili “garnizon devlette” yaşamaya devam edecekler.