Batı, Suriye ve Ukrayna sorunlarına odaklanmış iken birdenbire Nijerya popüler hale geldi. İslami referanslı bir silahlı örgüt, sayısı tam belli olmamakla birlikte küçük yaşta yüzlerce kız çocuğunu rehin aldı. Çoğu Hıristiyan olan bu çocukları rehin tutmaya da devam ediyor. Hükümetin rehine olayına verebileceği askeri ve polisiye bir cevabının olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
“Boko Haram” örgütü neredeyse on yıldır faaliyette ve yüzlerce çatışma, saldırı ve ölümden sorumlu. Şimdilerde ise onu popüler yapan ise El Kaide ile bağlantısı olduğu iddiası. Dini referanslı olması, Hıristiyanları hedef alması, eylemlerinin dikkat çekici niteliği çift yönlü propagandaya imkân veriyor.
Savaş mı yoksulluğa neden olur, yoksulluk mu savaş çıkartır?
Afrika’da güvenlik sorunlarının giderek artacağı, özellikle Hıristiyanların ve Müslümanların birlikte yaşadıkları bölgelerde etkili olacağı bir sır değildi. Nitekim ABD’nin Soğuk Savaş’tan hemen sonra Somali’de yaşadıkları, Kenya’daki El Kaide saldırısı bunun ilk işareti idi.
Bu günlerde Orta Afrika, Sudan, Çat, Mali, Kenya ve Sahra altı çatışmaların olağan hale geldiği bölgelere dönüştü. İstatistikler bu tip çatışmaların ağırlıklı olarak fakir ülkelerde yaşanacağını gösteriyor. Elbette bunun birden fazla nedeni vardı.
Avrupalı sömürgeci güçler siyasi sınırları kendi ekonomik çıkarlarına göre belirlediler. Geride miras olarak çözülmemiş bir dizi ahlaki, ekonomik, sosyal, dini, çevre sorun bıraktılar.
Dini, kültürel ve kabilesel bölünmeler, bitmez tükenmez ekonomik, siyasi sorunlar yeni dertler üretti. Tıpkı Nijerya gibi. Ülke dünyanın onuncu büyük petrol yataklarına sahip iken insanlar günde bir dolara geçinmek zorunda kaldılar.
Yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlığa batmış bir ülkeden söz ediyoruz. Sonuçta da başarısız bir devlet. Güvenlik gibi temel bir fonksiyonu bile icra etmekten aciz.
Güvenlik riskleri ve öngörü
Afrika’daki mevcut durum ve gelecekte yaratacağı güvenlik sorunları ABD’nin ilgi listesine 1990’larda girmeye başladı. ABD, 2007’ye gelindiğinde Afrika kıtasını Ortadoğu’dan ayırarak yeni bir komutanlık kurdu ve ağırlıklı olarak eski Fransız sömürgesi Cibuti’ye yerleştirdi.
Cibuti, stratejik konumuyla bir yandan Hint Okyanusu’na, bir yandan da Afrika içlerine operasyon yapma imkânı sağlıyor.
Nijerya’daki rehine alma olayı Batı’ya askeri, politik ve ekonomik nüfuzunu Afrika içlerine doğru yayma fırsatı verdi. Bu bağlamda ABD, Kanada, İsrail, İngiltere ve Fransa Nijer’e yardım etmek için harekete geçtiler.
Bir yandan ülkenin ordusunu eğitirken bir yandan da istihbarat kapasiteleriyle bölgeye odaklandılar. İnsansız hava araçlarını devreye soktular. Her zamanki gibi az sayıda ama etkili özel kuvvetleri öne çıkardılar.
Elbette bu tablo sadece Boko Haram örgütü ile ilgili okunamaz. Sorulması gereken diğer soru Çin’in bu tabloda nerede olduğudur.
Soma trajedisine dair bir not
Milletlerin tarihinde unutulmayacak büyük acılar vardır. Soma maden kazası da bizim tarihimizdeki acılı örneklerden biri. Üzgünüz ve yastayız. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.