Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD ve Avrupa Birliği kurumları her yıl terörizmle ilgili rapor yayımlarlar. Raporlar ait oldukları yılın terörist faaliyetlerini analiz ederek sonraki dönem için tahminlerini kamuoyuyla paylaşır. Doğal olarak, raporun içeriği seçilmiş olgular ve raporu kaleme alan ekibin, ülkelerin soruna yaklaşımını yansıtır. Doğru okunduğunda raporlar oldukça faydalıdır.   

Sözünü ettiğim ilk rapor, Avrupa Polis Teşkilatı EUROPOL tarafından hazırlanan, 2019, “Avrupa Birliği Terörizm Durum ve Eğilim Raporu”. Rapor, terör faaliyetlerini çeşitli başlıklar altında ele alıyor. Dini radikaller, sağ kanat terörist ve etnik milliyetçi terör grupları, sol kanat anarşist terör saldırıları olarak sınıflandırıyor.

Haberin Devamı

Raporda dikkat çeken husus, dini referanslı terör eylemlerinin son üç yılda 205’ten 119’a düşmüş olması. Bu düşüşte Suriye ve Irak’ta yaşananların rolü olduğuna vurgu yapılıyor. Rapor bu süreçte Türkiye’nin olumlu çabalarına vurgu yapıyor.

AB’nin raporunda yer alana ayrılıkçı etnik milliyetçi örgüt olarak PKK’nın Avrupa’daki faaliyetlerine dikkat çekiyor. PKK’nın, 2019 yılında Avrupa’da ”terör saldırısı” yapmadığını, ancak propaganda faaliyetleri yürüttüğünü, lojistik destek ve yeni üye kazandırma faaliyetlerinin sürdüğüne yer veriyor. Dikkat çeken bir diğer konu da örgüte finans sağlamak için bir dizi yasal ve yasa dışı faaliyetlerin yürütüldüğüdür. PKK aktivitelerinde Türkiye’nin Suriye operasyonu esnasında artış görüldüğünü, birçok Türk kurum ve tesisinin saldırıya uğradığına dikkat çekiliyor.

Sol radikal ve anarşist grupların Suriye’ye, “Kürt bölgesine”, giderek bu gruba katıldıkları ifade ediliyor. Ancak metinde ne PKK’nın Suriye’deki varlığından ne de PYD’nin rolünden söz etmemeye özen gösterilmiş. Bu kısımda, Avrupa’ya dönecek söz konusu sempatizan ve radikallerin tecrübelerini ve fikirlerini kıtaya taşıyarak sorun oluşturabile-ceklerini belirtmişler. Dahası, 19’uncu yüzyılda olduğu gibi, bir kısım anarşistin “ölümle propaganda” ilkesini hayata geçirmelerinden kaygı duydukları bile kaleme alınmış. Fransa, İtalya, Yunanistan ve Belçika, bu noktada, açık hedef olarak tarif edilirken, kamu düzeninin bozulabileceğinden de söz edilmiş.

Haberin Devamı

AB’ye benzer şekilde, ABD de, 2019, Ülke Terörizmle Mücadele Yıllık Raporu’nu yayımladı. Raporun Türkiye bölümünde DAEŞ’le mücadele konusunda Türkiye’nin yardımlarından sitayişle bahsediliyor. Türkiye’deki bazı Marksist gruplardan söz etmekte, bu grupların Suriye’deki varlıklarına dikkat çekmekte. Yine raporda geçen yıl meydana gelen PKK eylemleri ve faaliyetleri de önemli bir yer tutuyor.

Raporda dikkat çeken bazı hususlar söz konusu. Örneğin, ABD’nin, 2019’da da PKK konusunda Türkiye ile istihbarat paylaşımına devam ettiği belirtiliyor. Öte yandan, PYD’nin PKK’nın organik parçası olduğundan özenle kaçınırken, Türkiye’nin PYD’yi terör örgütü olarak tanımladığına yer vermiş. Her ne kadar hükümetin FETÖ ile mücadelesine uzun uzun yer vermiş olsa da, bu grubun ABD tarafından terör örgütü olarak tanınmadığını, hükümetin aşırıcı ve sert uygulamalarda bulunduğunu iddia etmiştir.  

Haberin Devamı

Terör ve terörizm çalışmalarının cevabını aradığı ilk soru şudur: Neden, devletler ortak bir terör, terörizm tanımı, mücadele yaklaşımı ve değerlendirmesine sahip değiller? Bunun cevabı, terör örgütlerinin politik hedef ve faaliyetleri ile bazı ülkelerin politik çıkarlarının tamamen ve kısmen örtüşmesidir. İkinci neden ise, terör ve terörizm kavramının “çekiç” gibi görünmesidir. İki raporun Türkiye bölümlerini birlikte okuyup, analizleri de bu gözle ele alınca, söz konusu kuralın geçerliliğini bir defa daha teyit etmek mümkün olabiliyor.