Etkinlik hikayesi

7 Eylül 2016

Biz ailecek hobiciyiz. İşin çocuk versiyonu "etkinlik" adını taşıyor bence.
Kendime dair hatırladığım ilk hobi yazmak. Muratla evlendikten sonra işin içine balık tutmak, fotoğraf çekmek, uzun doğa yürüyüşleri, motosiklet gezileri, off road işleri (ve eminim şimdi aklıma gelmeyen en az üç beş hobi daha vardır ) girdi.
Hobi; yanında bir eşlik edenin de olsa kendinle başbaşa kalmak ve aslında çoğu zaman kendinden bile uzakaşmak hali. Bir nevi ruhsal detoks.
Sonra öcüke böcük girdi hayatımıza hobiler bir süre askıda kaldı.
Onlar büyüdükçe de bu sefer onlarla etkinlik işine başladık.
Nasıl mı başladık?
Bir gün Ayşe; kapı süsleri çok popüler olduğundan odasına bir kapı süsü istedi.

Yazının Devamı

Hadi kızlar! Geç kalıyoruz!

19 Ağustos 2016

Bizim evde kalk borusu saat 6:30 da öter. Sonra ertelerim, bi daha öter, sonra bi daha bi daha...
Sabah kahvaltı edilmeyecekse saat 7 ye kadar telefonun alarmıyla aramızdaki savaş periyodik olarak sürer.

Hafta içi sabahları kızlardan çıt çıkmaz. Uyansalar da gürültü patırtı yapmazlar, usulca odaya gelip sessizce yatağımızda yanımıza yatarlar.

Ama hafta sonu, uyanan acıktım feryadıyla atar kendini yatağından. Yanımıza uzanan, önce saçımızı sever, sonra parmaklarıyla birimizi dürter, olmadı sevdiği saçı çeker, hala anne babadan tepki gelmemişse küççük parmaklarını burun deliklerimize ya da göz kapaklarımızı açıp içine sokmaya çalışırlar. Bu merasim biz çıldırıp onları yastıkla def etmeye çalışana kadar sürer.
Ama dedim ya hafta içi yapmazlar bunları.
Nefes almaya korkarlar uyanık oldukları anlaşılacak diye.
- Hadi kızlar kalkın geç kalacağız sesini duyan örtüyü başına usulca çeker ya da gözleri açık görünmesin diye iyice yumup yumuş yumuş yaparlar gözlerini.

Tabi ki tüm bu delilleri bir araya getirip gerçeği anlayan bir anneleri var. Akıllı mı akıllı...

Yazının Devamı

Köy

19 Ağustos 2016

Köye doğru yol alıyoruz. Gri dağlar, mavi yeşil arasında gidip gelen göl, pembeye çalan gökyüzü. Her yer serin bir yaz akşamının muhabbetiyle dolmuş.

Bazı şehirlerde, asvalt yol kenarlarında karşılıkı dikilmiş ağaçlıklı yollar vardır. Insanların geçmekten hazzettiği yolardır bunlar. Günlük yolculuklarınızda nefes almanıza vesile yollar. Işte benim köyüme giden kilometrelerce yol böyle uzar gider. Iki taraflı zeytin ağaçlarının binlercesi kolkola girip yol boyu selamlar sizi. Her birinin selamına mukabele etmek gelir içinizden. Her birine gülümsemek istersiniz. O ağaçlardan bazılarını büyük dedeleriniz elleriyle dikmiştir, büyükanneleriniz ve anneniz dokuz aylık gebe karnıyla o ağaçlara hizmet etmiştir, onlardan babalarınıza onlardan size kalmıştır. Babalarınız aziz bilmiş, gözleri gibi bakmışken siz gurbette bırakıp gitmişsinizdir her yaprağında geçmişinizin emanetini taşıyan ağaçları.

Bu yüzden biraz mahcubum zeytin ağaçlarına karşı.

Çocukluğumda altında oynamışlığım, yemek yemişliğim, babamla çiftçilik etmişlğim, uzun hikayeler dinlemişliğim o kadar çok ki ailemin bir parçası sayıyorum onları da.

Köye yol alışımız yakın bir ölümün vesilesiyleydi bu sefer. Yola çıkarken çocuklara

Yazının Devamı

İkinci Bölüm Çiş hikayesi (Anne kaka yapmıyorum)

5 Ağustos 2016

Bu uzun bir hikaye olacak.

Birinci hikayeyi yazdık; yıllar oldu.Ayşe kızın kazasız, travmasız çiş günleri hafızamızın günlükerinde kaldı. Yeni kelimeler eklendi dağarcığımıza bu hikayeyi yaşadığımız günlerde. Yanyana gelmez dediğimiz kelimeleri yanyana getirdik pek de sevdik birlikte duruşlarını.

Mesela "seni seviyoruz kakaaaaaaa." gerçekten de sever olduk çünkü. Kakayı görüşümüz kutlamalara vesile bir olaydı haftalarca. El sallayışımız neredeyse ağlatacak duygu dolu mutluluklar içeriyordu. "baıklara selam söyle kaka"..

Yeni kelimeler uydurduk "uykucu donu" mesela. Bu; bezi hayatımızdan çıkarttıktan sonra külot bezlerin bez olmadığına çocuğu ikna etmek verilen addı. Neden külot bez demedik? Çünkü içinde geçen "bez" sözü yasaklı kelimelerdendi. Bez yok artık don var . yaşasın don' lanmak...

Birinci hikayenin anıları ve tecrübeleriyle şimdi ikincisine başladık.

Bir gün Sare kızın öğretmenine "ben çişimi tuvalete yapacam" demesiyle vira bismillah dedik, oda-tuvalet arası yolları arşınlamaya. İlk gün okulda az buçukta olsa çiş yapılmış. Akşam eve gelince "şeker vericem" "parka götürecem" diye diye alkış tezahürat başaramadık.

Poposu klozete deydiği anda sensörlüymüş

Yazının Devamı