Geçen yıl Kasım ayında Türk Toraks Derneği’nin, Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Solunum Derneği’nin de desteklediği ‘Hava Kirliliği ve Akciğer Sağlığı’ sempozyumunda çok önemli uyarılar yapıldı. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde zehir solunduğu hatırlatıldı.
Bu sem-pozyumda her yıl yaklaşık 30 bin civarında insanımızın hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklar nedeniyle kaybedildiği vurgulandı.
Önceki gün de Çevre Mühendisleri Odası, Türkiye’de hava kirliliğinin krize dönüştüğünü açıkladı.
81 ilden sadece 6 ilin havası temiz çıktı. Ankara’da kirliliğin en fazla yaşandığı yer Hacettepe, İbn-i Sina, Yüksek İhtisas ve Numune hastaneleri ile Sağlık Bakanlığı’nın da bulunduğu Sıhhiye oldu.
***
İstanbul’da Esenyurt ve Şirinevler; İzmir’de Gaziemir ve Bayraklı zehir soludu.
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, “İzmir’de de ölçüm yapılan bütün istasyonlarda sınır değerlerinin aşıldığını görüyoruz. Gaziemir ve Bayraklı’da hava kirliliği, 2017 yılında pik yaptı diyebiliriz. Vatandaşlar, 365 günün 228’inde kirli hava solumak zorunda kaldı. Karşıyaka’da da yine ciddi bir hava kirliliği artışı görüyoruz” dedi.
İzmir’i bu hale getiren en önemli neden, tehlikeli atık işleme merkezlerine verilen izinler. Hem de Çevresel Etki Değerlendirme Raporu bile istemeden. Gaziemir Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) raporlarına da geçen radyasyonlu atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Bu alanla ilgili olarak ÇED izin verildi. Rapora göre, her gün radyoaktif madde bulaşmış 50 ton cüruf ve toprak, fiziksel yöntemlerle ayrıştırılıyor.
Yani bir yılda 15 bin ton cüruf ve topraktan havaya karışan radyoaktif maddeyi, Gaziemir başta olmak üzere tüm İzmirliler soluyor.
Gaziemir’de hava kirliliğinin yüksek çıkması tesadüf değil yani.
***
Menderes’e bağlı Kısıkköy bölgesinde bir firmanın daha tehlikeli atık işlemesi için gerekli süreç başlatıldı.
Yılda tam 10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği bir tesis için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi.
Foça’da, katı atık yakılarak elektrik elde edilecek bir tesise gerekli izinler verildi. Hem de ÇED sürecine bile gerek duyulmadan.
Söz konusu tesiste her gün 90 ton atık yakılacak. Atıkların birlikte yakılmasından kaynaklanan ve tehlikeli maddeler içeren 9 ton tehlikeli dip külü oluşacak. Gaziemir’de, 7111 metrekarelik bir alan içinde tehlikeli ve tehlikesi atık tesisine izin verildi.
Bu tesislerde yılda 50 bin 300 ton tehlikeli atık fiziksel yöntemlerle geri kazanılacak. 60 bin ton tehlikesi atık da depolanacak. Menemen’in Ulucak bölgesinde, yılda 57 bin 600 bin ton tehlikeli atık işlenecek olan tesise “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Aynı tesiste ayrıca 86.400 bin ton da tehlikesiz atık işlenecek. Bornova Işıkkent’teki Dökümcüler Küçük Sanayi Sitesi’nde ‘tehlikeli ve tehlikesiz atıkların’ işlenmesi için bir firmaya ÇED sürecinin başlatılması için onay verildi.
***
Bütün göstergeler ve ölçümler, tehlikeli atıkların İzmirlileri zehirlediğini gösteriyor.
Bunun yavaş yavaş olması, ölümcül gerçeği değiştirmiyor.