1-7 Mart tarihleri “Deprem Haftası” olarak kabul ediliyor ve tüm dünyada çeşitli çalışmalarla bu konuda farkındalık oluşturuluyor.
Ama ne yazık ki Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alan ülkemizde böyle bir haftanın olduğundan haberdar olanların sayısı bile çok az.
İzmir Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Sinancan Öziçer’in çok ciddi uyarları var.
Önce o uyarılara bir bakalım.
***
“17 Ağustos 1999’da merkezi Kocaeli-Gölcük olan 7.4 büyüklüğünde gerçekleşen çok büyük can ve mal kaybına neden olan deprem hepimiz için bir milat oldu.
İzmir’de meydana gelebilecek yaklaşık 6.5 büyüklüğünde bir deprem daha ciddi sıkıntılara neden olabilir.
Yapılaşmanın fazla olduğu zemin çok kötü, yapılarımız yaşlı, üstüne de kaçak yapılaşma da artınca riskler artıyor. Geçen yılı gördük. Kuzeyden güneye, tüm sahil şeridimiz ciddi depremler yaşadı. Bu bize çok güzel bir uyarıda bulunuyor. O da İzmir Körfezi’nin fokurdadığıdır. ‘gel beni incele, gel beni araştır yoksa sizin başınıza bela olacağım’ diyor.
***
Bize bir şey olmaz, mantığı ile hayatımıza devam ediyoruz. Yaklaşık 5 milyar liraya mal edilecek Körfez Geçişi Projesi’nde eksik çalışmalar yapıyoruz. Orada çok ayrıntılı deniz sismiği çalışması yapılarak olası diri fayların tespit edilmesi ve ona göre projenin sağlam temellere oturtulması gerekiyor.
Yerel yönetimlerin zemin etüt projelerinde jeofizik çalışmaların yapılıp yapılmadığını denetlemeleri gerekiyor.
Ayrıca bir diğer önlem de afet sonrası toplanma alanlarının belirlenmesidir. 17 mart gibi deprem haftaları sembolik dönemler olup esasında tüm bu bilinci ve farkındalığı tüm toplumumuza yaymamız hepimizin misyonu olmalıdır.”
Yer bilimleri konusunda en yetkin kurumlardan biri olan Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı’nın uyarıları önemli.
Bu konuda önemli bir gelişme daha var. İzmir ve Manisa için hazırlanan 1/1000 binlik planları yürürlüğe girdi.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin açtığı davanın dilekçesinde, Bakanlığın İzmir ve Manisa için hazırladığı 1/100 binlik temel planlarda jeolojik ve jeoteknik etütlerin yapılmadığı belirlendi.
Dava dilekçesinde bu durum şöyle ifade ediliyor:
“Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün planlamaya esas jeolojik, jeoteknik ve mikro bölgeleme’ genelgesine göre planlamaya esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları’ mecburi olarak hazırlanmalıdır.
İlgili genelgede belirtildiği gibi Bölge Planlarından Uygulama İmar Plalarına kadar tüm imar planlarının ölçekleri gereği belirlenmiş formatlarına göre farklı jeolojik, joteknik etüt raporları hazırlanması gerekmektedir.
Plan hükümlerinin ilgili maddelerinde belirtilen alt ölçekli planlar için hazırlanması gereken jeoloji-jeoteknik etüt raporları, esasen hazırlanması gereken İzmir - Manisa Çevre Düzeni Planı’nın jeolojik-jeoteknik raporlarının yerine kullanılamaz. Ayrıca, 1. Derece Deprem Bölgesi olan İzmir ve Manisa’ya ilişkin hazırlanan Çevre Düzeni planında genelgede belirtilen ve zorunlu olarak yapılması gereken jeolojik-Jeoteknik etüt raporlarının hazırlanmaması ve dolayısıyla genelgede belirtilen Yapısal Jeolojinin planlar üzerinde de yer almaması dolayısı ile planda fay hatlarının gösterilmemesine neden olmuştur.
Zira, Çevre Düzeni Planı’nda birçok yerde meskun haricinde belirlenen “Gelişme Alanları, Sanayi Alanları”nın altında fay hattı bulunup bulunmadığı bilinmemekte ve bu şekilde belirlenmiş yerleşmeye açılacak alanlarda telafisi mümkün olmayacak sonuçlara gidilmesine olanak veren bir durum söz konusudur.”
***
Bu planlar şu anda yürürlükte. İzmir ve Manisa’da söz konusu planlara dayanarak imar ve yapılaşma izinleri veriliyor.
Ama yerleşim izni verilen yerlerde fay hattı var mı yok mu, o bile bilinmiyor. Vahim bir durum ama fay hatları üzerinde imar verilme ihtimali yüksek.