Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarih araş-tırmalarıyla dünyanın tanıdığı bir isim.

Son olarak 2017 yılında Cumhur-başkanlığı büyük ödülünü alan Ortaylı, dün Hürriyet gazetesindeki köşesinde İzmir’le ilgili çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

“Bakalım bu istilayı nasıl anlatacaksın İzmir” başlıklı yazıyı bu kentte yaşayan herkesin okuması gerek.

Özellikle de İzmir’in geleceğiyle ilgili kararlar alan yerel ve genel yöneticilerin birkaç kez okuması gereken bir yazı.

***

Ortaylı, “1963’ten beri tanıdığım bir kenttir İzmir. O tarihte, bilhassa sıcakların bittiği eylül ayında tadına doyulmaz bir şehir olurdu” diyor ve şu önemli tespitleri yapıyor:

Haberin Devamı

İzmir’le karşılaştırılınca, örneğin Ankara çok asık suratlı bir şehir kalırdı. Şirinyer (eski Kızılçullu) ve Buca tek katlı bağ evleri ve bağlarla doluydu. Buca ve Bornova’ya 19’uncu asır İstanbul’unda bile çok az görülür letafet ve zenginlikte Levanten konakları hâkimdi. Deniz kirlenmemişti. Körfez hayatiyet doluydu ve İzmir insanı kucaklayan bir sıcaklığa sahipti. Ahali cana yakındı ve Akdenizliydi.

Bu hal epey zaman devam etti. Derken imar çılgınlığı etrafı sardı. İzmirliler bir yandan hava kirliliğinden de söz ediyorlar. Trafik tıkanıklığı da ortada ama İstanbul’la mukayese edilmeyecek kadar rahat bir şehir burası. Kemeraltı hâlâ gezilecek, alışveriş edilebilecek bir efendiliğe sahip. Şehrin etrafı hâlâ Türkiye’nin en güzel yerleri.

Bu güzellik milleti çekmez mi? İstanbul halkının emlak çılgınlığı İzmir ve havalisini sardı. “Ne istersen verelim kardeşim” havasıyla köy evlerine milyonlar veren çılgınlar geldi. Bazıları daha şaşkın. Adam Torbalı’ya yerleşiyor, inek bakma hayaliyle geliyor. Peki, iki inek ve tavuklarını getir, hayalini tatmin et. Hayır efendim, entansif hayvancılık yapacak. İki-üç dönüm yeri betonla kaplıyor, fenni ahır yapıyor, ineklere ya bakıyor ya da bakamıyor; hatta bazıları hiç başlamıyor.

Ekili toprakla beton İzmir’in kırsalında mücadele halinde (fotoğrafta görüldüğü gibi). Bazıları abuk sabuk fabrikalarıyla gelmeye kalkıyorlar. İzmir’in ne olduğunu anlamadıkları açık. Yerli halk bu gelenlerden haklı olarak hiç memnun değil. Şehirde alışılmamış bir pahalılık başladı. Civardaki tatlı kasabalar beton ormanına dönüştü. Bahsettiğim Torbalı tek kurban değil. Tedbir alınmıyor, hatta teşvik ediliyor.

Haberin Devamı

Zavallı İzmir, yeşil Türkiye’nin tek umuduydun, bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın?”

***

Prof. Ortaylı’nın da ortaya koyduğu ‘İzmir’in istilası’ meselesi, rakamlardan ve alınan kararlardan da açıkça anlaşılıyor. Çevre ve Şehircillik Bakanlığı, İzmir ve Manisa’da 1/100 binlik imar planlarını belediye ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüşünü almadan yaptı. Söz konusu planlarda, İzmir’de 1400 hektar alanın imara açıldğı ortaya çıktı.

Çeşme ve Alaçatı’nın da aralarında bulunduğu pek çok ilçede Birinci Derece Sit, yeşil alan, ağaçlandırılacak alan ya da tarım alanları imara açıldı. Çeşme’de getirilen Çevre Düzeni Planı kullanım kararları, 09.08.2011 tarih ve 6216 sayılı koruma kurulu kararı ile tespit edilen Doğal Sit Alanı kararları ile tamamen çelişiyor. Çeşme’de Birinci Derece Doğal Sit kapsamında olan 62 hektar alan imara açılarak turizm tercihli konut alanı yapıldı. Benzer şekilde Çeşme ve Alaçatı’da yeşil ve ağaçlandırılacak alanda kalan, toplam 168 hektar alan da imara açıldı. Çeşme Musallah Mahallesi’nde ‘Ağaçlandırılacak Alan’, Reisdere Mahallesi’nde ‘Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan’, Ilıca Mahallesi’nde ‘Makilik Fundalık Alan’ olan 90 hektarlık bölge yapılaşmaya açıldı.

Haberin Devamı

Alaçatı Mahallesi’nin batısında kalan 93 hektar alana da yine aynı şekilde imar izni verildi.

***

Elbette bu kadar değil. İzmir’de son yıllarda yaşanan ve Prof. Ortaylı’yı da çileden çıkaran kararlara Cumartesi günkü yazıda devam edeceğiz.