Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ama 2006 sonuçları o kadar iyiydi ki Erdoğan bunları Maliye Bakanı Unakıtan'ın elinden kapıp basının önüne çıkmaya dayanamadı. Haksız da sayılmaz. Harcama ayağını bütçe yorganına göre uzatmakta hükümet çok başarılı oldu. Geçen yıl bütçe açığında (yani, bütçenin gelirlerle değil, borçla kapatılan kısmı) büyük bir azalma meydana geldi. 2001'de gayri safi milli hasılanın yüzde 16'sına tekabül eden bütçe açığı 2006'da yüzde 0.7 oldu. Hükümet 2001'de harcamalarını finanse etmek için gayri safi milli hasılanın yüzde 17.5'i kadar borçlanmak zorunda kaldı. Geçen yıl bu kalemde fazlalık vardı. Borçluluk durumunda da büyük bir iyileşme var. Net kamu sektörü borcu 2001'de gayri safi milli hasılanın yüzde 90'ı iken, 2006'da yüzde 50 oldu.Bazı gözlemciler bu sonuçlara ulaşılmasında uygulanan politikalar kadar yaratıcı muhasebe yöntemlerinin de rol oynamış olduğunu söylüyorlar. Ne uygulanmış olursa olsun, alınan sonuçların dikkate değer olduğu gerçeği değişmiyor. Genellikle bütçe sonuçlarını başbakanlar açıklamazlar. Belki performansı daha gerçekçi bir biçimde değerlendirmek için uluslararası çerçeveye oturtmak gerekir. Çünkü içeride olanlar hikâyenin yarısıdır.Geriye kalan yarısı uluslararası piyasalarda para bolluğuyla başlıyor. Kalkınmış ekonomilerde faiz oranı düşük. Faiz oranlarının daha yüksek olduğu kalkınmakta olan ülkelerde yatırım yapmak düşük riskli bir olgu olarak algılanıyor. Bundan dolayı, Türkiye gibi ülkelere son beş yıl içinde para yağıyor.Bu sadece bize iyi gelmedi. Brezilya, Arjantin, Meksika, Güney Kore, Endonezya, Filipinler, Nijerya ve Rusya gibi yakın zamanlarda ekonomik kriz yaşamış ülkelere de para akıyor. Kalkınmakta olan ülkeler yaşamış oldukları krizlerden ders alarak ekonomi politikalarını disiplin altına aldılar. Bir zamanlar aynen Türkiye gibi bir borç dağının altında debelenirken, düzlüğe çıkmaya başladılar. Kalkınmakta olan ülke borçlarının gayri safi milli hasılaya oranı 2003'te yüzde 42 civarında iken, 2006'da yüzde 30 oldu. Hikâyenin yarısı Türkiye'nin öyküsü, içinde bulunduğu sınıftaki diğer ülkelerle örtüşüyor. İyileşmeler de, riskler de benziyor.En büyük risklerden biri, hep olduğu gibi, sıcak paradır. Türkiye ödemekte olduğu net yüzde 14 faizle (bu dünyadaki, en yüksek faiz oranlarından biridir) 60 milyar dolar civarında sıcak para çekti. Bu taşıma su, değirmene çok yaradı.Ama bu paraların geldiği gibi gittiğini de biliyoruz. Uluslararası hava bozulur veya içeride siyasi istikrar alabora olursa sarsılırız. Sadece su değil, değirmen de taşımadır.Özetle, bir anlamda durum çok değişti. Bir anlamda hiç değişmedi. Reform ve istikrar yönünde kat edilecek daha çok mesafe var. mmunir@milliyet.com.tr Daha çok mesafe var