Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk pamuğu dünyanın en iyi pamuğudur. Türk tütünü de dünyanın en iyi tütünü.Bunların hiçbiri doğru değil. En kaliteli pamuk tropikal bir bitki olan Sea Island pamuğudur (gossypium barbadense) ve bizde yetiştirilmez. En kaliteli tütün Küba'da yetişir.En kaliteli çayların vatanı Çin, Hindistan ve biraz da Sri Lanka'dır. Bizim çayımız kalitesizdir. Kalitesizliğin en önemli nedeni devletin çaya taban fiyat vererek kaliteye aldırmadan ürünün tamamını satın almasıdır. Vasıf değil miktar para getirdiğinden, üretici için kalite unsur olmaktan çıktı.Kaliteli çaylar şampanya veya havyar kadar pahalıdır. Ünlü şaraplar gibi, yetiştirildikleri plantasyonların adıyla satılan, marka olmuş, çaylar vardır. Şimdi sokağa çıkıp "En güzel çay hangi çaydır?" diye yüz kişiye sorsam, herhalde doksan dokuzu "Türk çayı" der. Paris'te Marriage Freres veya Palais des Thes, Londra'da Harrods ve Fortnum&Mason gibi mağazalarda kilosu 50-100 euro arasında satılan çok Çin ve Hint çayı var. Karadeniz çaylarını ise, eğer bulabilirseniz, birkaç euroya satın alabilirsiniz.Çay, şarap gibi, yetiştiği çevrenin özelliklerini yansıtır. Toprağın niteliği, iklim, yağmur ve güneş ve yaprakların toplanma zamanı her çayı diğerinden farklı yapar.En pahalı çay, sürgünün ucundaki filiz ve iki yapraktan elde edilir. Aşağı indikçe çayın kalitesi düşer. Bu nedenle sürgünlerin değişik yerlerindeki değişik kalitedeki yapraklar ayrı ayrı toplanır ve ayrı ayrı pazarlanır. Bizde bu inceliklere hiç dikkat edilmedi. Kilo tutsun diye çay neredeyse dalıyla satıldı. Bu politikanın başka yansımaları da oldu. Dürüstlük en güçlü vasıflarımızdan biri olmadığı için devlet kalitesiz çayın yanında, sahte faturalarla, olmayan çayı da aldı. Taban fiyatı politikasıyla hükümetler on yıllarca hem ahlaksızlığı hem kalitesizliği besledi. Taban fiyat uygulanan tütün, fındık gibi ürünlerde de benzer sonuçlara sebep verildi ve verilmeye devam ediyor. Çay şarap gibidir Devlet eliyle kalitesizliğin teşviki sadece tarım ürünlerine has değildir. 1980'lerdeki Özal liberalleştirmesine kadar Türkiye kapalı bir ekonomiydi. İçeride üretilen malın ithalatı yasaklanıyor, imalatçılar istedikleri malı, istedikleri kalitesizlikte, istedikleri fiyata satma özgürlüğüne kavuşuyordu. Kapalı ekonomi, rüşvetçi politikacı ve bürokratı teşvik etti, onlar da kötü malların üretimini. 1923-1980 arasında ekonomi politikasından sızan kalitesizlik özel, kamu bütün kurumlara bulaştı. Kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi kötü mal ve hizmet iyi mal ve hizmeti kovdu. Vasıfsızlık her köşeye nüfuz etti ve kalitesizlik kültürü ülkeye hâkim oldu.Çıkış?Çıkış, giriş gibi, ekonomik politikalardır. Liberal ekonomi ve serbest rekabette. mmunir@milliyet.com.tr Ekonomi kapalı, kalitesizlik açık