Bilmiyorum dikkat ettiniz mi? Son on beş gün içinde Türkiye ile İran arasında üst düzey üç buluşma meydana geldi. Pazartesi günü, Erdoğan Bakü’de, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat’la görüştü. Daha önce, art arda, İran Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ülkemizi ziyaret etmişti.
Ne oluyor?
Geçen yılın ortalarına kadar İran’la ilişkiler iyi idi. Sonra, Batı, İran ile arasındaki kavgada Türkiye’yi bir seçim yapmaya zorladı. Türkiye Batı’yı, daha spesifik olarak ABD’yi seçti.
Türkiye bu seçimi, Tahran’ın şiddetli itirazlarına rağmen, geçen yılın eylülünde İran’ın füze ve nükleer silah programı izleyecek bir Amerikan radar üssünün doğu Anadolu’da kurulmasına izin vererek yaptı.
Her ne kadar Ankara yalanlasa da, İran dahil, herkes biliyor ki, İsrail’in Negev çölündeki bir üssün ikizi olan bu tesis topladığı bilgileri Tel Aviv ile paylaşacak.
İran ile “sıfır sorun” politikasının tabutuna çakılan ilk çivi bu idi.
AB’nin geçen temmuzda uygulamaya koyduğu İran’dan petrol almama kararına kısmen de olsa biz de katıldık. Ve Erdoğan ve Davutoğlu’nun bütün retoriğine rağmen, esas yerimizin Batı kampı olmaya devam ettiğini bir daha kanıtladık.
Ama ilişkileri esas berbat eden şey Suriye’deki savaşta karşıt tarafları desteklememiz oldu. Suriye İran’ın Ortadoğu’daki en güçlü müttefikidir. Şii İran, Alevi Esad yönetimini destekliyor. Sünni Türkiye Sünni muhalefeti. Sağ elimizle sol kulağımızı tutmadan söylememek gerekirse, İran İle Türkiye (ve Türkiye’nin bu konuda müttefiki olan Suudi Arabistan ve Katar) Suriye’deki vekilleri aracılığıyla savaş halindedir.
İranlı üst düzey yetkililerin Türkiye temaslarının amacı Suriye’deki çatışmaları sona erdirmek için Ankara’nın işbirliğini sağlamaktır. Tahran, Türkiye’nin üs ve silah sağladığı muhalifleri Esad’la masaya oturtmasını istiyor. Daha doğrusu Esad kampında olan, daha az tartışmalı bir şahsiyetle.
Suriye’de, Türkiye ve İran gözetiminde, her iki ülkenin çıkarını da koruyacak yeni bir rejim bu yolla kurulabilir. Türkiye adım adım yaklaştığı savaştan geri dönebilir.
Bu ne kadar olası?
Erdoğan yurda döndükten sonra İran’la beraber hareket etmeye sıcak baktığının sinyalini verdi. Türkiye ile İran arasındaki diyaloga Mısır, Rusya ve dolaylı olarak Suudi Arabistan’ın da katılabileceğini söyledi. Bu beş devlet isterse Suriye’deki savaşı sona erdirebilir. İran ve Rusya’nın Esad üzerinde, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan’ın muhalifler üzerinde büyük etkisi var.
İran’ın sunduğu seçenek büyük bir fırsattır. Suriye’deki kan dökümünü sona erdirmek Erdoğan’a büyük prestij kazandırır. Diğer seçenek savaştır. O savaş kazanılamaz. Cesameti şu anda hayal bile edilemeyen, yıkım ve felaket getirir.
Erdoğan ne kadar tek bağımsız hareket edebilir? ABD ve ABD’nin Ortadoğu’daki kalesi olan Suudi Arabistan bu açılışa izin verir mi? Onlar için önemli olan çatışmanın her iki tarafı da az çok tatmin edecek bir uzlaşıyla çözülmesi midir? Yoksa Esad’ın azınlık Alevi yönetiminin yerine Sünni çoğunluğun iktidara gelmesi, Suriye’nin, İsrail ve ABD için bir tehdit olmaktan çıkması, İran ve Rusya’nın Ortadoğu’daki en güçlü müttefiklerini kaybetmesi midir?
Bunu zaman gösterecek.