Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Rusya'yı atom bombası yapmaya zorladı. ABD ve Rusya Çin'i. Çin Hindistan'ı. Hindistan Pakistan'ı.Bu kuralın tek istisnası İsrail'dir. Araplarla sarılı İsrail'i atom bombasında güvenlik aramaya sevk eden patolojik savunma duygusu ve katliamlarla dolu tarihidir.Bu birinci dalga nükleerleşmeydi.Şimdi ikinci ve değişik bir dalganın başlangıcındayız. Bu dalgada ABD'nin rejim değiştirici müdahalesine karşı korunmak endişesinde olan devletler var: Irak, İran ve Kuzey Kore. Tarih gösteriyor ki bir devletin nükleer silah yapması bir diğerinin aynı yolu izlemesine neden oluyor. Irak'ın başına gelenleri biliyoruz. Zaman zaman roket ve yer altı denemeleri yapmakla beraber Kuzey Kore vazgeçilebilecek gibi görünüyor. Kuzey Kore katı bir komünist diktatörlükle yönetilen, dünyaya kapalı, zaman zaman on binlerin kıtlıktan öldüğü fakir bir ülkedir. Çin ABD ile Kuzey Kore arasında bir uzlaşma meydana getirerek nükleer programın iptal edilmesini sağlamaya çalışıyor. Buna karşılık, yiyecek yardımı ve elektriklerinin devamlı yanması için enerji alacak.Geriye İran kalıyor. Bu güne kadar uygulanan hiçbir politika İran'ı nükleer yoldan geri çevirmedi. Mollalar amaçlarının barışçı olduğunu iddia etseler de akıllarının bir köşesinde atom bombasının yatmadığına inanmak kolay değil.İran'ın atom bombası yapıyor olduğu kesinleşirse ABD veya onun adına hareket eden İsrail'in İran'a saldırması kaçınılmaz olabilir. Şii İran'ın Ortadoğu'da etkisini artırmasına karşı olan Sünni Mısır ve Suudi Arabistan da nükleer yarışa katılacak.Bu gelişmelerin en olumsuz yanı 1970'te yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nı anlamsızlaştırma tehlikesidir. Sürekli bazı devletler şu veya bu şekilde niyetlerini gizleyerek atom bombası yapıyor ve kimse kılını kıpırdatmıyorsa, diğerleri anlaşmaya neden uysun? Yeni yarışçılar Anlaşmaya taraf olan188 ülke nükleer silah geliştirmemeyi taahhüt etti. Buna karşılık nükleer güce sahip olan beş ülke (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) nükleer sırrı diğer ülkelerle paylaşmama ve ellerindeki bombaların tamamını zaman içinde tahrip etme sözü verdiler. Her iki söz de tutulmadı. İsrail, Fransa ve muhtemelen ABD'nin yardımıyla nükleer güç oldu.Otuz yedi yıl önce söz verildiği gibi, bütün nükleer silahlar tahrip edilseydi bu gün ne nükleer devlet olacaktı ne de olmak isteyen.Nükleer teknoloji yaygınlaştıkça nükleer felaket olasılığı artıyor. Pakistan fanatik İslamcıların eline geçerse ne olacak?Ya da bir gün İran teröristlerin eline bir atom bombası sıkıştırırsa?Tek kurtuluş yolu silahsızlanmaya yeni bir ivme vermektir. Bunun başlangıcı da ABD'nin, hoşuna gitmeyen rejimlere saldırma merakından vazgeçmesidir. mmunir@milliyet.com.tr Tek yol