AK Parti’nin 3. Olağan-üstü Büyük Kongresinde konuşulanları, yaşananları yandaki sütunlarda detaylı bir şekilde okuyacaksınız. Keza Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın konuşmaları da sayfalarımızda...
Kuşkusuz Kongre birçok gazeteci, siyasetçi ve yorumcu tarafından enine boyuna değerlendirilecek. Cumhurbaşkan’ı Erdoğan’ın yeniden genel başkanlığa seçilmesi Türk siyaseti açısından bir dönüm noktası. Bu nokta, değerlendirmelerin de ana eksenini oluşturacak.
Ancak Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki önemli bir noktanın da altını ayrıca çizmek gerekiyor.
FETÖ ile mücadele çerçevesinde söylediği, “Türkiye’nin ve Türk milletinin bu örgütün bir başka ihanet teşebbüsüne daha tahammülü yoktur. Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yürütülmezse, ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır.” cümlelerinin devamında yaptığı vurgu...
Cumhurbaşkanı Erdoğan söylenebilecek en net şekilde FETÖ’yle mücadelenin nasıl bir yol izleyeceğini şöyle vurguladı: “Bunun için herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ ile mücadelenin milletimizin fedakârlıklarına layık olacak ve maşeri vicdana halel getirmeyecek yöntemlerle sürdürülmesi şarttır.”
Vurgu bu kadarla kalmadı devam etti: “Bu konuda önümüzdeki dönemde çok daha hassas, dikkatli aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz.”
Bu noktada Cumhubaşkanı Erdoğan Türkiye’nin FETÖ, PKK ve DEAŞ ile mücadelesinde izlediği ve izleyeceği yöntemleri hatırlatırken tekrar aynı noktaya parmak bastı:
“Kendi ülkesine, milletine karşı ihanet içinde olan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmadan gereğini yerine getirmek milletimize karşı sorumluluğumuzun icabıdır. İsterse babamın oğlu olsun. Kimin böyle bir yanlışı varsa onun karşısında yer alırım. Kimseye karşı peşin husumetimiz olmadığı gibi kimseye diyet borcumuz da bulunmuyor.”
Son olarak iki küçük hatırlatma daha yapalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele, müttefiklik hukuku gibi bütün bu süreçler içinde üstlendikleri roller hayli tartışmalı olan ABD ve AB’ye de seslenmeyi ihmal etmedi.
“Ya fasılları aç, serbest dolaşımı getir, mültecilere vadettiğin yardımı yolla ya da herkes bildiğini yapar.” derken de...
“Kiminle yol yürüyecekleri konusunda kafası karışık olanlar şu gerçeği bilsinler: Bir yanda 80 milyon vatandaşıyla bu topraklardaki bin yıllık geçmişiyle Türkiye Cumhuriyeti, diğer yanda ne idüğü belirsiz herkesin dilediği gibi kullanabildiği terör örgütleri var. Tercih işte bunlar arasında yapılacak.” derken de mesajlar çok netti.
Anlaşılmaz bir tarafı var mı?