Karşımda selvi boylu (1.85), aydınlık yüzlü, gözlerinin içi gülen, kendiyle barışık mı barışık bir kadın. Evi Ankara’da, ama kendi dünyanın her yerinde; çoğunlukla da Afrika’da...
Dünyanın en büyük çip üreticisi ve teknoloji devi Intel’in Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Çiğdem Ertem’den söz ediyorum. Geçen hafta tanıştık, pazar günkü yazımda Intel’deki uygulamalarını yazmıştım; ancak özel hayatında eşi ve 9-11-18 yaşlarındaki 3 oğluyla sağladığı denge ve uyum da müthiş.
Evli, çocuklu, mutlu
Dahası Ertem’le sohbet ederken Gülsüm Azeri’den Serpil Timuray’a, Canan Özsoy’dan Galya Frayman Molinas’a uluslararası düzeyde başarılı iş kadınlarımızın özel hayatlarında da özenle kurmuş oldukları denge ve uyumu hatırladım. Hepsi evli, çocuklu ve mutlu...
Facebook’un Marc Zuckerberg’ten sonra 2 numaralı ismi COO Sheryl Sandberg, genç kadınlara her fırsatta verdiği mesajda “Seçeceğiniz eş, kariyerinizin parçasıdır” der. Yukarıda adları geçen medar-ı iftiharımız kadınlar, eşlerini seçtikleri yıllarda bu bilinçte miydiler bilemiyorum; ama sonuç tam da Sandberg’in dediği gibi...
Eşi de basketbolcu
Çiğdem hanım, doğma-büyüme Ankaralı. Ortaokulda basketbola başlayıncaya kadar vasat bir öğrenciymiş. Basketbolla birlikte okulda derece yapmaya başlamış. Sabah 6.30’da antreman, gündüz ders, akşam gene antreman... ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni 4’üncülükle, Bilkent’te MBA’yi birincilikle bitirmiş. “İş hayatında da öyle... Ben kendimi yükledikçe daha başarılı oluyorum; aynı anda ne kadar çok farklı işler yaparsam, hepsini o kadar daha iyi yürütüyorum.”
Öğrenciliği döneminde profesyonel olarak basketbol oynamış, eski milli takım oyuncusu. Akdeniz Oyunları’nda Gümüş Madalya almış; takımı ardarda 2 yıl Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi Şampiyonu olmuş. Eşi de eski basketbolcu, zaten o sayede tanışmışlar. 9-11-18 yaşında 3 oğlu var. “Onlar da basket oynuyor. Biz ailece 5’i bulduk” diyor.
Neden Ankara?
Çiğdem hanımın Ankara’da oturduğunu öğrenince “herhalde Intel’in kamuyla, bürokrasiyle yoğun ilişkileri var” diye düşünüyorum. Ama yanılmışım, devletle işi yok. Ertem sadece çocukların okulu değişmesin, ailesinin düzeni bozulmasın, annesinden ve kardeşinden aldığı destekten mahrum kalmasın diye İstanbul’a taşınmamış. “Ben zaten sürekli bir ülkeden diğerine uçuyorum. Ha İstanbul’dan, ha Ankara’dan ne fark eder” diyor.