Pandemiden ağır etkilenen müzik/eğlence sektörü can çekişiyor. Birikimi olan cepten yiyor, olmayan çıkış yolu arıyor.
Müzik ve eğlence sektörleri bütün dünyada salgın sürecinden en kötü etkilenen sektörlerin başında geliyor. İngiliz The Guardian gazetesi 22 Eylül’de, Müzisyenler Sendikası’nın üyeleri arasında yaptığı bir araştırmaya yer verdi. Sendikanın 2 bin üyesiyle yapılan ankete göre 3’te 1’i acil durum desteğine bile erişemeyen profesyonel müzisyenler, Hazine ve hükümetin ilgili birimi Dijital, Kültür, Medya ve Spor Departmanı’nı anlayış eksikliğiyle eleştiriyor.
İngiltere’de müzisyenlerin yüzde 34’ü pandemi sırasında yaşadıkları mali zorluklar yüzünden sektörü tamamen bırakmayı düşünüyor. Mali sıkıntılar, etkinlik ve konserlerin keskin şekilde azalmasından kaynaklanıyor. İngiltere’de müzisyenlerin yüzde 70’i normalde yapmaları gereken işin 4’te 1’ini bile yapamıyor. Yarısı sektör dışında iş bulmuş durumda. İşsizlik ve destek ödenekleri ekimde sona erdiğinde çoğu daha kötü bir mali girdap içinde daha da dibe inecek.
Sendikanın Genel Sekreteri Horace Trubridge durumun vehametini, “Müzisyenler süpermarketlerde çalışarak, Deliveroo (bir tür Yemeksepeti) şoförlüğü yaparak hayatlarının erken dönemlerinde yaptıkları işlere geri dönüyor” diyerek özetliyor.
Müzisyen rezervasyon şirketi Encore’un anket yaptığı 560 müzisyenin yüzde 64’ü mesleği bırakmayı düşünüyor. Yüzde 41’inin yıl sonuna kadar tek bir konser, etkinlik rezervasyonu yok.
HİÇ KONSER OLMUYOR
İngiltere’de konser mekanlarının sosyal mesafeyle açılmasına izin verildi ama neredeyse hiç konser gerçekleşmiyor. Müzisyenlerin önemli gelir kaynaklarından düğünler, konferanslar ve diğer canlı etkinlikler de yok.
İngiltere’de müzisyenler için iklim son derece kasvetli. Bu kasvet iklimi Türkiye ve dünya için de geçerli. Türkiye’de müzisyen dernekleri ve sendikalarının girişimlerine, yapması muhtemel araştırmaları aradım bulamadım. Birkaç gün önce pandemi döneminde 100’e yakın müzisyenin intihar ettiğini öne süren Müzik ve Sahne Sanatları Sendikası’nın (MÜZİK-SEN) internet sitesine baktım, ne bu iddia vardı ne de müzisyenlerin çıkmazına ilişkin bir araştırma. Sitenin kapak sayfasında, “Silahlanmaya Hayır”, “Uyuşturucuya Hayır”, “Doğayı Koruyalım”, “Cinsel Tacize Hayır” gibi sloganlar yer alıyordu. Ben de pandemiyi iliklerinde hisseden müzisyenlerden kapsama alanımdakilere sormaya karar verdim.
Gür Akad: Artık işler çok kısıtlı
Tabii ki her sahne sanatcısı gibi ben de zorlanıyorum. Pandemi döneminden daha önce bile tüm sahne insanları zaten zor yürüyen bu sektörde sıkıntı yaşıyordu. Şimdi iyice zorlaştı işler. Benim şöyle bir şansım var az da olsa, stüdyo kayıtları ve seyrek de olsa ufak tefek konserler yapabiliyoruz. Örneğin ayda bir de olsa Dorock XL ve yine dönüşümlü olarak Kadiköy The Wall da sahneye çıkıyoruz. Akmasa bile damlıyor yani. Benimle sahne yapan müzisyen arkadaşlarım da başka başka gruplar veya şarkıcı dostlarımızla ufak tefek konserlere gidiyorlar. Ama tabii ki onların da işleri maalesef oldukça kısıtlı.
DAHA KÖTÜ OLURSA...
Bu durum daha kötüye giderse ne olur gidişat onu bilemiyorum, ben de dahil hepimiz enstrümanlarımızı bile satmaya mecbur kalabiliriz. Meslek derneklerinin durumu ortada. Kendileri bile zor durumdalar. Normal dönemlerde bile ne kadar yardımları oldu ki şu dönemlerde destek olabilsinler. Üstüne üstlük bazı kurumlar müzisyenlere ödedikleri üç ayda bir verilen teliflerden stopaj kesmeye başladılar, ki bu çok trajikomik bir durum.
Demirhan Baylan: Önce müzisyenin tanımı yapılsın
Ağırlıklı olarak canlıdan ziyade işin teknik tarafındayım ama elbette konser gelirlerim yok oldu bir anda. Diğer işler de etkilendi haliyle. Bir çok proje iptal oldu. Şimdilik birikimlerle idare ediyoruz. Yarın ola, hayrola. Benimle birlikte çalışan müzisyenler de herkes gibi evde oturuyor. Sosyal medyada müzik aletlerini satanlar da gördüm. Meslek derneklerinden herhangi bir çaba görmüş değilim. Belki de vardır ama bir sonuç alabilirler mi, meçhul.
FARKLI KAMPLAR
Müzik işi gerçek bir tanımlamaya muhtaç. Müzisyen kim? Her müzisyenin şartları aynı değil. Memuru var, başka sektörlerle çalışanları var, başka işi olup da zevkinden müzisyenlik yapanı var, sürüneni var. Sonra bir de müzisyenler arasında sosyal sınıflar da çarpıcıdır. İstanbul’un kalburüstü müzisyeni başka, Anadolu’da bir pavyonda çalışan müzisyen başka. Buna benzer bir çok farklı kamp var. Öncelikle mesleğin ciddi bir şekilde tanımlanması lazım. Mesela şarkı yazarlığı, eser sahipliği gayet net tanımlar. Bunun meslek birliği var. Hatta iki tane var. Ama tüm müzisyenleri kapsayacak bir tanım ve çalışan bir sistem kolay değil. Devletin bu konuya düşünebildiğim bir çok sebepten ötürü öncelik vereceğini öngöremiyorum. Ama belli olmaz tabii. Hayırlısı.
Mustafa Yıldırım: Ailesine dönen arkadaşlarım oldu
Ülkemizde bir çok müzisyen için sadece sahne performansına dayalı bir gelir modeli her zaman yeterli olamıyor maalesef. Ben de sahne çalışmalarıma ek olarak sektörün eğitim tarafında da yer almayı tercih edenlerdenim. Dolayısıyla salgın sürecinde okulların kapanması ve canlı müzik yasakları her iki gelir kanalımın da kapanmasına sebep oldu. Öğrencilerimin bir kısmıyla uzaktan eğitime adapte olmayı başardık ancak sürdürülebilirliğini zaman içinde yaşayarak göreceğiz.
Benimle çalışan birçok müzisyen kurdukları düzeni bozarak küçülmeyi tercih etti. Hatta evli olan bazı arkadaslarım eşleriyle birlikte ailelerinin yanına döndüler. Şehir değiştirmek zorunda kalanlar oldu. Sadece kadrolu öğretmenlik yapan müzisyen arkadaşlarım çalışmaya devam edebildiler. Ancak yurt geneline baktığımızda çok daha kötülerini yaşayanları görebiliyorum.
ÖNGÖRÜLEMEYENLER...
Bir müzisyenin genç yaşta, yolun en başındayken öngöremediği, yaşı ilerledikçe yüzleşmek zorunda kaldığı bir çok sorumluluğu vardır. Sadece enstrüman çalışmanın ve iyi çalmanın yeterli olmadığı tatsız sorumluluklardır bunlar. Bazen iyi bir müzisyenliğin yanı sıra iyi bir reklamcı, iyi bir konuşmacı, insan ilişkileri çok iyi olan bir insan da olmanız gerekebilir. Kendinizi bir ürün gibi sunmanız gereken durumlarla karşılaşırsınız. Bunlar her müzisyenin sahip olduğu ya da olmak istediği özellikler olmayabilir ve öyle bir durumda meslekte kırılgan bir hale gelebilirsiniz. Bunlara ek olarak istediğiniz müziği çalarak hayatta kalabilmek bir lüks haline gelebilir. İdealleriniz ve yaşam mücadeleniz arasında seçimler yapmaya zorlanırsınız. Bütün bu dinamikler içinde bir denge kurmaya çalışırken en ufak olumsuzlukların ilk etkilenenleri olmak fazlasıyla olağan ve bir o kadar üzücü. Böylesine zorlu bir süreçte top yekün getirilen yasaklarla daha da zor duruma düşmüş olan müzisyenlere yardımda bulunulmalı, mümkün değilse bile bir şekilde istihdam etmenin yolu aranmalıdır.