- Bizim oğlan çok haşarı, diyor babası, hiçbir şeye ilgisi yok, akşama kadar boş boş dolaşıyor, kitap oku diyoruz okumuyor...
Böyle dertli babaların sayısı az değildir... Onlara Von Braun’ un hikâyesini anlatalım...
Roket sanayiinin babası olup uzayın keşfinde öncü rol oynayan Alman bilgin Werner Von Braun, ilkokulda en başarısız öğrenciydi. Babasını küçük yaşta yitirmiş, yatılı okula verilmişti. Çalışmıyor sürekli havaya bakıyordu. Hele geceleri, gözlerini gökyüzünden hiç ayırmıyordu... Öğretmeni küçük Braun’un neden sürekli gökyüzüne baktığını sonunda öğrendi. O uzaya, gezegenlere, yıldızlara meraklıydı. Öğretmenleri ona bir teleskop hediye ettiler. Ama bir şartla; günde sadece iki saat gökyüzünü gözleyecek sonra dersine çalışacaktı.
Yıl sonunda postacı eve bir zarf getirdi. Okuldan geliyordu. Annesi kötü bir haber alacağından korkup zarfı titreyerek açtı. Tersine bir müjde çıktı zarftan: Braun sınıfının birincisi olmuştu... Von Braun, roketlerin uçmasını sağlayan ısıya dayanıklı sıvı yakıtı keşfettiğinde 25 yaşındaydı. İnsanoğlu Ay’a ayak basabildiyse onun sayesindedir.
Diyeceğimiz o ki... Her çocuğun ilgi duyduğu bir alan vardır. Önemli olan onun merak alanını keşfetmek, ilgi duyduğu konuya yöneltmek, desteklemektir. Büyüklerin görevi budur.
BODRUM
Bodrum’da esnaf kan ağlıyormuş, çünkü turist gelmiyormuş.
Sen kardeşim, buzhaneden çıkma karidesi, kalamarı, ahtapotu taze diye yutturursan...
Yunan adasında adam balığın, kalamarın, karidesin tazesini üçte bir fiyatına verirse...
Turist buraya gelmez oraya gider.
Gazeteci Cüneyt Özdemir, marinaya otomobilini park etmiş...
800 TL istemişler...
- İnsaf yahu nedir bu fiyat, diyecek olmuş...
Otoparkçı:
- Kimse senin gibi şikâyet etmiyor abi, demiş...
Bodrum, para hesabının unutulduğu bir memleket parçası...
Bir videoda hemen yakındaki Yunan adasına geçen vatandaşı izliyoruz...
Rakılı balıklı sofrayı kurmuş...
Tabağındaki 6 parça dil balığının 4 euro (150 lira) olduğunu söylüyor.
Üstelik balığın taze olduğuna ve iyi pişirildiğine emin olabilirsiniz.
Bodrum’da aynı balığı 1000 liraya yiyemezsiniz.
Turist enayi değil. Tabii sonunda rotayı başka yere çevirir.
BOLU DAĞI
Düzce ilçesi 1999 depreminden sonra il yapılmıştı…
Düzce ile Bolu’nun il sınırları Bolu Dağı üzerinden geçiyordu...
Acaba dağın adı değişmeli miydi?
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, bir X mesajı geçerek dedi ki:
“Aslında Bolu tarafında ‘dağ’ yoktur. Bolu tarafı ovadır. Dağ Düzce tarafındadır. Coğrafi yapısına göre burası ‘Bolu Dağı’ değil, ‘Düzce Dağı’dır.”
Bolu’nun CHP’li Belediye Başkanı Tanju Özcan ise ağır tepki verdi:
“Bolu Dağı, Bolu’nun simgesidir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma. Kaynaşlı’yı, Yığılca’yı ve Akçakoca’yı elinden aldırma bana. Akıllı ol.”
Bu gidişle dağın Düzce girişine Düzce Dağı, Bolu girişine Bolu Dağı tabelası yazılır... Düzce Dağı’ndan girip Bolu Dağı’ndan çıkarsınız...!
SAİNT JOSEPH
Kadıköy Saint Joseph Fransız Lisesi’nin yanında çok geniş bir alan mezunlar derneğine ayrılmış...
Bu alanda iki tenis sahası, bir basketbol, bir mini futbol, bir voleybol sahasıyla bir yüzme havuzu bulunuyor... Mezunların çocukları, torunları bu spor alanlarını çok uygun ücretlerle kullanıyor. Dışarıya açık bir yaz okulu da var.
Okulun öğrencileri için ayrıca spor alanları mevcut...
Derneğin kafesinde bir süre dinlenip çay içtik.
Etraf yemyeşil... Ağaçlar havayı serinletiyor, spor yapan çocukların neşeli çığlıkları bizi çocukluk yıllarına götürüyordu.
Dönüşte Moda İlkokulu ve Kadıköy Meslek Lisesi’nin önünden geçtik...
Geçmişte bu okulların bahçesinde ders dışı zamanlarda çocuklar oyun oynar, spor yapardı...
Artık tek çocuk oynamıyor. Çünkü her iki okulun bahçesi otopark oldu. Egzoz dumanından değil bahçede, binalarda durmak bile mesele!
Aradaki fark bizi üzüyor...
TRUMP
Trump konuşurken yüzünü biraz çevirmeseymiş alnından yiyormuş mermiyi.
Kurşun yalnız Trump’ı değil dünya toplumunu da sıyırdı geçti.
Zira Biden’ın yönetiminde adım adım dünya savaşına gidiyorduk.
Trump kazanırsa dünyanın savaş ikliminden uzaklaşması olasıydı...
Amerikan silah tekelleri ve derin devleti de Trump’ı bu yüzden öldürmek istiyor.
Ancak peşini bırakırlar mı?
Bu suikast, 20 yaşındaki Thomas’ın tek başına marifeti değildir!
Arkasındaki şer güçler yenilerini düşünecektir.
Amerika sadece dünya için değil, kendi başkanları için de tehlikeli bir devlettir.
