"Son günlerde Türkiyenin savaş tedirginliği yaşaması ve NATOya başvurarak savunma ihtiyacı belirtmesi Türkiyeye tatil planı yapan İngilizlerin tedirginliğini doruk noktasina çıkarmış ve rezervasyonlar durma noktasına gelmiştir. Hatta rezervasyon yapmış olanlar da iptal için başvurmaya başlamıştır. Yaz rezervasyonlarının en yoğun ayları olan ocak - şubat ayları tam bir hayal kırıklığı olmuş, ocak rezervasyonları yüzde 70, şubat yüzde 80lere varan düşme kaydetmiştir. Türkiyede bütçe maalesef mart ayında belirlenmekte, turizm reklamları mayıs - aralık arasını kapsamaktadır. Bu aylarda reklam yapılmaması Türkiyeyi "late market destination" yani en son rezervasyon yapılan ülke haline getirmiştir. En son rezervasyon yapanlar ucuz müşteri kitlesidir. Sonuçta Türkiyenin turizm geliri düşer. Bu yıl savaş nedeniyle düşme daha da büyük olacaktır... Türkiyede kimse durumun farkında görünmemektedir."Sonuç: Türkiyenin 11 milyar dolarlık turizm geliri tehlikededir. Nakliyeciler Derneği kendi zararlarını yılda 1 milyar dolar olarak hesaplamakta, Güneydoğuda hayat şimdiden durma noktasında...Ve hükümet 5 - 6 milyar dolarlık pazarlıklar peşinde... Mektup Londradan "Cachet Travel" (www.cachettravel.co.uk) şirketinden geliyor... Ghislain Charles Sireilles imzalı mektubu okuyalım: Siyasi alanda tutkular ve inanışlar, pek az da düşünceler çarpışır. Gustave Le Bon New Yorktan haber - Eğer savaş başlarsa barış yanlıları işe gitmeyerek sokaklarda protesto gösterisi yapmayı planlıyorlar...Amerikalı iş durdurma eylemine hazırlanıyor. Türkiye ne yapıyor? Dolar pazarlığı... Rüstem Balcı şık! bir öneri sunuyor:"Madem satılığa çıkardık kendimizi, bari açık arttırmaya gidelim de belki savaş istemeyen ülkeler Amerikadan fazla verirler, hem savaşı önlemiş hem de yolumuzu bulmuş oluruz..." Remzi Usta dostumuz New Yorktan savaş karşıtlarının tasarladıkları yeni direniş yöntemini haber veriyor: İsveç olmayalım! CHP İzmir milletvekili Kemal Anadol anlatıyor: "İkinci Dünya Savaşında sadece üç ülke tarafsız kalmayı başarabilmişti; İsveç, İsviçre ve Türkiye. Ancak İsveç, Nazi Almanyasının baskılarına teslim oldu ve Norveçe saldırması için Hitler ordularına topraklarından koridor açtı. Bir İsveç ziyaretimde bizzat tanık olmuştum. Aradan 60 yıl geçmesine karşın İsveçliler konu açılınca mahcup oluyor, yüzleri kızarıyordu... Biz ise tarihe dolar karşılığı yüz binlerce masumun katline yataklık eden ülke olarak geçeceğiz." Mahşere doğru... BBCde Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysalı dinliyoruz:- ABDnin tek başına yapacağı bir operasyon saldırı sayılacaktır, o yüzden Güvenlik Konseyi kararı şart, diyor El Faysal.ABDnin Avrupadaki en yakın dostu İtalyanın Başbakanı Berlusconi de "BM kararının zorunluğunu" hatırlattı dün.Biz hariç tüm dünya ulusları aynı telden çalıyor:- Önce BM kararı...Tayyip Erdoğan bir hafta öncesine kadar "BM kararı şart" diyordu. Tayyip - Gül hükümeti bu şartı arka plana çekti. Sanki parada anlaşılırsa Türkiye ABDye topraklarını açıp savaşa fiilen katılacak...Bazıları farkında değil ama sonumuz iyi görünmüyor.Türkiye bu savaşa katılsa da katılmasa da çok büyük zararlara girecek. Tek şansımız vardı: "Savaşın başlamaması"... Bu savaşın önlenmesi için en önemli adım Türkiyenin ABDye "hayır" demesiydi."Hayır" yanıtımız ancak "hukuk"a yani "BM kararı" şartına dayanabilirdi.AB liderleri Fransa ve Almanya ile eşgüdümlü hareket edebilirdik."Hayır" yanıtımız bu çizgide tutunabilirdi.Ne var ki Türkiyeyi yönetenler bu çizgide direnmek yerine birden ABDnin yanında yer aldıklarını açıkladılar. TBMMden üslerin modernizasyonu kararı çıkartarak Türkiyeyi dönülmesi zor bir yola soktular... Mesele kala kala bir avuç dolar pazarlığına kaldı... Hem rezil olduk, hem kendimizi resmen ve alenen ateşe atıyoruz.Hâlâ "BM şartını" öne koyma şansımız var. MGK ve Cumhurbaşkanı devreye girebilir. Hükümete ve TBMMye akıl, onur, sağduyu hâkim olabilir. Olursa kurtuluruz. Aksi takdirde sonumuz karanlık. Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik günlerini yaşıyor. Yaşadığımız günlerin en küçük hataya tahammülü yok. ABD yönetimi, askerinin Türkiyede yapacağı harcamalarda KDV ödemesini istemiyormuş. KDV ödemekten kaçan ülke 26 milyar dolar verir mi? Otoyollara yüzde 50, köprülere yüzde 40 zam gelmiş. Hükümet ABDden istediği parayı alamayınca "vatandaş" a yöneldi... Haldun Ertem m.asik@milliyet.com.tr