Turizm eski Bakanı Abdülkadir Ateş, önceki akşam evinin yakındaki tavukçuya gitti. Kapıdan içeri adımını atar atmaz tavukçu heyecanla seslendi;
     Â- Ben de fellik fellik sizi arıyordum efendim, tam zamanında geldiniz vallahi.
      - Hayrola, birşey mi var, birşey mi oldu?..
      Tavukçu, siparişin ne olduğunu bile sormadan ne olduğunu söyledi:
     Â- Malvarlığı komisyonlarında ANAP'lılarla DYP'liler birbirlerinin liderlerini aklamışlar diye duydum, bu haber doÄŸru mu efendim?
      Ateş'in ağzından "Evet, doğru" yanıtı çıkar çıkmaz, tavukçu bir eyvaaahh çekti ki, o kadar olur.
     Â- Eyvaaahhh efendim, ben yandım ÅŸimdi?
      - Yandın mı? Niye, ne oldu ki?
     Â- Sormayın efendim, ben bir arkadaşımla, bunlar hayatta birbirlerini aklamazlar diye tam 10 milyon lirasına iddiaya girmiÅŸtim...Gitti paracıklarım... Yaktılar beni bunlar, yaktılaaarrr...
      Ateş, tavukçusunu uzun süre teselli etmeye çalıştı ama nafile... Adam, yaktılar beni bunlaaarrr, yaktılaaarrr, diye feveran ediyor, başka birşey demiyordu. Ha, bu arada başka şeyler de söylüyordu ama onları yazmak mümkün değil maalesef...
      ANAP, DYP liderini Yüce Divan'dan kurtardı. DYP, ANAP liderini kurtardı.
      Meydanı boş buldukça herkese "Hodri Meydan" çeken Mesut Yılmaz, ufukta Yüce Divan görününce yelkenleri suya indirdi. Tansu Çiller'i aklayarak kendini kurtardı.
      İki sağ parti birbirinin şaibesini sakladı.
      DSP ise her iki partinin pisliğini birden akladı.
     ÂDeniz Baykal birkaç hafta önce sifonu çekmekten söz ediyordu. Ama artık çok geç. Sifonlara direnecek güçte bir öbek oluÅŸtu siyasetin orta yerinde...
      Bir genç adam... Su ürünleri uzmanı Yard. Doç. Mustafa Sarı taa Van'dan sesleniyor... Kulak verelim bakalım ne diyor:
      - Van Gölü balıkçıları GIRGIR ve ORTASU TROLÜ çekmeye başladılar, yani açılış yaptılar. Hem de gizli saklı olarak değil... Herkesin gözünün içine baka baka... Dağönü - Yeşilsu köyleri civarında ilk avcılıklarını yaptılar. Gözümüz aydın... Bundan sonra Van Gölü'nde inci kefali diye bir derdimiz kalmayacak! Balıkçılar da yetkililer de bilim adamları da tertemiz gönüllerini çevreye açmış bir sürü fedakar insan da kurtuluyor! Peki çocuklarımıza ne cevap vereceğiz? Yarınlarda onlardan utanmayacak mıyız? Bu vurdum duymazlık niye? Yirmibirinci yüzyıla girerken avuç içi kadar Van Gölü'nü denetlemekten, kontrolden aciz miyiz?..
      Memleket "Apo'yu isteriz" diye hop oturup hop kalkarken Profesör Bakır Çağlar ilginç bir tespitte bulunuyor:
     Â- Bence devleti yönetenler Apo'yu almak istemiyorlar, diyor...
      İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Bakır Çağlar bakınız bu kanaate varmasının nedenlerini nasıl açıklıyor:
      - Görüyorsunuz şu anda sokaklarda tam bir linç havası egemen. Maç dahi ertelendi. Bu koşullarda bu adam yurda getirilirse gerginlik ciddi bir çatışmaya dönüşebilir. Zaten Almanya da bu yüzden istemiyor Apo'yu... Ben bizim hükümetin de almak istemediğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı'nın kalkıp "Halk idam cezasının kalkmasını istemiyor" demesinin bir anlamı olması gerekir. İdam cezasının yürürlükte olduğu bir ülkeye Apo'nun iadesi zaten teknik olarak mümkün değil. Onun için Cumhurbaşkanı, "Halk idam cezasının kalkmasını istemiyor" dediği zaman, bu en azından böyle bir özel yasa çıksa bile Meclis'e iade edecek demektir. Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'ne giderse (ki, böyle teknik imkanı var) bir anlamda sadece Apo'nun hayatının bağışlanması için çıkarılmış özel yasa bu sefer Anayasa Mahkemesi'nden döner. - Bunlara bakarak Apo'nun iadesi istenmiyor diyorsunuz?
      - Türkiye, Apo'nun iadesini gerçekten isteseydi Avrupa Konseyi'nin 6 No'lu ek protokolünün altına Başbakan'ın basit bir imza atması yeterli olurdu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne eklenen ve 1985 yılında yürürlüğe giren bu protokol, ölüm cezalarının kaldırıldığını belirtiyordu. Türkiye bunu imzalamadı. Eğer Başbakan bu ek protokolü imzalarsa Meclis'ten bu konuyla ilgili bir yasa çıkmasına da gerek kalmadan sorun çözülür. Çünkü bütün uluslararası sözleşmelerde, ölüm cezasının infaz edilmeyeceği konusunda ciddi bir taahhüdün olması yeterlidir. O yüzden işte, yasa çıkaracağız diye zorlamanın hiçbir anlamı yok; 6 nolu ek protokolün altına Başbakan'ın imza atması yeterlidir.
      ***
      Devletin Apo'yu almak istemediğini düşünen sadece Prof. Çağlar değil... CHP Tokat Milletvekili Şahin Ulusoy da dün TBMM kulisindeki sohbette dedi ki:
     Â- Türkiye Apo'nun iadesini istese bunu Suriye'den isterdi. Suriye, "Sizde idam cezası var o yüzden veremeyiz" gibi bir gerekçe ileri süremezdi. Suriye'ye "iade" için ısrar etmedik. Åžimdi imkansızlığını göre göre Ä°talya'ya bu konuda baskı yapıyoruz. Bu baskı inandırıcı görünmüyor. Zaten idam cezasını kaldırmak için hükümet içinde ilk günlerde gösterilen çaba da ortadan kalkmış görünüyor...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr