Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birkaç hafta önce başka eve taşındık. Yeni yuvamız bir çiftlik evini andırıyor. Her taraf sessiz ve sakin. Etraf yemyeşil. Pencerenin önündeki ağacın dalları neredeyse içeri girecek gibi. Eskiden çok gürültülü bir caddede otururduk. Gürültüden ve egzoz gazından duramazdık. Burada kimsecikler yok. Derin sessizlik içinde insanın ruhu dinleniyor. Eskiden çevrede kargadan başka kuş göremezdik, şimdi penceremize flurya, saka gibi rengârenk kuşlar konuyor. Kapının önünde martılar dolaşıyor. Eşim onlara ekmek atınca teşekkür makamındaki çığlıkları bizi ayrıca mutlu ediyor. Dün eşime sordum:

Haberin Devamı

- Nasıl yeni evimizden memnun musun?

- Hangi yeni ev?

- Şu anda yeni evimizde değil miyiz?

- Yoo, nereden çıkardın?

- Yahu bizim ev çok kalabalık, gürültülü bir yerdeydi, baksana şimdi bambaşka bir yerdeyiz.

- Caddeler boş olunca sana öyle geliyor, dedi eşim, etrafta kimse görünmeyince sen evi taşıdık zannettin. Camın önünde çok oturunca öyle oluyor.

Meğer taşınmamışız. Ben hayal görmüşüm. Sizi de yorduk...

Bayram şaşkını!

TRT’nin 19 Mayıs günü haber bülteninde spikerin arkasındaki pano şöyle:

“19 Mayıs Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun”

Canlı yayında spikerlerin dili sürçebilir. Ya da istem dışı hata olabilir. Ama böylesi olmaz. Dekoru yapanlar, dekorun önünde haber sunan spikerler, kameramanlar, yayın odası görevlileri, yönetmen, resim seçici... Hiçbiri bu panoya bakıp da:

“Yahu bugün galiba Cumhuriyet Bayramı değil, bu panoda yanlışlık var” diyerek etrafını ikaz etmemiş anlaşılan. Ya koskoca yazıyı görmediler ya da “Büyüklerimiz böyle uygun görmüştür, vardır bir bildikleri” diye düşünerek sessiz kaldılar.

TRT üç satır açıklama yaparak özür diledi ve soruşturma açıldığını bildirdi. Bu soruşturmalar malum daha çok etrafı sakinleştirmek için yapılır. Sonra unutulur. Bu hatayı -bilerek ya da bilmeyerek- yapana anında işten el çektirmek gerekirdi.

KARADENİZ

Karadeniz’in adı suları kara, Akdeniz’in adı suları ak olduğu içinmiş.

Bir meslektaşımız öyle yazmış.

Gerçekten öyle midir?

Bu konuda ilginç bir bilgiyi Fuat Bozkurt’un Türk İmgesi adlı kitabında bulabilirsiniz. Herkese tavsiye edebileceğimiz kitabında diyor ki Prof. Bozkurt:

Haberin Devamı

“Eski Türklerde renk adları değişik işlevlerde kullanılır. Bu değişik işlevlerden biri renklerin yönleri belirlemesidir. Bu bağlamda Doğu gök, Batı ak, Kuzey kara, Güney kızıl renklerle anlatılır. Bu nedenle Türkçede deniz adları renklerle karşılanır. Karadeniz, Akdeniz ve Kızıldeniz adları bu adlandırmanın yansımalarıdır” 

GIDA

Son aldığımız damacana sudan birkaç yudum içince baktık... Musluk suyu gibi bir tadı var. Bayiye telefon açıp sebebini sorduk, cevabı:

- Bazen yağmur suyu karışıyor abi, belki öyle olmuştur.

Demek damacanası 16 liraya yağmur suyu içiyoruz.

Bu arada merak: Bu su şirketleri Sağlık Bakanlığı’nca denetlenir mi?

Ne sıklıkta denetlenir? Neden belediyelerin laboratuvarları boş durur da su ve gıda ürünlerinin belediyelerce denetimine izin verilmez?

ŞAH

 

İran Şahı Pehlevi 1934 yılında Türkiye’yi ziyaret ettiğinde Atatürk’e altın kabzalı bir kılıç hediye etmiş. Atatürk ise ona bir sigara tabakası vermiş. Şah’ın bu hediyeyi küçümsediğini yüzünden anlayan Atatürk demiş ki:

Haberin Devamı

- Ben bunu kendi maaşımla aldım.

Bu öykü zaman zaman orada burada anlatılıyor. Anlamlı bir hikâye! Anlatanlar da iyi niyetli kuşkusuz. Fakat böyle bir şey olabilir mi? Atatürk bir yabancı konuğa böylesi nezaketsizlik yapar mı? Atatürk’ü biraz da bu uydurma hikâyeler yıpratıyor. Bilesiniz...

KILIÇ

 CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren yazılarımızdan rahatsız olan bir okurumuz “Neden Kemal Bey’den bu kadar nefret ediyorsunuz?” diye sormuş.

Hiç ilgisi yok. Aksine, Kemal Bey’in üslubunu, tavrını, çalışkanlığını beğeniyoruz. İnsani yönlerini takdir ediyoruz. Bizim eleştirdiğimiz, izlediği politikalardır. Değişimin önünde engel görüyoruz. İktidar için isteksiz buluyoruz. Partinin önünü tıkıyor. Tabii ki genel başkanlığa parti içi seçimle geliyor. Ama bu seçim süreci demokratik mi? Tabanın iradesi sonuca yansıyor mu? Bunlara bakıyoruz...

SEBZE

Ankara Sebze Hali’nde belli meyve ve sebzelerin fiyatları günü gününe ilan ediliyor. Ülkenin diğer hallerinde de fiyatlar aşağı yukarı böyledir. Öğretmen Ali Özdemir geçtiği notta diyor ki:

- Bolu ilinde ikamet ediyorum. Buradaki zincir marketlerde ve açık pazarlarda ürünler 5-10 kat fazla bedelle satılmaktadır.

Örneğin halde 0.8-1.6 TL arasında satılan semizotunun kilosu Bolu’da 5-10 TL’dir.

Okurumuz diğer ürünlerden de örnekler vermiş. Hepsi halde ucuz, market ve manavda ateş pahası. Bu aracı soygununa çözüm yolu kooperatiflerdir. Onun da adı var, kendi yoktur.

MAHKÛM

Haber Adıyaman’dan. Bir apartmana giren 2 kişi, daire kapılarının önlerindeki 8 çift ayakkabıyı çalmış. Şüpheliler güvenlik kamerasıyla izlenerek polisçe yakalanmış.

Eski ayakkabının parasına muhtaç kişiler var Adıyaman’da demek ki...

Bu da olağan... Son infaz yasasıyla hırsızlık, dolandırıcılık, gaspçılık dâhil çeşitli suçlardan hükümlü yüz binin üzerinde suçlu toplumun içine salıverildi. Bu kişiler hapishanede yiyip içiyor geceliyordu. Dışarıda çalışmak isteseler iş yok. Yakınlarından yardım isteseler herhalde onlar da mevcut durumda zor ayakta duruyordur.

Kısacası... İnfaz yasasından yararlananların yeniden suç işlemeleri için şartlar hazır. Ne mi yapmalı? Onlara da bir miktar devlet yardımı yapılmalı. Ceplerine bir miktar para konmalı.  Bir biçimde gıda yardımı yapılmalı. Yoksa yine masumların canı yanacak.