Daha düne kadar tarımsal üretimde dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biriyken neden saman ve soğanı bile ithal eder duruma düştük? Neden patlıcan 20 lira oldu? Neden açlık kapımıza dayandı?
Bugünkü duruma gelmemizin ana sebepleri, 2000 yılında eline düştüğümüz IMF’nin şart koştuğu uygulamalar... AKP iktidarının hızlı özelleştirme hamleleri... Ve destek kuruluşlarının bir bir ortadan kalkmasıdır. EBK ile SEK’in özelleştirilmesi, kesimhanelerin, buzhanelerin, depoların, fabrikalarının satılması, makinelerin hurdacıya satılıp arazilerin konut alanına dönüştürülmesi, hayvancılığı ve ona bağlı tarımı öldürdü. TEKEL özelleşince tütün çiftçisi bitti, içki ve sigara piyasası yabancıların eline geçti.
Yüksek vasıflı tohum, damızlık, fidan üretip çiftçiye dağıtan Devlet Üretme Çiftliklerinin çökertilmesi bir başka büyük darbe oldu. Tarım Satış Kooperatifleri üreticinin bir başka can simidiydi. Atatürk’ün girişimiyle kurulan ve 1993 yılında sayıları 416’ya ulaşan Satış Kooperatiflerine devlet desteği IMF talebiyle kesilince üretici zora düştü. TARİŞ gibi dev bir kuruluş bile zor ayakta durur oldu.
Mazot ve girdi fiyatlarının artması, çiftçi gelirinin sürekli geriye düşmesi bir başka yıkım oldu.
Tarım ve hayvancılık bu darbelere dayanamadı, yenik düştü.
Bu tahribatı nasıl onaracağız? Şimdi zor soru bu...
SIĞIRCIK FIKRASI
Netflix’te yeni bir film var: IO... Dünya yaşanmaz hale gelmiş, insanlar Jüpiter’in uydusu IO’ya taşınmaktadır. Filmin konusu bu... Peki dünyayı yaşanmaz hale getiren insanoğlunun başka gezegene göçü çözüm müdür? Size bir sığırcık fıkrası...
Bir ağacın dallarına yerleşmiş olan sığırcık ailesi, yuvanın fena halde kirlenmesi üzerine kokudan ve pislikten duramaz olmuş. Çocukların ısrarı üzerine baba yuvayı bir evin damına taşımış... Kısa süre sonra o yuva da pislik içinde kalmış... Yavru sığırcıklar başlamış:
- Baba başka yere taşınalım, burada da kokudan duramıyoruz, demeye...
Baba öfkelenmiş:
- Oturun oturduğunuz yerde, demiş, bizde bu kıç varken, hangi yuvaya gitsek etrafı aynı pislik götürür...
DEVRİYE
Bir yakınımızın kızı bir emniyet mensubuyla evleniyormuş... Hayırlı olsun dedikten sonra sorduk:
- Damat bey emniyette hangi görevde?
- Devriye olarak çalışıyor...
- Ooo, çok zor iş...
- Pek zor değil canım...
- Olur mu? Devriye benim bildiğim şehrin en tehlikeli bölgelerinde asayişi denetler, sık sık suçlularla karşı karşıya gelir... Öyle değil mi?
- Değil... Bizim damat adayı sanal devriye...
- O ne demek?
- Emniyetin sosyal medyayı tarayan bölümleri var... Sakıncalı mesajları araştırıp rapor ediyorlar. Bizimki orada çalışıyor... Yani odadan çıkmıyor... Dijital çağın devriyesi de böyle oluyor...
MAĞDURO
Venezuela’da muhalif lider Juan Guaido, kendini geçici devlet başkanı ilan ederek, yemin etti. ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu ülkenin “geçici devlet başkanı” olarak tanıdığını açıkladı. Bir nevi darbe yaptı. AKP sözcüsü Ömer Çelik Venezuela konusunda “Hiçbir ülke bir başka ülkeye başkan atayamaz” dedi...
Muhalifler dahil herkes kendisine hak verdi.
Sadece bir soru kaldı havada:
Acaba Suriye’de Esad’ın yerine başkan atamaya çalışmak da bu kategoriye girer mi?
METRO
Sıkça kullandığımız Kadıköy-Kartal metrosunda yürüyen merdiven ve yürüyen bant arızaları iyice arttı. Hemen her istasyonda bir iki merdiven veya bant arızalı. Yürüyen merdivenler genelde bir Avusturya, bantlar ise Alman firmasının imzasını taşıyor. Biz bu ülkelerde uzunca süre bulunduk. Hiç bu kadar çok arızaya rastlamadık. Büyükşehir Belediyesi’ne tavsiyemiz... Bozulan merdiven veya bandın hemen başına bir tabela koymalı, tabelaya “Bozuktur” ibaresiyle birlikte yapımcı frmanın adı da büyücek harflerle yazılmalı... Bu firmalar belki o zaman biraz daha ciddi çalışırlar.