Okurumuz Aslı Özmen'in başına geleni, bütçeyi ancak "kredi kartları"yla doğrultan "kredisever" okurlarımızın dikkatine sunuyoruz... Aslı Hanım geçenlerde işyerinde öğle yemeğine inmiş. Yemek sonrası odasına, işinin başına dönmüş ki... Bir telefon:
     Â- Alo Aslı Hanım?..
      - Buyrun?..
     Â- Ben Ãœsküdar Yapı Kredi'den Mustafa. Sanırım kredi kartınız çalınmış. Adınıza bankamatikten nakit çekmeye çalışan bir ÅŸahsı yakaladık. Acilen buraya gelmeniz gerekiyor. Bu arada ÅŸifrenizi söylerseniz kartınızı hemen iptal edebilirim...
      Aslı Hanım, o telaş içinde önce çantasını hızla karıştırıp kredi kartını da bulamayınca... Banka görevlisi "Mustafa Bey'e" çok teşekkür edip şifresini söylemiş. Sonra da "acilen" bir taksiye atlayıp çağrıldığı banka şubesinin yolunu tutmuş... 10 dakika sonra bankadaki diyalog:
      - Mustafa Bey'le görüşmek istiyorum.
     Â- Pardon?..
      - Mustafa Bey?..
     Â- Åžubemizde Mustafa adında bir görevli çalışmıyor efendim...
      Jeton o an düşmüş... Ve Aslı Hanım, "Sülün Mustafa"nın Üsküdar Yapı Kredi'de değil, (büyük olasılıkla:) kendi şirketinde çalışan bir "eli uzun" olduğunu hemen anlamış... Karşısındaki görevli, Kredi Kartları Merkezi'ni arayıp kartı iptal ettirmiş. Bu arada da acı gerçeği bildirmiş:
     Â- 15 dakika önce adınıza BaÄŸlarbaşı'ndaki bankamatikten 100'er milyonluk iki parti halinde 200 milyon lira kredi kullanılmış!..
      Yolu Adana'ya düşenlerin dikkatini bu kentlerdeki trafik lambalarının olağanüstü çok sayıda oluşu çekmiştir. Sebebi neymiş, biliyor musunuz? Adana Belediyesi eski Yazı İşleri Müdürlerinden Rahmi Toksan anlatıyor:
      - 1980'li yılların başıydı. Birgün İçişleri Bakanlığı'ndan bir yazı aldım. Adana'nın şehiriçi trafik sinyalizasyonu için para çıkarıldığı belirtiliyor; ekte gönderilen sinyalizasyon projesini kabul edersek söz konusu paranın derhal gönderileceği bildiriliyordu. Projede gerçi ihtiyaçtan fazla trafik lambası vardı ama nasıl olsa parası geliyor diye öneriyi kabul ettik. Uzatmayayım, para geldi, bize dikte edilen projeye göre ihaleyi açtık. İhaleyi Ankaralı bir müteahhit kazandı ve işi yaptı. Adana'nın sinyalizasyon sorunu hallolmuştu ama gereksiz bir sürü ışık yüzünden trafik eskisini aratır hale gelmişti. Projeye neden bu kadar çok trafik lambası konduğunu daha sonra öğrendik. Meğer ihaleyi kazanan müteahhit, Ankara'da bu işle ilgili bürokratları ayarlamış, yüklü miktarda para tahsisatı da sağlamıştı. Yetinmemiş; kendisine daha çok para kazandıracak projeyi de hazırlayıp kabul ettirmişti. Bugün, Adana'nın yanısıra Mersin ve Gaziantep'teki tuhaf sinyalizasyon sistemi de işte bu müteahhitin marifetidir, acısını hala çekmekteyiz.
      Arkadaşımız Cihan Demirci Kadıköy vapurunda gazetesini okurken ortada kalem satan bir seyyar satıcı peydah oldu ve başladı satış yapmaya:
     Â- Bazı ÅŸerefsizler sizlere çürük kalemleri satıyor vatandaÅŸÅŸÅŸ... Ama ben ÅŸerefsizz deÄŸilimmm, bunu asla yapamam. Buradayımm, ayaktayımm, bunu asla yapamamm... Türkiye benimle gurur duyuyor gururr...!
      Şerefli kalemci inandırıcı oldu ve hayli satış yaptı...
      Gündem de seçim var ya... Her yerde olduğu gibi Erzurum'da da yoğun bir siyasi trafik varmış bu aralar... Erzurum'da çıkan Temmuz dergisi bu vesileyle "Bakan karşılama" konusunda hemşerilerine faydalı dersler veriyor. Bir bakan nasıl karşılanır? Karşılamada kim nerede durur? Bakan'a nasıl iltifat edilir?.. vs.. İstifadenize sunuyoruz:
     Â"Bakanın geleceÄŸi zaten bir gün önceden duyurulur. Tük kamu daireleri teyakkuz durumuna geçer. Geçmeyenlerin geçmesi için de Vilayet bünyesinden resmi evrak çıkarılır. Tüm müdür, bölge müdürü, ÅŸef, odacı ve kapıcıların ÅŸehir çıkışında hazır bulunmaları istenir. EÄŸer durum müsaitse birkaç okuldan da karşılama komitesi için 7 - 14 yaÅŸları arasında birkaç yüz öğrenci çaÄŸrılır. Gelmeyen olursa okuldan atılacaklarına dair uyarılarda bulunulur.
      Şehir çıkışına giderken telsizler hazır bulundurulur. Telsiz görevini şimdilerde cep telefonları gördüğünden "cep" bulundurulması da yeterli görülebilir. Ve bu şekilde acaba Bakan komşu vilayetten hareket etmiş mi, etmemiş mi; öğrenilir...
      Bakan doğal olarak her zamanki gibi geç hareket edeceğinden, tören kafilesine katılanların aralarında fikir teatisinde bulunmaları ve Bakan için uygun iltifat sözcüklerini belirlemeleri istenir. Bakanın "Bakan" olduğu süre içinde yaptığı çalışmalar hakkında ufak da olsa bilgi edinilir. Zira bu bilgiler ışığında iltifat edilecektir. İltifatların ardından varsa şayet özel ricalarda bulunulur. Ricada kıstas, devletin yararı ya da şehrin gereksinimleri değil, bir müteahhitin ya da işadamının çıkarlarıdır.
      Bakanın arabası gözüktüğünde herkesin hareketlenmesi ve düğmelerini iliklemesi istenir. Bakanın arabası durmadan herkesin bakana doğru koşması, yakalayabilenin derhal Bakanın eline yapışması, öpmesi gerektiği özellikle belirtilir. Eğer Bakanın yanında eşi varsa ona ayrı bir ihtimam gösterilir. Bakan eşine "Bakan eşi" olduğunun mutlaka hissettirilmesi gerekir. Bunun için mesela kendisine ayrıca eskort verilmesi de düşünülebilir.
      Yani kısaca Bakan karşılama sanatı mühim bir sanattır ve herkes mutlaka bu sanatı öğrenmelidir...
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr