AKP İstanbul milletvekili Emin Şirin, Başbakan Abdullah Gül’ün yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Sorduğu sorular mı?
1) (...)Basından öğrendiğimize göre; Mardin, Gaziantep, Diyarbakır - Dicle, Oyalı, Nusaybin, Oğuzeli, Şanlıurfa - Birecik ve Viranşehir’de kara üsleri kurulacak, Şanlıurfa’daki askeri üs ise hava araçları yakıt ikmal noktası olarak kullanılacaktır. Bu kurulan tesisler tezkere kapsamına ne şekilde girmektedir? Yoksa, "alt- yapı faaliyetlerinde bulunmak amacıyla" ibaresi altında yeni tesisler ve yabancı üsler mi kurulmaktadır?
3) Yine basındaki haberlere göre, "ABD askeri makamları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk vatandaşları üzerinde yargı yetkisi kullanamayacaktır." Bu bilgi ne anlama gelmektedir? Türkiye’de suç işleyen bir ABD askeri hangi hukuka tabi olacaktır?
4) Basındaki fotoğraflardan ABD askerlerinin silahlı hareket ettikleri, kiraladıkları mekanları da silahla korumaya aldıkları görülmektedir. ABD askerleri Türk hudutları dahilinde neden silahları Türk makamlarına teslim etmemekte ve hudut çıkışında almamaktadırlar? Tezkere sadece mevcut tesislerin genişletilmesine izin vermiş ise bu tesislerin emniyetinin korunması Türk makamlarına düşmez mi?
Bağımsızlıktan mahrum bir ulus, uygar insanlığın önünde uşaktan, yüksek bir muameleye layık değildir.
M.K.Atatürk
Çözümsüzlük çözüm değildir diyenler sayenizde ilkesizlik de ilke oluyor.
Akif KÖKÇE
Helal olsun DB’ye... İyi muhalefet yaptı.. Hayır Deniz Baykal’dan söz etmiyoruz... DB dediğimiz Dünya Bankası... Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chhibber AKP’ye "Yoksul oyuyla geldiniz yoksulları eziyorsunuz" dedi. Hükümet doğru söze çok kızdı. Chhibber’i "haddini ve yetkisini aştı" diye patronuna şikayet etti... Aynı hükümet nedense George Bush ve adamlarının iki günün biri Ankara’ya "Meclis’i ezin, tezkereyi yeniden çıkartın" diye ültimatom vermesine hiç alınmıyor. Washington doğal amir gibi mi görülüyor acaba?
Sabiha Gökçen Havaalanı Pazarlama Yöneticisi Recai Yılmaz bir açıklama yaparak Amerikalılar ile kendi alanlarına sadece C 130 kargo uçaklarının inmesi konusunda görüşmeler yaptıklarını bildirdi. Meydana savaş uçağı inmeyeceğini söyleyen Yılmaz, sivil uçuşların süreceğini ekledi... Sabiha Gökçen’in Halkla İlişkiler Müdürü Rauf Gerz ise yaptığımız konuşmada Sabiha Gökçen’in bu yıl askeri uçuşlar olmasa bile gelir gider dengesi yönünden kâra geçeceğini anlattı. THY inmese de meydan kendini kurtarmış.
TBMM 6 Şubat’ta "Üslerin modernizasyonu"na ilişkin olduğu söylenen yarım sayfalık tezkereyi onaylıyor. İki gün sonra yani 8 Şubat’ta hükümet ABD ile gizli bir mutabakat imzalıyor. Bir - iki gündür basına sızan haberler, Meclis’ten üslerin modernizasyonu için yetki alan hükümetin, ABD’ye bu yetkiyle hiç de bağdaşmayan ve adeta Türkiye’nin "mutabakat yoluyla" işgaline yol açabilecek izinler verdiğini gösteriyor.
Dünkü Hürriyet’ten mutabakatın bir maddesini okuyalım:
"(...) ABD’nin Türk topraklarında kuvvet kullanma hakkı, askeri gereklilik, orantılılık ve gereksiz zarar vermeme ilkeleri çerçevesinde meşru savunma amacıyla sınırlı olacaktır."
Demek Amerikalı askerler meşru savunma gerekçesiyle Türk topraklarında silah kullanabilecek. Kime karşı? Tabii ki Türk yurttaşlarına karşı. Peki "askeri gereklilik" veya "meşru savunma" koşullarının bulunup bulunmadığını kim saptayacak? Tabii ki ilk anda elinde silah tutan Amerikalı asker...
Arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün Meclis’te mutabakatın bu maddesini Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır’a hatırlatarak ne dediğini sordu. Yalçınbayır’ın tepkisi:
-Olur mu öyle şey? ABD’nin Türk topraklarında kuvvet kullanma hakkı diye bir hak olur mu? Bunda bir yanlışlık olmasın?
CHP milletvekili Onur Öymen’in tepkisi farklı olmadı:
-Bu sözleşmeyi kim yapmış? Hangi hakla yapmış? Biz Meclis’te hükümete silahlı ABD askeri kullanma yetkisi vermedik. Türkiye’de silah kullanmaya yetkili bir tek ordu vardır, o da Türk ordusudur. Bu, bir anlamda hile ile 2. tezkerenin Meclis’ten geçirilmesi anlamına gelir ki, bunu hiç kimse kabul etmez.
Dünyada ilk bağımsızlık savaşı veren ülkeydik, bugün bağımsızlığına mutabakat zabıtlarıyla son veren ilk ülke olmaya doğru gidiyoruz.
İstanbul’da toplu ulaşım araçlarına yüzde 50 oranında zam yapıldı..
Haydi hep beraber: "Beraber yürüdük biz bu yollardaaa, beraber ıslandık yağan yağmurdaaaa"