CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’ye verdiği türbanla ilgili yasa teklifine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ertesi gün yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nu samimiyetsizlikle suçlayan Erdoğan, “Eğer samimiyseniz, o zaman bu güvenceyi gelin Anayasa’ya koyalım” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilk yanıt CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’den geldi. Özel, sosyal medya hesabından dedi ki:
“Kanun teklifimiz AKP’de rahatsızlık yarattı. Desteklememek için anayasa değişikliği önerip, başka değişiklikler için fırsat kolluyorlar. Her gün Anayasa’yı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa yeni Meclis’in işi olacak.”
Özgür Özel bu açıklamayı lideri Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla yaptığını söyledi. Ancak Kılıçdaroğlu daha sonra fikir değiştirip AKP’ye kapı açtı. Dedi ki:
- Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dâhil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız.
Kılıçdaroğlu aynı gün içinde neden fikir değiştirdi? Bilinmiyor... Bu süreçte genellikle parti organlarına danışmadan tek başına hareket ediyor. Böylece birçok eleştiriyi de sırtlamış oluyor. Bizzat CHP’lilerden gelen eleştiriler:
- Gereksiz yere gündemi değiştirdik. AKP’nin anayasa tuzağına düştük. Anayasa için görüşme masasına oturursak AKP’nin dediği olur. Karşı tarafa yeni suçlamalar için koz verdik, vs...
Sonuçta, gündeme diğer önemli konuları geri plana düşürecek bir anayasa pazarlığı girdi.
SORU-CEVAP
Gazeteci arkadaşımız Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyor:
- Teklifinizin yasalaşması halinde kamuda çalışan kadınlar arasından çarşafla gelip üzerine cübbesini giyip, yargıç kürsüsüne çıkan veya takke ve şalvarla gelip üzerine cübbe giyecekler olabileceği eleştirisi yapıldı. Ne diyorsunuz?
- Bunlar çok uç örnekler. Ciddiye alınacak düzeyde bu tür girişimler olacağını sanmıyorum.
- Örneğin, yargıçlıkta, savcılıkta, subaylıkta, polislikte türbanın olmaması gerektiği savunuluyor. Siz bu konuda bir sakınca görmüyor musunuz?
- Hayır. Bir sorun olacağını sanmıyorum. Yargıç hukukun gereğini yapıyorsa, hukukun üstünlüğüne göre doğru karar veriyorsa başörtülü olmasının bir sakıncası olmaz.
KÂĞIT
Okurumuz bir hesap yapmış... Anlatıyor:
- Bir buçuk yıl kadar önce dolar 8-9 TL iken, 500 adet A4 kâğıdı almıştım, bedeli 17-18 TL, yani 2 dolar idi.
2022 Ekim ayı itibarıyla 2 dolar 37 TL ediyor. 500 adet A4 kâğıdı ise 90-130 TL arası fiyattan, yani 5-7 dolardan satılıyor.
A4 kâğıdın uluslararası fiyatı son iki yılda 250 dolardan 325-340 dolar seviyesine yükselmiş.
Bu hesaba göre, 500 adet A4 kâğıdının 50-65 TL olması icap ediyor.
Ancak piyasada bunun iki katı fiyata satılıyor.
Demek ki ithalat ve satış sürecinde aşırı fiyat şişirmesi mevcut.
Fiyattaki bu aşırı artış öğrenci velilerini zorladığı gibi kâğıt kullanan her türlü işletmeyi ve kitap defter piyasasını olumsuz etkiliyor. Serbest piyasa bu kadar serbest, daha doğrusu, başıboş olmamalı.
PİDECİ
Atilla Yıldırım hakkında daha önce verilmiş denetimli serbestlik kararı vardı. Bir kavgaya karışıp yine suça bulaşınca hâkim hakkında tutuklama kararı verdi. Hükümlü, jandarma nezaretinde Kastamonu cezaevine doğru yola çıkarıldı. Anlaşılan ikna kabiliyeti güçlü biriydi. Yolda karnım acıktı, dedi. Jandarmaları ikna etti. Araç yol üstündeki pidecinin önünde durdu. Mahkûm hem kendine hem jandarmalara pide ısmarladı. Jandarmalar pidelere yumulurken “Benim tuvalet ihtiyacım var bi koşu gidip geleyim” diyen mahkûm tuvalete gitti. Bir daha geri dönmedi. Jandarmalar meraklanıp tuvalete girince mahkûmun camdan kaçtığını gördüler... Amerikan filmlerinde mahkûmlar hep böyle kaçar. Anlaşılan bizim jandarmalar Amerikan filmi görmemişlerdi. Ya da mahkûm onlara bir şeyler koklatıp hareketsiz hale getirmişti. Her neyse... Jandarmalar ifadelerinde “Kaçacağı aklımıza gelmemişti” demişler ki bilmiyoruz komutanları bu savunmayı inandırıcı buldu mu?
SÖZ
“Dünyada Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar masalı güzel anlatan, Türkler kadar bu masala inanan ikinci bir millet yoktur.”
Mirza Fetali Ahundov (Azerbaycanlı yazar)
KUTLAMA
İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yılı 6 Ekim’de coşkusuz şekilde kutlandı. Şehrin fethi parlak törenlerle, kurtuluşu ise maalesef sönük törenlerle kutlanıyor. Alptekin Gündüz dostumuz anımsatıyor:
- İstanbul’u kurtaran da şehre İstanbul adının verilmesini sağlayan da Atatürk’tür. Osmanlı’da son Padişah Vahdettin dâhil bütün devlet bürokrasisi İstanbul’a asırlarca Konstantinopol (Konstantiniyye) diyor. Bütün yazışmalarda kentin adı Kostantinopolis’tir. Ancak Cumhuriyet’ten sonra İstanbul, İstanbul olabiliyor.