Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Amerika’nın gözü sadece Irak’ın petrolünde mi?
Bu kadar muazzam masrafın ve askeri harekâtın sadece Irak petrolü için yapıldığına ihtimal vermek zor.
Peki diğer hedefler neler?
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Bolton kısa süre önce İsrail’deydi. Bulton özel görüşmelerde şöyle konuştu:
- ABD kuşkusuz önce Irak’a hücum edecek daha sonra da Suriye, İran ve Kuzey Kore’den gelen tehditlerle ilgilenecektir.
Bu sözler İsrail’in Haaretz gazetesinde yer aldı. Amerika’nın St Petersburg Times gazetesinde Susan Taylor Martin konuşmayı şöyle yorumladı:
- İran ve Suriye ABD’den çok İsrail için tehdit oluşturmaktadır. Bakan’ın sözleri, ABD’nin Ortadoğu serüveninin Amerika’dan çok İsrail’in çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu göstermektedir.
***
ABD’nin hedefleri dehşet... Ortadoğu’yu görünenden daha büyük çaplı savaş ve çatışmalar bekliyor... Bu arada ABD Türkiye’de pek çok havaalanı ve limanı askeri üs haline getiriyor. Bu işe 400 milyon dolar yatırıyor. Ülkemiz kuşkusuz Suriye ve İran’la ilgili çatışmalarda da ABD’nin saldırı üssü olarak kullanılacaktır... Ve tabii ki komşularının saldırı hedefi olacaktır. Ne tehlikeli maceralara sürüklendiğimizi görmek için gözlüğe ihtiyaç var mı?

Hukukçu kökenli CHP İzmir milletvekili Kemal Anadol hükümetin muhtemelen önümüzdeki hafta TBMM’ye sevk edeceği "yabancı askere izin veren" tezkerenin görüşülemeyeceğini söylüyor. Sebep? Çünkü, diyor Anadol, 92. madde çok açık bir şekilde, "Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde..." koşulunu koymuş. Böyle bir tezkerenin Meclis’te görüşülebilmesi ancak Anayasa’nın 92. maddesinin, "Milletlerarası hukukun meşru saydığı veya saymadığı hallerde..." şeklinde değiştirilmesiyle mümkündür. Aksi takdirde anayasa suçu işlenmiş olur.

TRT’yi denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinden Namık Aydemir’in kızı ile Alaaddin Savun’un oğlu rüşvet kabilinden TRT’de işe başlatıldı mı?
Önce Erdal Bilallar sonra bizim tarafımızdan sorulan bu sorulara hâlâ yanıt gelmedi.
CHP Kocaeli milletvekili İzzet Çetin, bu soruları önceki gün Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e bir soru önergesiyle sordu.
Bakalım ne yanıt gelecek?

İki kere iki dört...
Türkiye Irak savaşına katılsa da katılmasa da dehşetli zararlara girecek.
Tek kurtuluşumuz var; bu savaşın hiç başlamaması...
Bu savaşın durdurulması için en büyük güç de Türkiye’nin elinde...
Christian Science Monitor gazetesi dünkü sayısında yazıyor:
"Türkiye 4’üncü piyade tümeninin geçişine izin vermezse operasyon gecikir. Teksas limanlarından yola çıkan 20 - 30 dev yük gemisinin taşıdığı yaklaşık 16 bin asker ve savaş araçlarının Türkiye yerine Kuveyt’e götürülmesi en az 21 gün sürer. Bu arada ABD Kuzey’den ağır zırhlı birlikler yerine deniz piyadesi ve hava indirme birlikleri gibi hafif birlikler kullanmak zorunda kalacaktır. Bu yüzden savaş stratejisini de değiştirmek gerekecektir."
Özetle... Eğer Türkiye omuz vermezse bu operasyonun gerçekleşmesi çok gecikecek ve zorlaşacaktır.
Cumhurbaşkanı Sezer dün kendisini ziyaret eden ABD heyetine "BM’den karar çıkartılması koşulunu" tekrar hatırlattı.
Abdullah Gül, ise BM şartını ağzına almıyor. Sayın Gül ABD’ye çok angaje bir tavır çiziyor. O daha ziyade mutabakatın sağlanmasıyla ilgili bir havada. Oysa mutabakat demek Türkiye’yi savaşa sokmak demek.
Neyse ki Tayyip Erdoğan Meclis grubunu serbest bırakacaklarını açıkladı da son şansa kapıyı açık bıraktı.
Tarihi görev sonunda TBMM’ye düşüyor.
TBMM, ABD askeriyle ilgili tezkereyi ya görüşmemeli (sebebi yanda) ya görüşüp reddetmelidir.
Anayasa açık... TBMM yabancı asker kabulüne ancak "uluslararası hukukun meşru saydığı hallerde" izin verebilir.
Ayrıca halkın yüzde 90 oranındaki eğilimine, vicdana ve insanlığa saygı, TBMM’nin mutabakata ve savaşa "ret oyu" vermesini zorunlu kılıyor.
Aksi yönde oy bütün bu değerlere ihanettir.

ABD ile stratejik ortaklığımız aşama kaydetti. Şimdi de birlikte insanlık suçu işleyerek trajik ortak olacağız...
Haldun Ertem