Anlaşılıyor ki Danıştay’ın geçen yıl verdiği Kariye ile ilgili karar kamuoyunca ıskalanmış, Ayasofya’ya örnek olma ihtimali üzerinde durulmamış. Aksi takdirde, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi herhalde bu dozda şaşkınlık yaratmazdı.
Nedir olay? Ayasofya’nın camiye çevrilmesinde başrolü oynayan Çevreye Hizmet Derneği, 2010 yılında Kariye Mozaik Müzesi’nin camiye dönüştürülmesi için Danıştay’a başvuru yapıyor. Dünyanın en iyi korunmuş Bizans mozaik ve fresklerini barındıran Kariye, 1945 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüş, duvarlar temizlenerek mozaikler ortaya çıkarılmıştır. Danıştay 10. Dairesi, Kariye’nin, Dünya Mirası Listesi’ne de alınmış olmasını gözeterek, başvuruyu reddediyor. Dernek itirazlarını sürdürüyor. Son olarak ‘karar düzeltme’ talebinde bulunuyor. Aradan geçen sürede Danıştay’da kadrolar da değişmiştir. 10. Daire, 2019 yılı Haziran’ında bu defa tam tersi bir kararla Kariye’nin “asli fonksiyonuna döndürülmesi” yani camiye dönüştürülmesi için yeşil ışık yakıyor. O karar bir yıl sonra Ayasofya kararına emsal oluyor. Kariye şu anda hâlâ müze statüsünde ancak her an camiye dönüştürülebilir. Bu yönde Saadet Partisi bir kampanya sürdürüyor. Umarız ve dileriz Kariye’nin müze işlevi ve dünya çapındaki ünü korunur. Camimiz çok var ama böyle eşsiz bir müzemiz yok.
Son durum nedir?
TRT’nin 15 Temmuz özel yayınında konuk edilen ilahiyatçılardan biri de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse idi. Köse son sözleri sorulunca TRT’nin de beklemediği kimi görüşler dile getirdi. Bakın ne dedi:
“Bu konudan söz açıldığı zaman hep şu duayı yapıyoruz. Allah bir daha bu memlekete 15 Temmuz’lar yaşatmasın. Fakat siz tedbirinizi almazsanız, akıllı davranmazsanız o FETÖ denen örgütü yapılanma şeklini aynı yolları kullanarak bugün hâlâ devam eden başka gruplar hakkında gerekli tedbirleri almazsanız Allah size yardımcı olmaz. Benim bu konudaki kanaatim 15 Temmuz’dan gerekli dersin alınmadığı ve yeterli önlemlere gidilmediği şeklindedir. Hatta ben bunu bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor diye değerlendiren, bu şekilde sloganlaştıran birisiyim. “
İPE UN SERİK !
Bundan 2.5 ay önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da düzenlenen bir toplantıda AKP’li eski Serik Belediye Başkanı’nın 500 bin lira rüşvet aldığını söyleyince...
AKP’nin mevcut Serik Belediye Başkanı Enver Aputkan tepki göstermişti.
Başkan Aputkan eski dönemin araştırılması için İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talebinde bulundu. Müfettiş gelmedi. Suç duyurusu yaptı. Sonuç alamadı. Bu arada CHP Antalya milletvekili Rafet Zeybek ilgili bakanlara soru önergesi verdi. Cevap alamadı. Zeybek, bu kez araştırma önergesi verdi. Önerge önceki gün Meclis Genel Kurulu’nda iktidarın oylarıyla reddedildi. Rüşvet almakla suçlanan eski başkandan ise hiç ses çıkmıyor. Hiç değilse parayı çıkarıp verse! Onu da yapmıyor. Keyfini hiç bozmuyor!
KAVGA
Haber Global’de şiddetli bir ağız kavgası patlıyor...
MHP’li Cemal Enginyurt ile CHP Parti Meclisi Üyesi Erdal Aksünger kapışıyorlar.
Kapışma sebebi mi? Enginyurt bir ara:
- Cumhur-başkanı “Dünya beşten büyüktür” dedi, Türkiye dünyanın en büyük altıncı ekonomisidir demek istedi, şeklinde bir görüş belirtiyor.
Erdal Aksünger:
- Türkiye dünyanın en büyük altıncı ekonomisi olur mu ne saçma şey, diye karşı çıkıyor.
Kavga bu sözler üzerine kızışıyor.
Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı’nın “Dünya beşten büyüktür” sözü anlaşılamamış.
Cumhurbaşkanı bunu söylerken Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin veto hakkına tepki gösteriyor... 5 üyenin ayrıcalıklı statüsünü eleştiriyor.
Türkiye dünyanın 6’ıncı büyük ekonomisidir, demiyor.
Bunu da bilvesile kaydetmiş olalım.
TEATRO
Ünlü sanatçımız Ferhan Şensoy anlatır...
“Sakıp Sabancı Küçük Sahne’ye, İstanbul’u Satıyorum’u izlemeye gelmişti. Perde arası kuliste çay içtik, bana şunları sordu:
- Tiyatro kaç kişilik? Bilet kaç para? Kaç kişi çalışıyor burada? Hepsi sigortalı mı? Kira ne kadar? Gazete ilanı kaç para? Yılda kaç ay açık tiyatro?
Yanıtladım soruları. Hıncahınç dolu oynadığımız bir dönem. Kafasında bir hesap yaptı, çayından bir yudum aldı. ‘Yapılmaz bu iş!’ dedi.”
Özel tiyatrolar normal zamanda zor ayakta dururdu.
Bir de pandemi girdi hayatımıza... Büsbütün ayakta duramaz oldular.
Yazın açık havada turne şansı var. Kışın ne olacak? Kim biliyor? Kimin umurunda?
AUDI 8
Kemal Kılıçdaroğlu’na geçenlerde Audi 8 modeli yeni bir makam aracı satın alınmıştı.
Araç için 2 milyon liraya yakın para ödenmesi kimi sohbetlere konu oldu.
Bu arada eski Turizm bakanlarından Bahattin Yücel, CHP’den bir dostuyla sohbet ederken konu Kılıçdaroğlu’na alınan yeni otomobile gelmiş.
Bahattin Yücel:
- Gerek var mıydı bu kadar pahalı araca, bir başka model olmaz mıydı, deyince CHP’li dostu demiş ki:
- Almanya’nın ilerici IG Metal sendikası Audi’nin imal edildiği fabrikalarda örgütlü. İlerici bir sendikanın faaliyetine fabrikasında izin vermesi bizim AUDI’yi tercih etmemizde etken oldu.
Bu mantıklı gerekçe karşısında Bahattin Yücel’e söyleyecek söz kalmamış tabii!