Turgut Özal’ın yakın dostlarından işadamı Şarık Tara anılarında anlatır...
Sene 1983... Şarık Bey ile Başbakan Turgut Özal, Çankaya’daki Başbakanlık konutunda baş başa konuşmaktadırlar... Konu sigaraya gelir. Şarık Tara elindeki sigara paketini göstererek:
- Bak ağabey şu anda bunu içtiğim için hapse girebilirim. Türkiye’de bunu herkes içiyor, onun için ithalatını serbest bırakın. 500 lira ödüyoruz, değeri 100 lira, 400 lira kaçakçıya gidiyor. Aradaki fark için bir fon kurarsınız, diyor...
Özal dikkatle dinliyor... Bir süre düşünüyor. Adnan Kahveci’yi çağırtıyor; “Sigaranın serbest ithali için bir tebliğ yaz” diyor. Kahveci itiraz ediyor. Ama itiraz fayda etmiyor. Tebliğ yazılıyor. Sigara ithali ertesi gün serbest bırakılıyor... (Şarık Tara Anlatıyor S.133)
Bir milyon aileyi geçindiren tütün tarımı... 12 bin işçinin çalıştığı tütün işleme, sigara ve içki fabrikaları ve TEKEL adlı dev kuruluş için sonun başlangıcı böyle ilan edilmiştir.
Sonuçları düşünülmeden, hiçbir çalışma yapılmadan, beş on dakikalık bir gece yarısı kararıyla şipşak uygulama...
Yabancı tütün tekellerinin baskısının rolü neydi o kararda?
Şarık Tara’nın anılarında bundan söz edilmiyor.
Ancak dev tekellerin Türkiye pazarına girmek için çok önceden baskı ve girişimlere başladığı biliniyor.
O kararın alınmasında dışardan gelen baskıların da etkisi elbet vardır.
BABALIK
Falanca ünlü filanca ünlüye babalık davası açmış...
Çocuk var ama babası belli değil.
Mahkemede baba belirlenecek...
Haydi hayırlısı diyelim.
Bilvesile geçmiş zamandan bir olay...
Avusturya’da şehre inip gezinen bir köylü çevrenin dikkatini çekmiş.
Krala yetişip haber vermişler...
- Efendim şehirde bir köylü var size ikiz kardeşiniz gibi benziyor... Aynı siz yani...
Kral, çağırın şunu bir de ben göreyim, demiş...
Köylü süklüm püklüm gelmiş...
Kral bakmış gerçekten de köylü aynen kendisi...
Zeki biçimde sormuş:
- Annen hiç şehre gelir miydi, sarayda çalıştı mı?
Köylü saf saf cevap vermiş:
- Annem hiç şehre inmedi ama babam bize bir süre sarayda bahçıvan olarak çalıştığını söylerdi...
SAFİYE
Atatürk’ün de sevdiği sanatçılardan Safiye Ayla ölümünün 26. yılında (13 Ocak) anıldı... Ünlü sanatçının bir anısı...
”İzmir eşrafından Halim Alanyalı adında bir hayranım vardı. Bana sık sık tenekelerle yağ, çuvallar dolusu erzak ve sabun yollardı. Ben de bir gün tuttum, hepsini Bursa’ya Nazım’a gönderdim. Aradan birkaç gün geçti, bir sabah sivil bir polis gelerek beni Birinci Şube’ye götürdü. Nazım Hikmet’e erzak gönderip göndermediğimi sordular. Hiç çekinmeden ‘Gönderdim, gene göndereceğim’ dedim.
Komiser, ummadığı bu cevap karşısında sinirlenerek, ‘Bana bak Safiye Hanım, sen komünistleri mi besliyorsun’ diye bağırmaya başladı. Ben de sinirlendim ama bozuntuya vermedim. ‘O sizin tarifinizle komünist olabilir. Ben komünistlik, momünistlik nedir bilmem. Arkadaşım hasta ve parasız. O nedenle gönderdim. İhtiyacı olduğunu duyarsam gene gönderirim’ dedim.”
KARNE
Okulların yarı yıl tatili başladı.
Çocuklar ve gençlere iyi tatiller diliyoruz.
Bilvesile şu fıkra...
Atacan cuma akşamı eve gelmiş, annesi sormuş:
- Oğlum karnen nerede?
Atacan’dan cevap:
- Arkadaşım Emre’ye verdim.
- Neden?
- Evde gösterip babasını korkutacak.