Önce stadın önünden geçen araçlar taşlanmış. Sonra Galatarasaray'lı futbolcuları taşıyan otobüs... Skorborda peşpeşe "Kill for you", "Fener Cimbom'u ham yapacak", "Fenerbahçe 5 - Galatarasaray 0" yazıları gelmiş. Maç başlarken yakılan kırmızı maytaplardan göz gözü görmez oldu. CINE 5 spikerleri bu görüntüleri aylardır her maçta işmiş gibi "şahane görüntü" diye alkışlayıp teşvik ediyorlardı. Onlar da bu defa sahayı göremez oldular. Yetmedi... Maç başladıktan sonra numaralı tribünün tepesinden aşağı ateşler dökülmeye başladı. Fenerbahçe Kulübü maçı kazanmak için futbol dışı bütün destekleri harekete geçirmişti. Amaç futbolcuları ve seyircileri ateşlemekti kuşkusuz. Ancak o arada reklam panoları ve sahaya atılan konfetiler alev aldı. Az daha insanlar yanacak ya da çıkan panik büyük felaketlere yol açacaktı... Hakemin maçı durdurması ve itfaiyenin etkin çalışması sonucu felaketin önüne geçildi.
      Dünkü gazetelerin orasına burasına ufak haberler sıkışmıştı...
      Bismil - Siirt maçında kavga çıkmış: 20 yaralı...
      Kocaeli - Beşiktaş maçı sonrası seyirciler dövülmüş...
      Her hafta olay çıkıyor sahalarda...
      Sporu bir kulüp kavgası ve ölüm kalım savaşı haline getirmenin sonucu bunlar... Kulüp yönetimlerinin sporu ticarete, takımın elde edeceği başarıyı kişisel kazanca dönüştürme hevesleri fanatizme benzin döküyor.
      Adı eyyamcı ve uyurgezere çıkmış Federasyon spor dışı taşkınlıkları cezalandırmazsa...
      Kulüp yönetimleri kendilerine gelmezse...
      Emniyet güçleri daha iyi örgütlenmezse...
      Spor alanlarında büyük felekatler yaşayacağız...
      Tehlike geliyorum diyor...
      Ankaralı meslektaşımız Attila Aşut'un oğlu, geçen yıl Başkent Üniversitesi'nin Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü kazandı. Delikanlı, önce bir yıl hazırlık okuyacak, sonra sıra bilgisayar eğitime gelecekti. Arkadaşımız, 480 milyon lira olarak açıklanan yıllık ücreti ödedi ve oğlunu hazırlık sınıfına kaydettirdi.
     ÂAttila, bu öğretim yılının başında üniversiteden bir yazı aldı. Yazıda BaÅŸkent Ãœniversitesi'nin okul ücretlerini bundan sonra dolar cinsinden alacağı, yeni ücretin de 4 bin dolar olduÄŸu bildiriliyordu.
      4 bin dolar!.. Yani bugünkü kurla 1 milyar 150 milyon lira civarında bir para... Yani bir yılda yüzde 140 civarında bir artış...
      Ücreti başka bir ülkenin parası cinsinden belirlemenin tuhaflığı bir tarafa... Artış olarak da kabul edilemez bir oran...
      Kimbilir üniversite yetkililerinin kabul edilebilir bir izahı vardır, belki!..
      Başbakan Mesut Yılmaz geçen hafta sonunda yaptığı basın toplantısında çete ve mafya hakkında bilinenleri bilenlere anlattı. Teşhis iyiydi, tedaviyi kimin nasıl yapacağı belli değildi.
      Aklımıza eski bir hikaye geldi... Seneler evvel... Milli takıma torpilli bir kafile doktoru alınmış. Takım maçın yapılacağı ülkede antrenman yaparken futbolculardan biri sakatlanmış. Hemen kafile doktoru aranmış. Otelde bulunup getirilmiş. Doktor Bey futbolcunun sakatlanan bacağını bir süre inceledikten sonra kararını açıklamış:
     Â- Bir doktor bulup gösterelim.
      Mesut Bey de...
      Bir Başbakan bulup bu sorunları gösterse iyi olacak...
      Başbakan Mesut Yılmaz, FP Lideri Recai Kutan'a kurmaylarıyla bir mesaj göndererek;
     Â- Okullar açılıp sorun daha da büyümeden türban iÅŸini çözelim, demiÅŸ...
     ÂYılmaz mesajında çözüm olarak Orgeneral Ä°lhan Kılıç'ın bir törende onayladığı türban baÄŸlama biçimini önermiÅŸ...
      FP Lideri Recai Kutan da gönderdiği cevabi mesajda:
     Â- ANAP'a bu konuda her türlü desteÄŸe açığım. Kesin olarak şöyle örtülünür böyle örtülünür diye bir tanımımız yok. Benim eÅŸim de Ä°lhan Kılıç'ın tarif ettiÄŸi ÅŸekilde örtünüyor, diyor...
     ÂMesut Bey'in "türban çözümü"nü bu konuyu soruna dönüştüren partiyle görüşmede araması büyük basiret!
      ANAP ile FP anlaşırsa sorun çözülür mü?
      Sorun Hükümet ile FP arasında olsaydı evet. Üstelik mesele sadece örtüyü başa bağlamanın şeklinden de kaynaklanmıyor.
      Türban sorunu devletin koyduğu kurallara kimi öğrencilerin uymamasından kaynaklanıyor. Onları destekleyen kimi fikir babaları da olaya "Üniversite kapısında Allah'ın kanunları mı uygulanacak, yoksa kulların kanunları mı?" diye yaklaşınca, türban dayatması İslam devleti mücadelesinin bir parçası niteliğine dönüşüyor.
      Sorun bu yıl aslında büyük ölçüde çözüldü. Kayıt döneminde pek az öğrenci hariç diğer öğrenciler başı açık resim verdiler.
      Ancak Mesut Bey rektörleri "esnek davranmaya" çağırarak olayı kaşıdı. FP'ye yaptığı "birlikte çözüm arayalım" önerisi de daha çok birlikte cephe oluşturalım çağrısını andırıyor.
      ANAP - FP görüşmesinin çözeceği birşey yok.
      Oturur yasaları değiştirirlerse o başka...
     ÂÄ°lhan Kılıç modeline gelince... Siyaset cinlerinin büyük buluÅŸu...
      Askeri askerle vuracaklar...
      MGK malum üniversitelerde Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarının uygulanmasında ve öğrencilerin okula açık başla girmelerinde ısrarlı.
      Bir kokteylde başı sıkıca bağlı bir hanım gören Orgeneral İlhan Kılıç kendisine, "Kızım başörtünü bildiğimiz şekilde bağla" demiş. Yani uçları anne veya büyükannelerimizin başörtüsü gibi çenenin altından bağlanacak şekilde...
      Orada yapılmış bir espri. Ya da kokteylde ayaküstü bir çözüm...
      Sen al bu espriyi yargı kararlarının üstünde bir uygulama olarak üniversiteye taşımaya kalkış...
      ANAP ile FP anlaşırsa Anayasa Mahkemesi falan bir kenara itilecek, öğrenciler başlarını ninelerimiz gibi bağlayarak üniversiteye girebilecekler, öyle mi?..
      Bu kadarı bile Mesut ve Recai Beylerin bu sorunu anlamadıklarını ya da anlamazlıktan geldiklerini gösteriyor. Ya da başkalarını enayi sandıklarını...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr