Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Saf bir okurumuz soruyor:
     Â- Abi sizin gazetenin yazı iÅŸleri müdürü suç iÅŸlese... Mesela para ile basın kartı satsa veya esrar kaçakçılarıyla iliÅŸkisi ortaya çıksa... Ne yaparsınız?.. Ä°ÅŸten mi atarsınız yoksa gazete içinde baÅŸka bir göreve mi tayin edersiniz.
       Okurumuza yanıt vermek zor olmadı:
     Â- Elbette iÅŸten atılır. Çünkü eÄŸer gazete içinde bir baÅŸka göreve verirsen aynı yolsuzlukları yapmaya niyetli olanları adeta teÅŸvik etmiÅŸ olursun...
       - Peki abi neden MİT ve Emniyet'te suç işleyenler haklarında soruşturma açılıp cezalandırılmıyor da görev yeri değiştiriliyor? Hatta Amerika'ya Çin'e falan gönderilip adeta ödüllendiriliyor.
     Â- Onu ben bilemem kardeÅŸim, kendilerine soracaksın...
       - Abi yani diyorum ki, suç işleyenin bir başka göreve atanması tek suçlunun o olmadığını, onu koruyup kollayanlar olduğunu göstermez mi?
     Â- DediÄŸim gibi kardeÅŸim... Kendilerine soracaksın...
       - Ya kendileri cevap vermezse?..
     Â- Kafanı çalıştırıp kendi sorduÄŸun sorunun yanıtını kendin bulacaksın.

       Günün birinde telefonda bedava konuşmak mümkün olacak mı? Bırakın günün birini, şimdi bile mümkün... İsveç'in iki kentinde başlayan bedava telefon uygulaması bütün ülkeye yayılmış durumda.
       Nasıl oluyor, diye sorarsanız... Biraz reklam dinleme zahmetine katlanıyorsunuz, oluyor... Şöyle ki... Önce 78 gibi bir numara çeviriyorsunuz. Sonra aradığınız numarayı... Aradığınız numara düşmeden 10 saniyelik bir reklam dinliyorsunuz. Konuşmanız "bir dakika" sonra kesiliyor. Araya "10 saniyelik" bir reklam daha giriyor. Konuşmanıza devam ediyorsunuz. Reklamlar bu defa iki dakikada bir tekrarlanıyor.
       Reklama alışkın bir toplum olduğumuzdan bu uygulama bizde tutar.
       Haydi girişimciler... Gözü kapalı ileri..!

       Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk önceki gün Doğubeyazıt'ta İran sınırının öte yanına çay içmeye çağrılıyor. Eşi Fatoş Türk başörtüsüz olduğu için sınırdan içeri alınmıyor. Bakan bu "kaba" davranışı sineye çekiyor. Tek başına sınırdan içeri girip, çok lazımmış gibi çayı içip, geri dönüyor. İlk olay değildir bu. İran'a karşı alttan almak adeta devlet politikası oldu son yıllarda. Anıtkabir'i ziyarete gitmeyiz, derler, gitmezler. Çankaya'da yemekte içki olmayacak derler, olmaz. Kuralları hem İran'da onlar koyarlar, hem Türkiye'de...
       ***
       Gelin burada Cumhuriyet'in ilk yıllarını analım... 75 yılda nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlamak için... Falih Rıfkı Atay'ın "Pazar Konuşmaları"ndan alınmış aşağıdaki satırları birlikte okuyalım:
       "...Atatürk sağ iken, büyük İslam kongrelerinden birine biz de çağrılmıştık. Kongre Mekke'de toplanacaktı. Atatürk'ün bir delege göndermeğe razı olup olmayacağını merak ediyorduk.
       Hiç tereddütsüz karar verdi. Türklüğünden kibir denecek kadar gurur duyan büyük adam, milleti ile aynı dinden olanları da gerilik ve kölelikten kurtulmuş görmek için elinden geleni yapmak istemiştir. Müslümanlık yeniden şereflendikçe nasıl Türklerin bunda manevi hissesi olacaksa, on milyonlarca Müslüman ya geri ya köle kaldıkça bundan Türklere de bir utanç payı düşmemek ihtimali var mıydı?
       Biliyordu ki Mekke'ye şapka ile gidilmez. Ama daha iyi biliyordu ki başlık ve kıyafet değiştirmekle din değiştirileceğini sanan bir toplum da ne gerilik, ne de kölelikten sıyrılabilir. Milletvekillerinden Edip Servet Tör'ü çağırdı:
     Â- Mekke'ye gidip beni temsil edeceksin, dedi Türksün ve Müslümansın. Türklük, Müslümanlığın öncüsü ve kılavuzudur. Mekke'ye ÅŸapka ile gireceksin. Kara taassup sana karşı bile gelse eÄŸilmeyeceksin.
       Edip Servet Tör,
Mekke'ye şapka ile girdi. Müslüman delegelerinin en itibarlısı o idi. Kongrenin sonuna kadar Mustafa Kemal mucizesine hayranlık duyan heyetler arasında Kemalist Türkiye'yi efendice o temsil etti.
       Gazeteci arkadaşlarımla 1942'de Hindistan'a gittiğimiz vakit gerek Hindu, gerek Müslüman gençler bize gelmişler:
     Â- Halk arasında Mustafa Kemal'in ve Türkiye'nin itibarı çok yüksektir. Aman, her yerde inkılaplarınızdan bahsediniz. Latin harflerinin faydalarını anlatınız. Laisizmi öğretiniz. Bize destek olunuz, diyorlardı."
       ***
       Nereden nereye mi geldik? Durum meydanda... İslam dünyasına örnek olan ve onu kendine uyduran Türkiye'den... İran taassubuna uyum sağlamak için sınırdaki karakol komutanına taviz veren bir sümsük devlet anlayışına... Yazık.




Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr