Pamukkale'den Şakir:
      ...Rüyamda az gidiyor uz gidiyor, dere tepe düz gidiyor, ormanlık bir bölgeye geldiğimde Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'le karşılaşıyorum. Selamlaşıyoruz...
      Cücelerden somurtkan olanı şalvarımı çekip:
     Â- Abi bilmem farkında mısın, son zamanlarda ormanı haydutlar iÅŸgal etmeye baÅŸladı, diyor, gelen geçenden haraç toplayıp insanları tedirgin ediyorlar. Acil önlem almazsak huzurumuz iyice bozulacak...
      Somurtkan kafasını okşuyorum:
     Â- Merak etme yavrum, orman kanunlarını kimse çiÄŸneyemez. ÇiÄŸneyen olursa er geç adalete hesap vermek zorunda kalır diyorum.
      Araya bilgiç olanı giriyor:
     Â- Ä°yi de, kanunlar uygulanamıyor ki, diyor, kanun yapanların bazısı kendi yaptıkları kanunları çiÄŸnerse nasıl uygulansın?..
      Düşünceli olanı konuşuyor bu kez:
     Â- Bence tek çözüm sistemin iÅŸleyiÅŸini deÄŸiÅŸtirmektir, diyerek fikrini belirtiyor. Gelir dengesizliÄŸi yüzünden herÅŸey alt - üst oldu, etrafta bir sürü haydut türemeye baÅŸladı. Gelirleri dengeli bir ÅŸekilde ahaliye dağıtamazsak türemenin önüne geçemeyiz...
      Uykucu karışıyor lafa... Esneyerek:
     Â- O senin dediÄŸini herkes biliyor oÄŸlum, diyor, ama ormandan çok kendilerini düşünenler çoÄŸunlukta olduÄŸu için bir türlü normale dönemiyoruz.
      İçlerinde en vurdumduymazı, kahkahacı:
     Â- BoÅŸverin ormanı yaa... Biz keyfimize bakalım... Gülelim, eÄŸlenelim, diyerek cüceleri körebe oynamaya davet ediyor...
      Onlar oyuna başlarken ben de Prenses'in yanına gidip:
     Â- Siz ne düşünüyorsunuz hanımefendi?.. Ormanın durumunu nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?.. diye soruyorum.
      Prenses üzgün:
     Â- Ne bileyim beyefendi, görüyorsunuz iÅŸte... Hiç kimse durumdan hoÅŸnut deÄŸil. DoÄŸrusunu söylemek gerekirse ben bu çocukların geleceÄŸinden endiÅŸe ediyorum, diyor.
      Birlikte körebe seyrediyoruz...
     ÂYORUMU: Masal gibi bir ülkemiz var, deÄŸil mi Åžakir?..
      ANAP milletvekili Hikmet Aydın, Tarım Bakanı Mustafa Taşar'la birlikte çıkacağı bir gezide uçak biletinin THY'ye göre yüzde 15 pahalı alındığını görünce öfkelenmiş, geziye gitmekten vazgeçmişti. Konuyu sütunumuza almamız üzerine arayan Tarım Bakanı Mustafa Taşar şu açıklamayı yaptı:
     Â- AÅŸağı yukarı bütün Bakanlıklar ve kamu kuruluÅŸları uçak bileti konusunda bir seyahat acentasıyla çalışmaktadır. Acentalar 24 saat, hızlı ve etkin hizmet vermekte, biletinizi takip edip ayağınıza kadar getirmekte, ücreti sonradan tahsil etmektedir. Bakanlıklar, seyahat acentalarına herhangi bir komisyon veya ek bir ücret ödememektedir. Bahsedilen bu komisyon, THY ile firmalar arasındaki bir uygulamadır. Bu komisyonun miktarı da yüzde 15 deÄŸil, yüzde 9'dur. Bu yüzde 9'luk komisyon da firmalara, kendi biletini sattığı için THY tarafından verilmektedir.
      Sayın Bakan'a teşekkür ediyoruz...
      Kadın bakmış adamın biri iki kolunda iki sevimli bebekle istasyonda tren bekliyor. Yanlarına yaklaşmış, çocukları sevmeye başlamış:
      - Ne şeker şey bunlar, acaba ikiz mi?
     Â- Bilmem, demiÅŸ adam.
      - İsimleri ne bunların?
     Â- Onu da bilmem...
      - Siz bunların babası değil misiniz?..
     Â- Hayır, demiÅŸ adam, ben prezervatif satıcısıyım. Bunları "defo"lu çıkan malların kanıtı olarak elime tutuÅŸturdular, ÅŸirkete geri götürüyorum.
      Ulusal gururumuz ve onurumuzu milli maç zaferlerine endekslemiş gibiyiz... Maç kazandıkça gururlanıyor, aksi sonuçta dövünüyoruz. Ulusal onurumuza yönelik gerçek saldırılarından ise haberimiz yok... Olsa da ilgimiz sınırlı...
      Türkiye'ye karşı dünyanın dört bir yanında manevi saldırı tezgahlanıyor. Bu saldırıların çoğundan Türk halkının haberi olmuyor. Örneğin İtalyan parlamentosunun PKK'lilere kucak açtığından ancak birkaç gün kala haberimiz oldu. Kanada'nın Montreal kentinde 4 Ekim'de bir soykırım anıtı açıldığını ise ancak açılıştan sonra Milliyet'te okuduk...
      Türkiye dış dünyayı izlemekte ipin ucunu kaçırmış durumda... Dünyanın dört yanında aleyhimizde düzenlenen tezgahları galiba en iyi FTAA (Türk - Amerikan Dernekleri Federasyonu) izliyor. Merkezi ABD'de bulunan bu gönüllü kuruluş, tüm imkanlarıyla gelişmeleri izlerken Türklerin tepkisini bu oluşumlara yöneltmek için etkili bir lobi faaliyeti de yürütüyor.
      FTAA'nın gönderdiği son notlardan birinde şu spot gözümüze çarpıyor:
     Â"Kaliforniya okullarında sözde Ermeni katliamı tarih kitaplarına konuldu. Maalesef uzun bir mücadeleyi Kaliforniya'da kaybettik..."
      Kaliforniya'da kitaplara Ermeni soykırım dersi konulacağından haberimiz olmadığı gibi buna karşı FTAA'nın mücadele yürüttüğünden de haberimiz yeni oluyor. Türkiye o kadar kendi içine gömülmüş durumda ki... Bir zamanlar Marsilya Ermeni Anıtı yüzünden dünyayı sarsan Türkiye gitmiş, yerine üç maymunları oynayan Türkiye gelmiş adeta...
      FTAA'nın bir başka bülteninde;
     Â"Ä°talya ve Ä°ngiltere'de aleyhimize yeni tezgahlar"dan söz ediliyor.
      Nedir bunlar? Yine bilmiyoruz...
      Dışişleri Bakanlığı bu konularda uyuyor maalesef... Bakanlık Türk kamuoyunu uyarsa insanlarımız karınca kararınca lobi imkanlarını kullanır... Tezgahçıları yoldan döndüremezsek bile tepkimizi dünyaya duyurma imkanı buluruz... Dışişleri Bakanlığı'na çağrıda bulunuyoruz... Lütfen uyanın... Ve halkı uyandırın...
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr