Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Kerem Doksat, ünlü Rus bilgini Pavlov’un şartlı refleks deneylerini anlatıyor… 

Pavlov, bir süre köpeklerine et verirken zil çalıyor. 

Hayvanların zil sesi duyunca ağzının suyu akıyor. 

Bir gün Pavlov Enstitüsü’nü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur. 

Kurtulanlar enstitüde toplanır. Pavlov zili çalar. 

Köpeklerde tık yoktur. Şu sonuca varır Pavlov

“Ağır travmalar şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır.” 

Prof. Kerem Doksat milliyetçilik, yurtseverlik gibi değerleri şartlı refleks olarak niteliyor. 

Haberin Devamı

Toplumsal çalkantılar şartlı refleksleri (milli duyguları ve tepkileri) kırmaktadır. 

Ulusal duyguları ve refleksleri başka nasıl yok edersiniz? 

O ulusun tarihsel varlığını sorgulamaya açarak. 

Mesela Türkler tarihleriyle mi övünüyorlar? 

Onlara sürekli tarihlerinin ne kadar suç dolu ve kirli olduğunu göstermek gerekir. 

Ya da halk Atatürk’ü çok mu yüceltiyor? 

Onları Atatürk’ün zaaflar içinde bir kişilik ve bir diktatör olduğuna inandıracaksınız! 

Bunlar için kitle iletişim araçlarında tartışmalar açılacak... Bu tartışmalarda uzaktan kumandalı enteller Türkiye’nin tarih boyunca nasıl da suçlu, milli kahramanların nasıl da sıradan olduğunu peş peşe ve durmaksızın anlatacaklardır. 

Ki toplum her alanda direncini ve güvenini yitirsin. Teslim olmaya hazır hale gelsin. 

Bugün de yapılan budur.

DAMACANA 

Geçen yıl bu vakitler, 20 Temmuz 2022’de şöyle yazmışız: 

“Bir damacana su 30 lira oldu.” 

Bir yıldır aynı suyu kullanıyoruz.  15 kiloluk Buzdağı. 

Ve o damacana şimdi 60 lira. 

Bir yılda yüzde yüz zam. 

Yerden fışkıran ve şişeye konup satılan suyun maliyeti nasıl ve neden bir yılda yüzde 100 artıyor? Bunun mantıklı gerekçesi olabilir mi? 

Üstelik TÜİK’e göre, enflasyonun yılda yüzde 38 arttığı bir dönemde! 

Resmi kimliği olan birileri o su şirketlerine gidip neden bir maliyet hesabı istemez? 

Serbest piyasa dedikleri bu kadar başıboş bir piyasa mıdır? 

Damacana su şirketlerinin yaklaşık yüzde 70’i Fransız şirketlerinin elinde. 

Anladığımız kadarıyla, keyifleri istediği gibi zam yapıyorlar. 

Bu arada yıllardır soruyoruz... 

Haberin Devamı

Neden Londra, Paris, New York gibi metropollerde musluktan akan su içilebilirken İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizde musluk suyu içilememektedir? 

Bu sorunun mantıklı bir yanıtı yoktur. İSKİ ve ASKİ yetkilileri söz açılınca, “Efendim, bizim musluk suyu da içilebilir” diyorlar ama içebilen yoktur. Bir yudum alan bir yudum daha içemez. 

Yoksa belediyelerin musluk suyunu içilir hale getirmesini damacana su tekelleri mi önlüyor? 

Yaşanan durumun başka mantıklı bir izahını bulamıyoruz…

NEYZEN

Değerli sanatçı Uğur Yücel şu günlerde sergilediği tek kişilik oyunla Neyzen Tevfik’in yaşamını canlandırıyor. Oyunun sonunda ayakta alkışlanıyor. Ney ve hiciv ustası Neyzen Tevfik’in haksızlığa ve zulme baş kaldıran hicivleri süslüyor oyunu. Ömrü boyunca bir protestocu bir isyancıdır Neyzen. Kural tanımaz. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Muziplikte üstüne yoktur. Bir gün tren garında Atatürk’e Neyzen’in de garda olduğu söylenir. Atatürk konuşmak ister, çağırırlar. Ayaküstü birkaç kelime konuşurlar. Atatürk konuşmanın sonunda: 

Haberin Devamı

- Benden bir isteğin var mı? diye sorar. 

Neyzen

- Efendim, ağabeyim bana çok zulüm ediyor,ona engel olun, der.  

Sonraları çevresindekiler sitem eder: 

- Yahu ağabeyin sana çok iyi davranıyor neden Atatürk’e şikâyet ettin? 

Neyzen’in cevabı: 

- Doğru dersiniz. Ama Atatürk bir isteğin var mı diye sorunca aklıma başka şey gelmedi, ağabeyimi şikâyet ettim. 

BÖREK 

Türk Dil Kurumu 18 sözcükte düzeltmeye gitmiş, “çiğ börek” adı da “çi börek” olarak düzeltilmiş. 

Bu börek yıllar önce Eskişehir’e göçen Kırım Türklerinin mutfağında bulunurmuş. Çi, Tatar dilinde “nefis” demekmiş. Okunuşu ise şi şeklindeymiş. Yani konuşurken “şi börek” diyeceksiniz... 

TDK bu arada Türkiyeli kelimesini sözcüğe eklemiş ama kamuoyundaki protestolar üzerine sonradan vazgeçmiş. Türkiyeli malum Türk’e Türk demek istemeyenlerin zorladığı bir sözcük. Kamuoyundan gelen tepkiler Türk Dil Kurumu’nu yanlış yoldan döndürmüş! Birkaç gün önce Yahudi asıllı yazar Rafael Sadi’nin “Biz Türkiyeli değil Türk’üz” başlıklı yazısını yayımlamıştık. Fener Rum Patriği Bartholomeos’un “Ben Türk’üm” şeklindeki bir demeci de geçmişte gazetelere yansıdı. Türk’e Türkiyeli demek o vatandaşlarımıza da ayıp oluyor!