İstanbul Valiliği'nin dönüşümlü plaka uygulaması projesi hakkında İstanbullulardan fikir ve yardım istenmişti. Proje uyarınca, plaka numaralarına göre özel araçlar haftada bir gün trafiğe çıkmayacaktı. Okurumuz Esin Uzunoğlu gönderdiği mesajda diyor ki:
     Â- Ä°lkokul birinci sınıfa gidecek olan çocuÄŸumuzu servis aracı yerine özel otomobilimizle getirip götürmeyi planlıyoruz. Bu durumda haftada bir gün çocuÄŸumuz okula gitmeyecek...
      (Veya okurumuz çocuğunu taksi ile götürüp getirecek)
      ***
      Okurumuz Mehmet Kaynak ise çözümünde zora düşülen sorunlarla ilgili olarak diyor ki:
      - Şehirlerararası yola çıkacaklar sabah 06'dan önce çıkıp gece 22'den sonra dönmeliler.
      - Diğer şehirlerden kente gerecek araçlar kendilerini bu saatlere uydurmalılar.
      - Kamyon ve kamyonet gibi araçlar şehir trafiğine belli saatler dışında çıkmalılar.
      Böyle bir projenin uygulaması vatandaşa biraz zahmet ve fedakarlık yüklüyor. Ancak uzun dönemde herkes kendini bu plana uyduracak ve alışacaktır.
      Dünya Gazetesi Yazarı, Merhum Başbakan Ferit Melen'in oğlu Profesör Mithat Melen , Van'a düzenlenen basın gezisi sırasında söz ünlü Van canavarından açılınca bir anısını aktardı:
     Â- Birkaç yıl önce göl kıyısında geziyoruz. Köylülerden birine, "HemÅŸerim bu canavar neyle beslenir?" diye sordum. Bir an duraladıktan sonra hayretle yüzüme bakıp "Hocam" dedi, "sen de hiçbirÅŸey bilmiyorsun. Nükleer atık var, onunla besleniyor tabii!.."
      İstanbul Valiliğinin dönüşümlü plaka projesine umutsuz bakan bir okurumuz dedi ki:
     Â- Ä°stanbul'da dönüşümlü plaka uygulaması yürümez, trafik düzeni de bence asla bundan daha iyiye gitmez.
      - Neden
     Â- Çünkü son yirmi yılda ülkemizde kültürlü, uygar, kanuna saygılı insanların önü kesildi. Bunlar fakirleÅŸtirildi. Kanunlara saygısız, cahil, açıkgöz, saldırgan, bencil insanlara para kazanma yolu açıldı. Trafikteki özel otoların yüzde 80'inin direksiyonunda bunlar oturuyor. Bunlar ne yasa dinler, ne baÅŸkasının hakkına saygı gösterir, ne trafik felaketlerinden ders alır, ne keyiflerinden bir milim olsun fedakarlık ederler. O yüzden trafikteki her uygulamadan umutsuzum.
      Bayram değil seyran değil Alaattin Çakıcı neden yakalandı?
      Kimi diyor ki... Af çıkacak o yüzden babalar teker teker yakalanıyor.
      Kimi diyor ki... Çakıcı'nın yapacağı itiraflar seçim malzemesi olarak kullanılacak.
      Bir başkası diyor ki... Özelleştirmelere müdahale etmesi birilerini tedirgin etti.
      Devletin Cumhurbaşkanı diyor ki:
     Â- Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarını ihlal eden hiç kimse yakasını kurtaramaz...
      En mantıklı yorum sonuncusu... Ama en az inandırıcı yanıt da ne yazık ki bu...
      Devletin "devlet görevi" yaptığına son yıllarda pek tanık olunmuyor da...
      Belediye Başkanları serisinden dünkü konuğumuz Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk idi. 40 yıllık Kadıköylü olarak Başkan'ı dinledik. İcraatını, karşılaştığı zorlukları, yaptıklarını, yapamadıklarını not ettik.
     Â"Kadıköy'de yaÅŸamak ayrıcalıktır" diyordu BaÅŸkan. Ancak Kadıköy'ün artık eski Kadıköy olmadığını da kabul ediyordu. Kadıköy'ün yeÅŸili, köşkleri, plajları tarihe karışmıştı. Özetle... Kendi gitmiÅŸ, adı kalmıştı yadigar...
      Kadıköy 60'larda, hatta 70'lerde pırıl pırıl, uygar, insanın içine ferahlık veren bir semtti. Kadıköy - Bostancı arası sayfiye yeriydi. Bugün Kadıköy Avrupa köyü özelliğinden bakımsız bir Anadolu köyü manzarasına doğru hızla yolalıyor.
      Geçmiş yıllarda Bostancı - Kadıköy arasına yüz milyarlar sarfıyla bir kuşaklama kolektörü yapıldı. Kadıköy sahiline de dev bir arıtma tesisi kurulmaktaydı. Bu arıtma tesisi yarısında söküldü götürüldü. Başkan Selami Öztürk yüz milyarlar sarfıyla yapılan yaklaşık 15 kilometrelik boru hattının şimdi atıl durumda beklediğini, Kadıköy'ün, Bostancı'nın, Üsküdar'ın tüm kanalizasyonlarının denize aktığını anlattı.
      Söz çöplere geldi... Başkan, Anakent Belediyesi'nin Kadıköy'ün çöpünü alacak çöp istasyonu inşaatını 1,5 yıl önce bitirdiğini, ancak açılışını bir türlü yapmadığını... Bu yüzden Kadıköy'ün çöpünü toplayan kamyonların her seferde 35 kilometre yol yaparak taa Kemerburgaz'a gidip döndüğünü anlattı.
      Kadıköy'ün pejmürdelikten bir türlü kurtulmayan iskele meydanlarını düzenlemek için Anakent Belediyesi'ne başvurmuşlar. Anakent "Biz orasını düzenlemek için proje yapıyoruz" yanıtını vermiş. Aradan 2,5 yıl geçtiği halde ses çıkmamış.
     ÂSelami Öztürk göreve gelirken sözünü verdiÄŸi raylı sistemi de Anakent Belediyesi'nin engellemesi yüzünden kuramadığını anlattı.
      (Oysa Recep Tayyip Erdoğan bize belediyeler arasında ayrım yapmadığını söylemişti)
      Söz Kadıköy'ün dört bir yanını kaplayan barlara geldi. Bunlara neden izin verdiği sorulduğunda Başkan Öztürk bu sorunun esas muhatabının Kaymakamlık olduğuna işaret etti. Ve bir örnek olay aktardı:
      Kalamış'taki dolgu alanında kurulu bir diskoteğin 7 yıllık kullanım süresi bitmiş. Belediye tahliyesini istemiş. Kaymakamlık devlet gücünü seferber etmiş. Diskotek işletmecisi devlet gücünün karşısına 20 silahlı adamıyla çıkmış. Ve Kaymakam'a Ankara'dan bir telefon... Devlet gücü gerisin geriye dönmüş. Selami Öztürk dedi ki:
     Â- Devlet size yardımcı olmazsa bir yerde duruyorsunuz. Kalamış Marinasının sözleÅŸme süresi bitti. Åžimdi rüçhan hakkını kullanıyorlar. Marina'yı yeniden düzenlemek, içindeki barları oradan kaldırmak istiyorum. Ama biliyorum ki bunu yapamayacağım. Çünkü Marina'yı kullananların Ankara'daki gücü benden fazla.
      İcraat eksikliğine mazeret bulma çabasında değiliz. Ancak Kadıköy dramında Anakent'in ve Ankara'nın günahının büyük yer tuttuğu da açık.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr