Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Altı partinin imzaladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Dönüş” mutabakatında şu bölüm dikkat çekici:

“... ülkemizde hiçbir zaman gerçek anlamda çoğulcu demokrasiye geçiş mümkün olmamıştır. 1921 Anayasası’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, sonraki anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir.”

Metinde 1961 ve 1982 anayasaları darbe anayasası denilerek sert şekilde eleştiriliyor.

Ancak metinde nedense Cumhuriyet’in kuruluş anayasası olan 1924 Anayasası’ndan söz edilmiyor. Böylece o da Cumhuriyet’i dar kalıplara sokan metinlerden biri oluyor!

Haberin Devamı

Aslında 1921 Anayasası bir anayasa bile sayılmaz. 23 maddeden oluşan bir temel kanun niteliğindedir. Adı da zaten “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu”, malum.

1921 Anayasası kuvvetler ayrılığına yer vermez. Meclis hükümetini ve kuvvetler birliğini öngörür. Yasama, yürütme, yargı gücü Meclis’e bağlıdır. Başbakan ve Devlet Başkanı yoktur. Bakanları Meclis tayin eder. Bakanların başı Meclis Başkanı’dır.

Metinde temel hak ve özgürlükler yoktur.

Bu anayasa taslağı Saadet Partisi’nin ilgisini çeker. Çünkü başında:

“Devletin dini İslam’dır” demekte, laikliğe yer vermemektedir.

21 anayasası HDP’nin de çok ilgisini çeker.

Başında Türk devleti yerine Türkiye devleti ibaresinin kullanılması kapsayıcılığına işaret sayılır. Vilayetlerin seçimle işbaşına gelen şûralarca yönetimi de hoşa gider. Bu maddeler hiçbir zaman uygulanmasa da özerk yönetime niyet sayılmıştır.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, geçen ay CHP’ye yaptığı ziyarette düşüncesini “1921 Anayasası ilham kaynağı olarak değerlendirilebilir” diyerek açıklamıştır.

Altı partinin mutabakat metninde bu anayasa karikatürünü ilham almaları, ülkeye en geniş özgürlükleri getiren 1961 Anayasası’nı reddetmeleri çok ilginçtir.

En ilginci, 24 Anayasası’ndan metinde hiç söz edilmemesidir.

Oysa Türkiye parlamenter sisteme 1924 Anayasası ile adım atmıştır.

1921 metninin parlamenter sistemle ilgisi yoktur.

Altı partinin “Parlamenter Sisteme Dönüş” mutabakatında Kurtuluş Savaşı’nın özel şartlarında hazırlanan 21 Anayasası’nı överken, parlamenter sistemi ve ulusal devleti kuran 24 Anayasası’ndan ise hiç söz etmemesi anlamlıdır. Unutmayalım... Bu mutabakat metni

Haberin Devamı

seçim kazanıldığı takdirde hazırlanacak anayasanın da çatısını oluşturacaktır.

1 MART

CHP’nin övündüğü konulardan biri, 1 Mart 2003 tarihinde TBMM’de görüşülen tezkerenin reddedilmesindeki mücadelesidir. 60 binden fazla ABD askerinin ülkemizde konuşlanmasını öngören tezkereye CHP dirençli bir şekilde karşı çıkmasa... 100 kadar AKP milletvekili de CHP ile aynı doğrultuda oy kullanmasa belki bugün bile topraklarımızda ABD askerleri bulunuyor olacaktı.

O Meclis’te görev yapan 22. dönem CHP milletvekilleri önceki akşam Ankara Anadolu Kulübü’nde “1 Mart” direnişini anmak için bir araya geldiler. Eski milletvekili Zekeriya Akıncı, yaptığı konuşmada araya bir sitemini sıkıştırdı.

“Birkaç gün önceden Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na 1 Mart günkü partimizin grup toplantısında bu konuya da değinmesini rica etmiştik. Ama bu tarihi olaydan tek kelime bile söz etmedi.”

Haberin Devamı

ANMA

Saadet Partisi eski lideri Necmettin Erbakan geçen hafta sonu görkemli bir salon toplantısıyla anıldı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da anmaya katılarak büyük övgülerde bulundu.

SORU: CHP’nin Türkeş’e, Erbakan’a, Özal’a, Menderes’e, Bayar’a sergilediği övgülere sağ partiler karşılık verir mi? Mesela onlardan İnönü’ye, Ecevit’e, Yaşar Kemal’e, Uğur Mumcu’ya, Behice Boran’a, Nâzım Hikmet’e, Aybar’a, Mahir’e, Deniz’e tek bir saygı mesajı gelmiş midir?

VALERY GERGİEV

Valery Gergiev zamanımızın en ünlü orkestra şeflerinden biri. Münih Filarmoni Orkestrasının şefi olan Gergiev, aynı zamanda Vladimir Putin’in dostu olarak da biliniyor. Rusya’nın Ukrayna harekâtı başlayınca, Münih Belediye Başkanı Dieter Reiter, Gergiev’e 24 saat süre vererek Putin’i kınayan bir mesaj yayımlamasını istedi. Gergiev böyle bir mesaj yayımlamayınca Münih Filarmoni’deki işine son verildi.

Bununla kalmadı, Avrupalılar Gergiev’i afaroz etmek için sıraya girdiler. Ünlü şef, La Scala’daki programdan çıkarıldı. Peşinden Alman menajeri Marcus Felsner onunla olan anlaşmaları iptal ettiğini açıkladı.

Gergiev, Putin’i ve savaşı destekleyen bir mesaj yayımlasaydı uğradığı hücumlar haklı görülebilirdi. Ancak o sadece Rusya ve Putin’i 24 saat içinde kınamadığı için aforoz edildi. Bir sanat adamı ülkesini kınamaya zorlanabilir mi?

Bunu yapmadığı için linç edilebilir mi?

Bu arada Rus atletleri ile futbol ve basketbol takımlarının Avrupa’da turnuvalardan çıkarılması da benzer bir faşizmi çağrıştırıyor.

Spora yatırım yapmış, savaşla ilgisi olmayan sporcular devlet başkanının verdiği politik kararlardan dolayı neden cezalandırılır? Bunlar hangi hukuka sığar? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ne işe yarar?

Bu arada Rus Şef Gergiev’e yapılan muamelenin Türkiye’de Fazıl Say dışında kalan müzisyen ve sanat çevrelerinden tepki görmemesi de  ilginç göründü bize.