Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Londra’da satışa çıkan, Fatih Sultan Mehmet’in Bellini tarafından yapıldığı sanılan tablosunu satın aldı. 6 Ekim’de ilk kez halk önüne çıkardı. Kültürel açıdan yankı yapan bir etkinlik oldu bu.

İstanbul Belediyesi benzer etkinlikler düşünüyor mu?

Bu konuda bir fikir verelim...

1989 yılı sonunda Paris’te Muhteşem Süleyman Sergisi açılmıştı...

Sergi için canla başla çalışanlardan biri (kaybı her zaman üzüntüyle anılan) Stefanos Yerasimos idi.

Sergide bir “İstanbul Görüntüleri” bölümü de vardı.

Haberin Devamı

Yerasimos kendisiyle röportaj yapan Şehmus Güzel’e bu bölümü anlatıyor:

“Burada özellikle üç tane İstanbul panoraması var. Biri Danimarkalı ressam Melchior Lorck tarafından 1559’da yerinde çizilen 11.5 metrelik Panorama of İstanbul. İkincisi, Paris Bibliothèque Nationale’da muhafaza edilen, 3 metrelik, tarihsiz (1556-1583 arası olmalı) panorama. Üçüncüsü ise Viyana Kütüphanesi’nden getirilen, tarihsiz (1588-1590 arası) panoramadır. Bunlar bugüne dek hiçbir yerde sergilenmemiş, Dresden Kütüphanesi’nden getirilen, toplam uzunluğu 15 metreyi geçen ve İstanbul saray hayatını anlatan, 1573-1578 tarihli eser de var.”

Bu heyecan verici, 3 metrelik, 11 metrelik, 15 metrelik panoramik resimlerden kimsenin haberi yoktur. Ancak yerleri artık belli. Bunlardan en az bir ikisinin getirilip bir süreliğine İstanbul’da sergilenmesi düşünülebilir. Bunun için uzun uğraşlar gerekebilir. Ama uğraşmaya da değer. Tabii eğer kültür aşkınız gel - geç değilse... Gerçek aşk ise...

İZMİR YOLUNDA

Bir yerden bire yere gitmenin güzelliği nedir? Yolda bambaşka doğa manzaraları, yerleşimler, insanlar, tatlar bulursunuz, ufkunuz genişler, seyahat anlam kazanır. Genç insanlar yurdunu tanır, insanını sever. Şimdi yeni yollar yapılıyor. Seyahat nasıl bir anlam kazanıyor derseniz...

İstanbul’dan İzmir’e yolculuk yapan Nazlı Hamiş hanımefendi anlatıyor:

“İstanbul’dan yola çıkıp Osmangazi Köprüsü’nden geçiyorum, Yalova’yı göremeden Gemlik’e ilerliyorum... Gemlik’e gelince denizi görüp şaşıracağımı söyleyen Orhan Veli’yi anacaktım ama ne Gemlik’i görebiliyorum ne denizi. Bursa’da bir İskender yiyelim demeye kalmadan Bursa çok gerilerde kaldı diyor yol arkadaşım...

Haberin Devamı

Karacabey’de koşuşturan, şaha kalkan tayları göremiyorum, Mustafakemalpaşa’da bir tatlı yiyemiyorum.

Susurluk’ta ünlü kazanın olduğu benzinliği göremeden geçiyor, Mihaliç peyniriyle yapılan şahane tostu yiyip, yayık ayranını içemiyorum.

Balıkesir çıkışında ünlü sucuktan alamıyorum, yoluma devam ediyorum, Saruhanlı’da padişah Yıldırım Beyazıt’ın çocuklarının savaştığı ovayı göremediğimden hüzünleniyorum, Manisa’da yağlı bir Manisa kebabı yiyemiyor, üzümünden tadamıyorum. Sabuncu tünelinden geçemiyor, anemon (ters lale) tarlalarını, güzelim ormanlarını göremiyorum.

Sonunda İzmir’e geliyorum ama ‘seyahat ettim’ diyemiyorum.”

ÇINAR

Büyük yazarımız Yaşar Kemal’in 97. doğum gününü 6 Ekim’de kutlarken hayat hikâyesinde kimi tarihler gözümüze çarptı.

İlk şiirini 1939 yılında yani 16 yaşındayken, Halkevi dergisi yayımlamış.

İlk kitabı “Ağıtlar” ise 1943’te Adana Halkevi tarafından basılmış.

Haberin Devamı

Yaşar Kemal o zaman henüz 20 yaşında.

Demek ki Cumhuriyet yıllarında Adana’da adı duyulmamış bir köylü gencin şiirini yayımlayan hatta kitabını basan bir Halkevi var...

Bugün gençler aynı imkânları bulabiliyor mu?

MASKE

Kullandığınız maskeler sağlıklı mı, değil mi?

Whatsapp’ta, ATV eski spikeri Şebnem Sunar’a ait bir video dolaşıyor. İnternette “Şebnem Sunar annesi maske ÜTS” diye aratınca haber olarak da çıkıyor.
Sunar, söz konusu videoda annesinin kalitesiz maske nedeniyle zehirlendiğini, TÜBİTAK’ın geliştirdiği ve Sağlık Bakanlığı’nca kullanılan ÜTS (Ürün Takip Sistemi) isimli bir uygulama olduğunu, bunu cep telefonuna indirdiğimiz takdirde piyasada satılan maskelerin kutuları üzerindeki barkodu okutarak o maskelerin Sağlık Bakanlığı kayıtlarında olup olmadığının sorgulanabildiğini anlatıyor.

Hemen akla geliveren sorular:

1. Devlet bu programı neden herkese duyurmuyor?
2. Neden üretim aşamasında yeterli kontrol yapılmıyor?

MOLA

Ezgi Mola TRT ekranlarında yayınlanan Masumlar Apartmanı dizisinde başrol oynuyormuş. Hatay’daki yangın üzerine bir tweet atmış ve şöyle demiş:

“Bakalım yeniden ağaçlar dikilip Hatay’daki yaralar onarılmaya çalışılacak mı yoksa rant alanı mı olacak? ‘Ne olacak zaten yandı, boş orası villa olsun, otel olsun’ diyen bir kara cahil güruh görmeyiz umarım! Bakalım kaç ağaç dikilecek?”

Bu mail üzerine Ezgi Mola devlet düşmanı ilan edilmiş, TRT’deki diziden atılması önerilmiş, sosyal medyada lince uğramış.

Mesajın anlamı açık... Ezgi Hanım, Hatay’daki alana yeniden ağaçlar dikilsin, otel motel dikilmesin, diyor. Bugüne dek yangın alanlarına otel motel dikilmemiş olsa bu uyarı gereksiz görülebilirdi. Ama Bodrum’da ve benzeri yerlerde otel dikmek için orman yakılmıyor mu? Yangınların bir sebebi de bu göz yumma değil mi?

‘Beğenmedim diyemez’

CHP’li Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi garip şekilde direniyor. Oysa Anayasa’nın 153. maddesi şöyle başlıyor:

“Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.”

Aynı madde şu şekilde sona eriyor: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Sami Selçuk aynı konuya değiniyor:

- İlk mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı hiçbir açıdan asla ve kat’a değerlendiremez. Anayasa’nın buyruğu da hukuk düzeninin buyruğu da budur. Bu yüzden “Benim alanıma girdin, kararı beğenmedim, uymuyorum, eski kararımda direniyorum” diyemez. Beğenmese bile, yargıçlar o karara uymak ve gereğini yapmak zorundadırlar.