İnsanlığın önünde olağanüstü ufuklar açıyor internet... Bir yandan müthiş bir bilgi ağı kuruyor. Bir yandan günlük hayata olağanüstü kolaylıklar getiriyor. Mesela... İngilizler yakında evlerinden çıkmadan önce internet üzerinde otobüslerin hareketlerini izleyerek binecekleri otobüsün durağa kaçta geleceğini bilebilecekler. Böylece gecikecek bir otobüsü durakta boşuna beklemek zahmetinden kurtulacaklar. Bu nasıl mı olacak? Otobüsün yeri uydudan belirlenip bilgi WEB'e aktarılarak... Bilgi dakikada bir yenilenecek. Böylece yolcu evindeki bilgisayarda otobüsün yerini gördüğü gibi saat kaçta durakta olacağını da bilecek. Bu arada yakın gelecekte otobüs duraklarına da ekran yerleştirileceği, durakta otobüs bekleyenlerin otobüsün o anda hangi noktada bulunduğunu bu ekrandan izleyecekleri belirtiliyor.
      İngilizler otobüs işletmeciliğinde iddialıdır. Mesela Londra'nın herhangi bir noktasında evinden çıkan kişi en çok 5 dakikada bir otobüs durağına ulaşır. İnternet otobüs işletmeciliğini belli ki biraz daha çekici kılacak. Darısı başımıza.
      Bizim ünlü yazardan mı esinlendi... Yoksa nereden bilmiyoruz... ABD'de yaşlı başlı bir vatandaş viagrayı denemeye karar vermiş. Doktoruna danışmış. İlacın etkisini bir saat içinde gösterdiğini, bu sürenin aşılmaması gerektiğini öğrenmiş. Karısına telefon etmiş. Akşam evde saat tam 8'de bulunmasını istemiş.
      Viagrayı doktor nezarnetinde içmiş. Evinin yolunu tutmuş. Saat 8 olmuş. Kadın yok. Yarım saat geçmiş... 45 dakika geçmiş. Bir telefon:
     Â- Kocacığım trafiÄŸe yakalandım. Geri döndüm. Bir saatten önce evde olamam...
      Adamı almış bir telaş. Derhal doktora telefon açmış:
     Â- Åžimdi ne yapayım?
      - Valla civardan birini bulun, demiş doktor, evde hizmetçi falan yok mu?
     Â- Var ama, demiÅŸ adam, onun için viagra gerekmiyor ki?
      Samsun'un Havza ilçesinde Tura Otele inen bir okurumuz resepsiyonda işlemleri tamamlayıp asansöre binmiş, 2'inci kat düğmesine basmış... Asansör 1'inci katta durmuş. 2'inci kat düğmesine yeniden basmış. Hareket yok. Aşağı inip durumu resepsiyona bildirmiş... Ordaki görevli:
      - Söylemeyi unuttum, demiş, ikinci kata çıkmak için üçüncü kat düğmesine basacaksınız. Üçüncü kata çıkmak için dördüncü kat düğmesine.
      - Neden böyle?
     Â- Bizim Karadenizli usta kat düğmelerini yanlış baÄŸlamış da...
      Gazeteci ve yazarlardan oluşan bir grup, geçen hafta sonu Van Valisi Abdulkadir Sarı'nın davetlisi olarak Van'daydı. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu'nun da katıldığı bu gezi sırasında Vali Abdülkadir Sarı ilginç bilgiler verdi. "Terörle mücadele"den çok "terörizmi besleyen" koşulları anlatıp çözüm önerileri aktaran Vali Sarı'ya kulak verelim:
      - Her vesileyle söylediğim, hükümetlerimize de aktardığım şudur: Göç alan Diyarbakır, Van gibi illeri "siklet merkezi" yapmak zorundayız. Çünkü insanlar göç için yola çıktığında ilk durak burasıdır. Bu insanları buralarda tuttunuz tuttunuz, tutamazsanız durmaz; İstanbul'a, İzmir'e, Antalya'ya göçerler. Sonra ne olur biliyor musunuz? Kerpiç evden çıkıp birdenbire Akmerkez'i, Galleria'yı görür karşısında. Ve açlıkla baş etmeye çalışırken aniden ufku değişir, servet düşmanı yaratırsınız. Adam hiçbirşey yapmazsa alır eline çakıyı, arabalarınızı çizer. O yüzden bu insanları burada; örf ve adetleri kendine yakın yerlerde tutacak, burada aş ve iş sahibi yapacaksınız...
      ...Bugün Van'ın en önemli sıkıntısı açlık, işsizlik ve eğitimsizliktir. İl Özel İdaresi öncülüğünde faaliyet gösteren Van Et, Van Tekstil ve Van Yün gibi kuruluşlar dışında sınai yatırım yok denecek düzeydedir. Van, sermayesini Batı'ya göndermiş, daha güneyden gelen aç ve eğitimsiz insanları da bünyesine almıştır. Bugün Antalya'da turistik tesisi, İstanbul'da ise fabrikası olan onlarca hemşerimiz var. Tamam, "Buraya gelin" demiyoruz onlara. Ama ilk tesisinizi madem İstanbul'da kurdunuz, ikincisini burada gerçekleştirin. "Paramı hangi alana yatırayım ki kazanayım?" diyorsanız gelin proje isteyin benden. Bölge koşullarına uygun onlarca proje üreteyim size.
      ...Geçenlerde bir arkadaşım anlattı: İstanbul'daki bir hemşerimiz telefon edip vasiyetini aktarmış: "Ölürsem beni Van'a gömün!" Arkadaşım dayanamamış; "Yahu" demiş, "burası mezarlık mı? Sağlığında faydan yok, ölünden ne fayda göreceğiz?" Acı ama halimiz bu. Bakınız Van'a atanan öğretmenlerin yüzde 40'ı gelmiyor. Okullarımızda kız çocukların oranı ortaokuldan başlayarak inanılmaz hızla düşüyor. Buraya öğretmen getirmek ve çocukları da okula yazdırmak için acil tedbirler almamız gerek. Peki ne yapabiliriz? MEB artık öğretmen alımı ile uğraşmamalı. "Öğretmen olur" belgesini verdikten sonra kadroları bize verirsiniz, öğretmen alımını biz yaparız. Bölge koşullarına uygun, daha yüksek maaşlarla ihtiyacımızı ilan eder, alımı kendimiz yaparız. 9 ay yolu kapalı olan Bahçesaray'daki öğretmeni İzmir'deki öğretmenle ayın maaşa istihdam etmeye kalkarsanız, tutabilir misiniz burada?..
      İngiltere'de tavuk çiftliklerinin yüzde ellisinde müzik yayını başlatılmış. Üreticilerin yüzde 96'sı müzik sesinin piliçleri sakinleştirdiğini, yüzde 50'si hayvancılıkların daha az saldırgan olduğunu, yüzde 20's hastalıkların azaldığını, yüzde 16'sı müzikten sonra yumurta üretiminin arttığını söylemişler.
      Müzik yalnız ruhun değil bedenin de gıdası... Deneyler bunu anlatıyor.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr