TRT, önümüzdeki yıl ilginç bir yapımı ekranlara getirmeye hazırlanıyor. Dinler arasındaki hoşgörüyü işleyen ve inanç turizmimizi tanıtmayı amaçlayan bu yapımın adı; "Türkiye'deki İnanç Merkezleri..."
      Programın yapımcıları, geçtiğimiz pazartesi günü, dinlerin harman olduğu Antakya ilimizde, Saint Pierre ayininin çekimini yapıyorlardı. Vatikan'ın Ankara Büyükelçisi'nin yönettiği ayinde, duaların Türkçe yapıldığını gören bir TRT'ci, yanındaki arkadaşına döndü, şaşkınlığını dile getirdi.
     Â- Yahu azizim, amma garip bir ülkede yaşıyoruz?
      - Neden?
     Â- Nedeni var mı... Baksana Arap kökenli Hıristiyanlar burada Türkçe dua ediyor, Türk olan müslümanlar ise camilerde Arapça...
      ***
      Ekipten bir arkadaş, Antakya Rum Ortodoks kilisesinin cemaati ile sohbet ediyordu. Sordu:
      -Sizin bir ayininizi yıllar önce de izlemiştim. Arapça dua ediyordunuz. Ama şimdi bakıyorum, dualarınızı neredeyse yarı yarıya Türkçeleştirmişsiniz... Neden acaba?
      Bir din adamı nedenini şöyle açıkladı:
      -Kilisemizin adı Rum Ortodoks Kilisesi ama, cemaatimizin tamamına yakını Arap kökenlidir, dolayısıyla ana dilimiz de Arapça'dır. Eskiden herkes Arapça bildiği için duamızı da Arapça yapardık. Fakat şimdiki gençlerimizin çoğu Arapça bilmiyor. Bildikleri tek dil Türkçe... Anlamadıkları dilden dua ettiğimiz için kiliseye giderek gelmez oldular. Kiliseye adam çekebilmek için biz de mecburen duamızı yavaş yavaş Türkçe'ye çeviriyoruz.
      Gerçekten garip bir ülkede yaşamıyor muyuz?..
      Genelkurmay Başkanı Çevik Bir'in gazetecilerin de katıldığı bir davette "İrtica birinci tehdit olma özelliğini koruyor. Ve FP hala birinci parti..." dediği gazete sayfalarına yansıyınca ortalık birbirine girdi. Önce Bülent Ecevit zehir zemberek bir açıklama yaptı. Peşinden Mesut Yılmaz diklendi:
     Â- Herkes iÅŸini yapsın... Türkiye'de bu tespiti yapmaması gerekenler yapıyorsa ben yorumda bulunmam...
      Peki Orgeneral Çevik Bir acaba olay yaratan bu açıklamaları hangi koşullarda yaptı? Kokteylde bir ara kürsüye çıkarak, irtica tehlikesi üzerine nutuk mu attı? Kendisinin akşam irtica korkusuyla yatıp sabah irtica korkusuyla uyandığını mı söyledi? Yoksa ne oldu?
      Bu davete katılan gazetecilerden İdris Akyüz, Posta'daki sütununda bu sözlerin ifade biçimini anlatıyordu dün... Bakınız ne diyordu:
     Â"...Ankara Merkez Orduevi'nin bahçesinde yemek öncesi ayakta sohbet ediyorduk. Çok sayıda gazeteciydik. Dünya barışı üzerine konuÅŸuyorduk. Ancak, merak edilen konuların başında `irtica' tehdidi geliyordu. Silahlı Kuvvetler'in bu konudaki son tespiti neydi?
      Ve bir soru üzerine Çevik Paşa, tehdidin Türk Silahlı Kuvvetler konseptinde ilk sıradaki yerini koruduğunu söyledi. Ardından, kamuoyu araştırmaları söz konusu edildi. Bir arkadaş, FP'nin birinci parti konumunu sürdürdüğünü hatırlattı. Çevik Paşa da, `Gazetelerde yayınlanıyor, öyle olduğu anlaşılıyor' dedi.
      Yani, anlaşılacağı üzere, tüm konuşma hemen hemen bu şekilde cereyan etti. Bunun ötesinde başka birşey yok."
      İçinde fırtınanın koptuğu bir bardak su meğer buymuş...
      Adam bakmış küçük oğlu Hazreti İsa'nın resmi önünde dua ediyor:
     Â- Tanrım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne...
      Bir anlam verememiş bu duaya.. Ancak ertesi gün acı haber gelmiş.
      Anneanne sizlere ömür.
      Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada:
     Â- Allahım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba...
      Ertesi gün büyükbaba mort...
      Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada:
     Â- Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba...
      Adam ertesi sabah bir hastaneye gidip yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri... Sapasağlam. Akşam eve dönmüş. Bakmış karısı iki göz iki çeşme ağlıyor.
      - Ne oldu hanım?
     Â- Bizim postacı, demiÅŸ hanım, ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş.
      Bodrum Kalesi'ndeki küçük kilisenin üzerine çevreyle uyumsuz ve orantısız uzun bir minare yapıldı. Kapısına da siyah zemin üzerine beyaz ay yıldız yerleştirildi. Bizim Musa Ağacık bu görüntüye meraklanmış. Bodrum Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen'le konuşmuş. "Minare değil tarih tefrikası mübarek" başlıklı röportajı Artı Haber dergisinden özetleyerek aktarıyoruz:
     Â- OÄŸuz Bey, ÅŸapele dikilen minarenin gövdesindeki siyah Türk bayrağı, Ä°smail Kahraman'ın Kültür Bakanı olmasının talihsizliÄŸini mi simgeliyor?
      - Hayır. Bodrum kalesindeki şapelin üzerinde yükselen minare, Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'sinin anlayışını simgelemektedir!..
     Â- Peki nasıl?
      - En tepesinde T.C.'nin simgesi ay yıldız bulunur. Onun altında üç tane kavuk bulunmaktadır.
     Â- Alakası..?
      - Bu üç kavuk, imparatorluğun üç kıtaya yayılmışlığını gösterir.
     Â- Sonra...
      - Onun altında Hacı Bektaş Veli Hazretleri'nin börkü bulunmaktadır.
     Â- Anlamı?
      - Yeniçeri Ocağı'nın dayandığı anlayışı aktarır.
     Â- BaÅŸka?
      - Onun altında petek adı verilen bölümde üç tane kuş yuvası var!
     Â- Neyi gösterir?
      - Bu kuş yuvalarından bir tanesi Topkapı Sarayı'nın kapısıdır. Zenginliği gösterir! Topkapı Sarayı'nın tam karşısında hamam kapısı vardır.
     Â- Ä°ÅŸlevi?
      - Maddi manevi temizliği gösterir.
     Â- Bitti mi?
      - Hayır. Her ikisinin üzerinde de bir tapınak kapısı vardır. Diğer dinlere ve kültürlere saygıyı gösterir!
     Â- BaÅŸka?
      - Şerefenin 16 korkuluk levhası vardır. Üzerinde bulunan 16 ay yıldız, bugüne kadar kurulan 16 Türk Devleti'ni gösterir.
     Â- BaÅŸka?
      - Onun altında bir Selçuklu bezemesi vardır. Osmanlı öncesi bir Selçuklu devletini gösterir. Onun altında bir gövde vardır, minarenin gövdesi, üzerinde bilezik vardır. Birliği, beraberliği gösterir!
     Â- Onun altında?
      - Onun altında da, yani şapelin altında da bir Roma kültürü vardır. Roma'nın altında bir eski Yunan vardır.
     Â- Sözün özü?
      - Yani ben Anadoluyum, Türküm.
     Â- Åžapelin üzerine minare dikmeniz ÅŸart mıydı?
      - Şarttı, çünkü turistlerin Bodrum'un bir müslüman kenti olduğunu bilmeleri lazım!
     Â- Bayrağımızın zemini kırmızı olduÄŸu halde burda neden siyah peki?
      - Siyahın neyi simgelediğini hepimiz biliyoruz?
     Â- Mesela?
      - Mustafa Kemal, burada Türkiye'nin kara talihini aka çevirdiğini ve bu topraklar üzerinde nasıl yeni bir uygarlığın doğduğunun müjdesini veriyor.
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr