Demokrat, aydın, ilkeli, tutarlı bir cumhuriyet aydını... Bir büyük yurtsever olan Mümtaz Soysal Hoca’mız, sakin bir günde sessizce ayrıldı aramızdan...
1964 yılında Mülkiye’de birinci sınıfa başladığımızda, o da yeni doçent olarak ilk kez derslere girmeye başlamıştı. En heyecanlı dersimiz onun verdiği Anayasa Hukuku idi. Bize solu, sosyal demokrasiyi, sosyalizmi Mümtaz Hoca öğretti. Hem de son derece basit bir dil ve kolay örneklerle.
Önce Batı demokrasisini anlatır, peşinden sosyal demokrasi ya da sosyalizmin eleştirisini koyardı ortaya.
Örneğin, siyasi demokraside özgürlükler teorik olarak vardır. Ancak seyahat özgürlüğünü sadece parası olan kullanabilir. Eşitlik yoktur. Sosyal demokrasi ise herkesi eşit maddi imkâna kavuşturmayı öngörür, insanlar seyahat özgürlüğünü eşit olarak ancak ondan sonra kullanabilir. Hoca, bu gibi basit örneklerle Batı demokrasisinin kofluğunu, sosyalizmin farkını çok açık ortaya koyuyordu. 1971 yılı 12 Mart darbesinde Mümtaz Hoca, Anayasa Dersleri kitabında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Uzun süre hapis yattı. Ne kadar etkili bir hoca olduğu, darbeci generaller ve onların Okyanus ötesindeki akıl hocaları tarafından bu şekilde tescil edildi. Sadece hocalık yapmadı. Türkiye’yi özellikle Ermeni meselesinde uluslararası platformlarda başarıyla savundu. Milli kuruluşların heba olmaması için tek başına savaşlar verdi.
Onuruyla geldi, onuruyla savaşarak gitti dünyadan. Öğrencisi olmanın gururu ve sonsuz saygıyla...
Havamız suyumuz!
Havalar olağanüstü güzel gidiyor. Biz yine mutlu olamıyoruz. Çünkü bu defa da ufukta kuraklık tehlikesi baş gösteriyor.
CHP’li Meclis Başkan Vekili Levent Gök, kendine ulaşan bilgilerle uyarıda bulunuyor:
- İstanbul’da 2 barajın doluluk oranları yüzde 5’in altında kalmış, şehrin 176 günlük su stokunun kaldığı anlaşılmıştır. Türkiye genelinde kış aylarının sert ancak kurak geçmesi beklenmekte, su kıtlığı olasılığı ve barajlarda düşük seviyede kalan suyun kalitesinin düşmesi endişe yaratmaktadır. Demek ki suyu tasarruflu kullanmak... Bir tasarruf programı hazırlamak ve halka tasarruf çağrısı yapmak gerekiyor. Hem de hiç vakit geçirmeden...
KaVe
Garsona “Bana bir Türk kahvesi getir” dediğiniz zaman size kahve yanında bir bardak da su getirir. Daha zarif bir mekânsa küçük bir lokum da ekler yanına. Peki, kahvenin yanında neden bardakla su verilir? Neden başka kahvelerin yanında su yer almaz da Türk kahvesi eşliğinde verilir? Bu adet nereden gelir? “Sıra Dışı Bilgiler” adını taşıyan kitaba göre... Eskiden padişahlara getirilen kahveden bir damlası bardaktaki suya damlatılırmış. Eğer su mavi renk alıyorsa bu kahvenin içinde zehir olduğu anlamına geliyormuş. Kahvenin yanında su vermek bu yüzden âdet olmuş. Başka sebebi de varsa onu bilemeyiz!
İRTİHAL
“Ata’mız ebediyete intikalinin 81. yılında törenlerle anıldı...”
Yazılı ve sözlü basında haber bu cümleyle verildi.
Ancak bazıları bu cümleye itiraz ediyor.
Onlara göre Atatürk’ün intikali değil irtihali söz konusudur.
İrtihal “ölme, göçme” anlamındadır.
Bu dünyadan sonsuzluğa geçen kişi için intikal etti demek doğru değildir.
Onlara göre doğru sözcük “irtihal”dir.
Resmi anmalarda da bu cümle kullanılıyor.
Bize sorarsanız “ebediyete intikal etti” deyimi tam doğru ifade olmasa da daha uygundur.
“Öldü” veya “göçtü” yerine “yer değiştirdi” demek çok daha kibar. Daha zarif.
ARIEL
Okurumuz markette çamaşır deterjanı ararken en çok adını duyduğu marka olarak Ariel’i eline almış, etiketini okumuş. Parlak renkler için olanın menşeinin İspanya, dağ esintisi isimli olanı menşeinin ise İtalya olduğu yazılı etiketlerde. Yazdığı notta diyor ki:
“Yerli otomobil tamam. Ancak yerli deterjan üretimini de ihmal etmemeliyiz.”