Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel o son incisini Ford fabrikasının temel atma töreninde tekrarladı:
      Bir dostumuz Süleyman Bey'e:
     Â- Modern Abdülaziz, adını yakıştırmış...
      Sebebini sorduğumuzda dedi ki:
     Â- Biliyorsunuz PadiÅŸah Abdülaziz geçen yüzyılda Almanların yaptığı demiryolu hattının Sirkeci'ye dek uzanması söz konusu olduÄŸunda "Medeniyet gelsin de isterse sırtımdan geçsin" diyerek Topkapı Sarayı'nın bahçesinden hatırı sayılır bir bölümü tren yoluna verdi. O bölgedeki köşkler, bahçeler yıkıldı. Bunun doÄŸruluÄŸu yanlışlığı bir yana... Abdülaziz PadiÅŸah idi... Topkapı Sarayı onun mülküydü. Çankaya Köşkü'nün tapusu Süleyman Beyefendi'nin üzerine midir?
     ÂMimarlar Odası BaÅŸkanı Profesör Afife Batur da etkilenmiÅŸti Süleyman Bey'in Çankaya Köşkü'nden tapulu malı gibi söz etmesinden:
     Â- Çankaya Cumhuriyet'in sembolüdür, dedi, Çankaya'da oturma hakkını elde etmiÅŸ bir insanın Çankaya'nın anlamını bilmemesi ise üzücüdür...
     ÂMimarlar Odası ayrıca CumhurbaÅŸkanı baÅŸta olmak üzere devlet büyüklerinin hukuki davaları çözümlenmemiÅŸ alanlarda temel atmalarını protesto eden bir bildiri hazırlıyor. BilindiÄŸi gibi Ford fabrikasının temelinin atıldığı Seka arazisi konusunda Danıştay henüz kesin kararı vermiÅŸ deÄŸil. EÄŸer inÅŸaat iznini iptal ederse ne olacak? Bu arada istanbul Belediye BaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan'ın da Adnan Menderes feribotu için kurulan iskeleyi kaçak olarak yaptırdığı dünkü gazetelerde yer aldı. Yetkili koltuklarda oturanlar hukuku boÅŸlarsa... Vatandaşın kanunlara saygılı olması nasıl beklenir?..
      Kimse yabancı sermayenin gelip yatırım yapmasına karşı değil... Ama hukuka saygılı insanlar yasaların delinmesine karşı... Çok mu zor şu koskoca ülke üzerinde hukuki sorunu olmayan yatırım alanı bulmak?..
      DTP Milletvekili Dr. Yıldırım Aktuna geçen hafta Meclis Kulisinde DSP'li Köy İşleri Bakanı Mustafa Yılmaz'la karşılaştı. Hoşbeş arasında dedi ki:
     Â- Yahu Mustafa senin Genel BaÅŸkan siyasi nezaket kurallarına uymuyor. Memur zammı ile ilgili olarak üç lider yalnız görüşmek istediler. Yılmaz ve Cindoruk yanındakileri yani bizleri çıkardılar ama senin baÅŸkanın ille de yanına Hüsamettin Özkan'ı da istedi. Ne demek bu?
      Mustafa Yılmaz sesini çıkartmayınca Aktuna sözü bağladı:
     Â- Ä°nanılır bir açıklama getirmezseniz Ecevit'in fiziksel nedenlerle yalnız kalamadığı gibi bir görünüm ortaya çıkacak.
      Bu ilişki görüldüğü gibi hekimlerin dikkatini çekecek ölçüde patolojik bir hal almaya başladı. Bakalım nereye varacak?
     Â"Affetmem asla seni" gibi ÅŸarkılarımıza bakılırsa duygusal iliÅŸkilerde af konusunda cimri davranmaktayız! Suçluların affı söz konusu olduÄŸunda ise dünyanın en bağışlayıcı toplumlardan biri olduÄŸumuz düşünülebilir.
      5 - 6 yılda bir af çıkarmak bir yana...
      Bizde suçlu daha cezaya çarptırılmadan aftan istifade ediyor.
      Batı dünyasında bir eşimiz daha yok.
      Basit bir örneği yazının başına sıkıştıralım...
     ÂKartal DemiraÄŸ 1987 yılında Turgut Özal'ı öldürmeye teÅŸebbüs etmiÅŸti... Yattı, çıktı; 1994 yılından bu yana aramızda dolaşıyor.
     ÂMehmet Ali AÄŸca aynı suçu iÅŸledi. 1981 yılında Papa'yı öldürmeye teÅŸebbüs etti. Papa, AÄŸca'yı affetti. Ama adalet affetmedi. AÄŸca 17 yıldır hapiste. Ne zaman çıkacağı da belli deÄŸil.
      Hemen kaydedelim. Kimsenin bir tek gün bile hapiste kalmasını arzulamayız. Hapiste geçen bir tek günün hangi acılarla dolu olduğunu bilen insanlardanız.
      Ne var ki masum insanlara karşı suç işleyenleri caydırmak başka türlü mümkün olmuyorsa hapishane toplum yaşamında tatsız bir gerçek olarak yerini alacak. Başka çareniz yok.
      Dönelim Türk ceza ve infaz sisteminin aşırı affediciliğine, daha doğrusu laçkalığına..
      Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanı Hakim Haluk Mahmutoğulları'nı dinleyelim:
     Â- Türk Ceza Kanunu'nda kasten adam öldürmenin cezası 24 seneden 30 seneye kadar hapistir. Ağır Ceza yargıcı subut bulan eylem için cezanın alt sınırını verir: Yani 24 yıl... PeÅŸinden 59'uncu maddeyi uygulayıp kafadan 1 / 6 oranında indirim yapar: Ceza 20 yıl olur... HerÅŸey sanık lehinedir. Cinayet sırasında maktul hafifçe aksırmış, kaşını çatmış, sanığa sert bakmış, yani tahrik etmiÅŸ. O halde gelsin TCK 51 / 1... Böylece cezanın 1 / 4'ü daha iner. Olur 15 yıl...
      İndirim bitti mi? Hayır daha çok var. Yargıç Mahmutoğulları devam ediyor:
     Â- Bizim sanık cezaevinden kaçmazsa veya cezaevinde birinin daha kanına girmezse bir müdür, bir cezaevi öğretmeni, cezaevi doktoru ve savcının birlikte imzalayacakları "iyi hal kararı" diye iki satırlık bir kararı müteakiben ÅŸartlı tahliyeden peÅŸinen yararlandığında cezanın 1 / 2'si daha iner... Olur 7,5 yıl... Sonradan infaz rejimimize girmiÅŸ 6148 sayılı kanunu da uyguladık mı... Ceza iner 6 yıla...
      Sonuç... Mahmutoğulları özetliyor:
     Â- Sonuç olarak adam öldürme suçunun cezası 6, en çok 8 yıldır... Bunun en fazla 1 yılı kapalı cezaevinde geçer... Gerisi yarı açık cezaevinde...
      İnsan hayatının bu kadar ucuz, cezaların bu kadar hafif olduğu bir başka Avrupa ülkesi yok. Bu da yetmezmiş gibi ikide bir af çıkarıp suçluları sembolik hapis cezalarından da kurtarırsanız... İnsanları suç işlemekten nasıl caydırırsınız?
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr