İtalyan firmalarıyla uzak - yakın ilişkisi olmamasına rağmen "Apo krizinden önce" İtalyanca çağrışımlı markalarla iş yapan firmalardan söz etmiştik dün... Zamanında tüketiciyi "İtalyan malı satıyoruz" diye kandıran bu firmalar, şimdi verdikleri boy boy ilanlarda "Öz be öz Türk firmasıyız!" diye dil döküyorlar... Neye niyet, neye kısmet!..
      Peki tüketiciyi yanıltan bu firmalara karşı alınmış (veya alınması düşünülen) önlem var mı?.. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım'a soruyoruz. Diyor ki Mehmet Bey:
      - Hayır, biz herhangi bir önlem almadık. Çünkü bu tür firmalar fason çalışırlar, bizde kayıtları yoktur.
     Â- Ancak büyük çaplı üretim yapan kimi firmaların da Ä°talyanca çaÄŸrışımlı markalarla tüketiciyi aldattıkları anlaşıldı...
      - Bakın, bu konuda fazla detaya girdiğinizde ülke ekonomisine de zarar verirsiniz. Ve bizzat İtalyanlara iyilik yapmış olursunuz.
     Â- Nasıl yani?..
      - İtalyanca çağrışımlı veya İtalya etiketli mallar bilhassa Laleli'de, Salı pazarında, sınır ticaretinde çok gidiyor. Biz de eğer konunun pek fazla üstüne gitmiyorsak biraz da bundan... Aksi halde, bu tür ihracatın önünü tıkar ve İtalyanların "taklit mal" konusunda bizden yıllardır talep etmiş olduğu noktaya geliriz...
     Â- Peki ama, bu yolla ürün satarak kendi tüketicimizi de aldatmış olmuyor muyuz?.
      - Evet, maalesef benim tüketicim de bu yolla aldatılıyor. Çünkü İtalyanca çağrışımla ürünün fiyatı da artıyor. Ama eğer bu mal ihracata gidiyorsa ülkenin menfaatine olduğunu düşünüyorum ben. Adam geliyor Tunus'tan, Ukrayna'dan, Rusya'dan; "İtalyan malı" diye bunu tercih ediyor.
      ***
      Sözün özü... İhracattan para gelecek diye yerli ve yabancı tüketici aldatılıyor. Sahtekarlığa böyle bir kılıf uyduruluyor. Ticaret Odası'nın bu tür dalavereleri hoş görmesi de hoş olmuyor...
     ÂTansu Çiller ekibi Mesut Yılmaz'ın malvarlığı soruÅŸturmasını örttü.
     ÂMesut Yılmaz ekibi Tansu Çiller'in mal varlığı soruÅŸturmasını kapattı.
      Ne oldu?
      Kamuoyu her iki parti liderinin mal varlığının da "gıllıgışlı" olduğuna ikna oldu.
     ÂBülent Ecevit'in komisyonlardaki askerleri Yılmaz ve Çiller'i aynı anda aklayarak "ÅŸaibe"ye ortak oldular.
      Faziletliler daha önce Refahyol kurulurken Çiller'i aklayarak şaibelenmişlerdi zaten.
      Sonuç: Şaibe, bir kadın adı idi düne kadar. Siyasetin genel sıfatı oluverdi.
     Â"KurbaÄŸayı koltuÄŸa oturtsan o yine çamura atlar..."
      Bu sözü Arthur Miller söylemiş. Biz de şunu ekleyelim:
     Â"KurbaÄŸa çamura oturmaz, içinde yüzer..."
      İşçi Partisi Kartal İlçe Örgütü, Kartal Milli Eğitim Müdürü Ferşat Ayar'la ilgili bir dosya hazırlayıp Milli Eğitim Bakanlığı'na yollamıştı.
      Dosyada Müdür Bey hakkında, türbanlı öğretmenleri korumak, servis ihalesinden 500 milyon TL rüşvet almak gibi iddialar öne sürülüyordu.
      Kartal Milli Eğitim Müdürü, yapılan soruşturma sonucu görevden alındı. Sonra ne mi oldu? Pendik Milli Eğitim Müdürlüğüne atandı...
     ÂMeclismatik" bir kez daha çalıştırıldı ve iki lider bugüne kadar bütün söylediklerini bir güzel yalayarak birbirlerini akladılar. Bir kez daha yerle yeksan olan "temiz siyaset - dürüst lider" umutları bir yana... Bu son yıkama - yaÄŸlama operasyonundan kim daha karlı çıktı? Yılmaz mı, Çiller mi?.. Eski DYP'li, yeni ANAP'lı bir milletvekili bu soruyu hiç düşünmeden şöyle yanıtlıyor:
      - Karlı çıkan tabii ki Çiller oldu.
     Â- Niye?
      - Malvarlığı konusunda asıl sıkıntıda olanın Tansu Çiller olduğunu DYP'liler bile kabul ediyorlardı. Çiller bu konuda yalnız Meclis'te değil kamuoyunun gözünde bile mahkum olmuştu. Ama biz ne yaptık? Kalktık, şaibe açısından birbiriyle mukayese bile edilemeyecek iki dosyayı değiş - tokuş ettik, her iki dosyayı da akladık. Daha iki gün öncesine kadar Tansu Çiller bizim esirimizdi, şimdi biz onun esiri olduk.
     Â- Nasıl yani?
      - Meclis gündeminde ele alınmayı bekleyen 6 soruşturma önergesi var. Bunlardan 5 tanesi Mesut Bey hakkında verilmiş önergeler...İçinde POAŞ ihalesindeki usülsüzlükten tutun da Kurtköy Havaalanı ihalesindeki yolsuzluğa, oradan İzmit Körfez geçiş ihalesine, oradan da İstanbul'daki yeni turizm merkezlerinin ilanındaki partizanlığa kadar herşey var. Tansu Çiller'le ilgili tek soruşturma önergesi ise Parsadan olayı diye bilinen Örtülü Ödenek meselesi... Malvarlığı gibi en sıkıntılı olduğu konuda bile Çiller'i aklayan bir ANAP'ın bundan sonra Parsadan gibi bir konuda aynı kişiyi mahkum ettirmesi mümkün mü?
     Â- Diyelim ki, malvarlığı soruÅŸturma önergesinde olduÄŸu gibi yine pazarlıklarla her iki lider birbirini aklar, sorun da kalmaz.
      - Evet, bu dediğiniz teorik olarak mümkün. Ama Tansu Çiller bizim gibi enayi mi ki, Mesut Bey hakkındaki bunca soruşturma önergesini kendisi hakkındaki bir tek önergeyle değiş - tokuş etsin? Bu beş önergenin reddi için bizden kimbilir başka ne tavizler istiyecektir? Kısacası artık ipler Çiller'in elinde ve inanın bundan sonra bizi parmağında oynatacaktır.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr