      Kadın ve Aile ile ilgili Devlet Bakanlığı "Milli aile" tanımı üzerinde çalışıyormuş. Bir dostumuz da konuyla ilgilenmiş; Türkiye'ye özgü "milli aile" tanımı üzerinde çalışarak aşağıdaki profili çıkarmış. Okuyalım:
     Â* Etli yemek yemez, etliye sütlüye karışmaz.
      * Gözlerini kapar, vazifesini yapar. Kim olursa olsun devlet büyüklerine tapar.
     Â* Ramazan'da oruç tutar, kalan aylarda aç gezer.
      * Hükümet programıyla ilgilenmez, televizyon programlarından gözünü ayırmaz.
     Â* Devletin neden yaÄŸmalandığını, çetelerin neden yargılanmadığını, zenginlerin neden vergi vermediÄŸini dert etmez. Yaradana şükreder. Arasıra kaderine küfreder.
      * Kendi ailesinin namusuna toz kondurmaz, fırsatını bulunca başkasını hiç kaçırmaz.
     Â* Açlık ve enflasyondan günbegün erir, dört yılda bir gider oyunu yine "saÄŸ"a verir.
      Neyse ki... Bu aile tipi giderek azalıyor... Diyelim ve teselli bulalım...
     ÂLevent Kırca soylu bir çıkış yaptı... Kendi programı yüzünden Kanal D'ye bir gün kapatma cezası verilince "Olacak O Kadar" adlı programı yayından çekti.
     Â"Bizimkiler" ve "Mahallenin Muhtarları" dizileri de ekrandan çekiliyor. Bu baÅŸarılı dizilerin yapımcıları kendi adlarına deÄŸil, televizyon kanalları ve seyirciler adına RTÃœK'ü protestoya yöneliyorlar. Bir program yüzünden bir "kanal"ın ve seyircinin cezalandırılmasına isyan ediyorlar.
      Ne var ki Levent Kırca'nın uğruna kavga verdiği "kanal"ların çoğundan bu harekete destek yok. Haberlerinde bile duyurmuyorlar kendi adlarına verilen kavgayı. Yasakçı RTÜK'e yaltaklanıyorlar. Olmaz bu kadar...
      Hareketli bir haftayı daha geride bıraktık. Cumhuriyet Bayramı'na limon sıkmak isteyen hava korsanı çok başarılı bir operasyon sonucu etkisiz hale getirildi. Yolcular kurtuldu. Uçak personelini ve güvenlik ekiplerini kutlarız.
      Ancak... Düzenlenen operasyon, sonradan tüm ayrıntılarıyla o kadar ballandıra ballandıra anlatıldı ki... Vatandaştan çok... Bundan sonra uçak kaçırmaya niyetli korsanlar bilgilendirilmiş oldu. Günü kurtaralım derken yarınlara ilişkin tehlike yaratıldı. Gerek var mıydı?..
      ***
      Okurumuz bir bilmece yollamış:
     Â"Hangisinin güvenliÄŸine daha çok önem verilmektedir:
      a) Adana'da bir kebapçı dükkanı
      b) Adana'da bir havalimanı!
      ***
      Her pilot ve hostes Ayvalık Uçağı'nın mürettebatı gibi zeki ve cesur olmaz. Londra - Newyork seferini yapmakta olan bir uçağın pilotu yolun tam yarısında anons yapmış:
     Â- Sayın yolcular motorlarımızdan biri maalesef arızalandı...
      Biraz sonra ikinci, daha sonra üçüncü motor arızalanmış.
      Endişeyle sonlarını merak eden yolcular bir ara bakmış pilot ve hostesler parüşüt kuşanıyor. Merakla sormuşlar:
      - Nereye gidiyorsunuz?
      Hosteslerden yanıt:
     Â- Siz bekleyin yardım alıp geleceÄŸiz...
      ***
     ÂHaftanın flaÅŸ ismi AÄŸrı Belediye BaÅŸkanı Zeki BaÅŸaran oldu. BaÅŸkan'ın Atatürk'e "İçimizdeki hain" diye baÅŸlayıp savurduÄŸu hakaretlerin yayını Cumhuriyet Bayramı'na denk geldi. Medya gereken tepkiyi gösterdi. Mürteci cevabını aldı. Bir soru ise askıda kaldı: Acaba o kesimde böyle düşünen kaç kiÅŸi var? Fazilet Partisi'nin bu ÅŸahsı ihraç etmesi samimi mi? Yoksa göstermelik mi?
      Düşüncelerini ağzından kaçırıp gafil avlananları yakalamakla irtica biter mi?
      Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu Cumhuriyet Bayramı'nda şu mesajı verdi:
     Â- Atatürkçüler yılmayın...
      Atatürkçüler nasıl güç haline gelecek? Örgütlenerek... İşçisi, memuru, öğrencisiyle sokağa çıktıkları anda kafasına kafasına vurulan demokrat ve Atatürkçü kesimler nasıl, hangi zeminde örgütlenecek?
      Oy kapma hevesiyle dinci kesimle bütünleşme yolları arayan siyasi partilerin öncülüğünde mi örgütlenecek Atatürkçüler?
      Unutmayalım ki şu anda iktidarda, CHP'li kadınlar Ankara'da irticaya karşı yürümeye kalktığında:
     Â- Åžeriata karşı yürünmez, diyen bir BaÅŸbakan var...
      Bu kafa dinci örgütlenmeye mi faydalı olur, Atatürkçü örgütlenmeye mi?
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr
