Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar çeşitli ürünlerde geçen ay meydana gelen fiyat hareketlerini açıklarken diyor ki:
“Temmuz ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla elmada yaşandı...
Elma 4 kat, kuru kayısı ve maydanoz 3.8 kat, nohut ve kırmızı mercimek 3.7, havuç 3.6, kuru incir 3.5, yeşil mercimek
3.4 kat fazlaya tüketiciye satılıyor.”
? ? ?
Üretici malının para etmediğinden şikayetçi... Tüketici hayat pahalılığından... Aradaki fark aracının cebine gidiyor.
Bu sistemde aracı üreticiden daha çok kazanç sağlıyor.
Çözüm mü? Kooperatifleşme...
Türkiye’nin dört bir yanındaki üretici kooperatifleşerek ürününü el birliğiyle pazara sunabilir.
Tüketiciler de tüketici kooperatiflerini kurarak sebze, meyve alımını doğrudan üreticiden yaparak aracıya aradan çıkarabilirler.
Bu arada belediyeler bu işe el atarsa etkin sonuç alabilirler.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu alanda çok parıltılı örnekler veriyor.
Üreticiyi kooperatifleştiren İzmir Belediyesi bölgede tarımı kalkındırdı. Çiftçi eskiye göre çok iyi durumda.
İzmir modeli bütün Türkiye’ye uygulanabilir...
İktidar partisi böyle bir modeli düşünmüyor olsa da... CHP ve diğer muhalefet partileri bu modeli savunarak gündeme taşıyabilirler.
KİRALAR ZİRVEDE!
İstanbul’da asgari ücretlinin ev kiralama şansı yok... Cumhuriyet gazetesi böyle bir haber yapmış... Aslında İstanbul’da normal bir çalışanın ev kiralama şansı var mı, o da tartışılır... AVM’lerde,hastanelerde, lokantalarda, kafelerde, çağrı merkezlerinde, medyada, devlette vs. çalışan yüz binlerce genç insan 2 bin ila 2500 lira arası aylık alıyor. Haftada 60 saat çalışan bu insanların bu parayla ne ev kiralaması mümkün, ne çağdaş bir yaşam sürmesi. Çünkü 110 metrekare bir evin kirası semtine göre 1700 ile 3500 lira arasında değişiyor. Gençler bu yüzden baba evinden ayrılıp kendi hayatını kuramıyor. Evlenmek vs tabii daha da büyük hayal... Bu gençlere hak ettikleri bir yaşamı sunamıyor bu düzen... Yazık...
SEL
Rize büyük bir sel felaketi yaşadı. Büyük geçmiş olsun. Seller etrafı yıkıp geçerken bir belediye başkanının: “Allahım yardım et, battık” diye mesaj çekmesi medyaya yansıdı. Mesaja gökten şu mesaj gelmiş olabilir mi:
“Ben size yardım ettim. Mühendis gönderdim, iş makinası gönderdim, kum, çakıl, çimento gönderdim. Ama siz dereleri ishal edecek yerde rant işlerine daldınız. Kentteki Atatürk heykeliyle uğraştınız. Sele karşı zamanında önlem almadınız. Şimdi ben ne yapayım! Size nasıl yardım edeyim?!”
MANGAL
Asya yakasında Bostancı’dan Kartal’a uzanan otobanın deniz tarafında kalan yeşillik kısmına akşamları mangalcılar yerleşiyor. Izgara et kokuları ve dumanlar etrafı sarıyor. Betonlaşmış kentten kaçan halk burada nefeslenmeye çalışıyor. Bu arada sahildeki ızgara et kokusunu duyan aç kediler koşa koşa yolu geçmeye çalışırken araçların altında kalıp eziliyor. Mangal keyfi böyle bir drama yol açıyor. Hayvan dostlarının üzüntüsüne katılıyor, durumu ilgilenen olursa onlara aktarıyoruz...
TABELA
Ankara Büyükşehir Belediyesi, parkların girişindeki tabelalardan İ. Melih Gökçek adını kaldırdı.
Melih Gökçek, tabelalardaki adının üzerine bant çekilerek iptal edilmesine tepki gösterdi. Tepki haklı mı? Bizce hayır...
Melih Gökçek, halkın parasıyla düzenlenmiş parkın tabelasına neden kendi adını koyuyor? Ne hakla?
Ankara Büyükşehir Belediyesi bir yanlışı düzeltmiş o kadar...