Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Bir dostumuzun 6 yaşındaki yeğeni kan kanserine benzeyen İTP adı verilen hastalığa yakalandı. İstanbul Altunizade'deki Marmara Araştırma ve Eğitim Hastanesi'nde tedavi görüyor. Sık sık çocuğun ziyaretine giden dostumuz dedi ki:
     Â- Geçenlerde plazma temini için 7 kiÅŸinin birden kan vermesi gerekti. Ancak o kadar kiÅŸiyi bulamadık. Ne yapacağız diye koÅŸuÅŸtururken doktorlar "Siz bulabildiÄŸiniz kadar kiÅŸiyi bulun, biz de kan verecek arkadaÅŸ bulur, üstünü tamamlarız" demesinler mi? DoÄŸrusu o anda gözlerimiz yaÅŸardı.
       Dostumuz bir başka gözlemini daha aktardı:
     Â- AkÅŸam nöbet deÄŸiÅŸimi vardı. Gündüzcüler gidiyor, gece nöbetçileri iÅŸe baÅŸlıyordu. Bizim hastanın yatağı başında nöbet devri yapıldı. Gündüzcü doktor yatağın başında gececi doktora uzun uzun çocuÄŸa uygulanan tedaviyi, o gün verilen ilaçları, akÅŸam verilecek ilaçları anlattı. DoÄŸrusu en pahalı hastanelerde bu hassasiyeti görmedim.
       Hastaya kendi çocukları gibi bakan bu doktorlar 200 milyon gibi komik ücretler alan genç, idealist insanlar... Toplumun dört bir yanı çürürken onlar genç yürekleriyle direniyor, sessiz sedasız büyük insanlık örnekleri veriyorlar. Hepsine hastalar adına teşekkür ediyor, yüreklerindeki asil duyguları asla kaybetmemelerini diliyoruz...

       İstanbul trafiğinde dönüşümlü plaka uygulamasına ilişkin okur görüşleri gelmeye devam ediyor. Şinasi Mansur Bey diyor ki:
       - Bu uygulamada çalışan malullerin "özel tertibatlı binek otoları" kapsam dışı bırakılmalıdır.
       - Acil vakalarda (doğum, yaralanma, kaza, kalp krizi vs.) hastane veya sağlık kuruluşuna hasta götürme zarureti olanlar için kullanılacak özel araçlar kapsam dışı bırakılmalıdır.

       Erzurum'da çıkan haftalık Temmuz dergisinin son sayısında "durup dururken" işinden olmuş bir memurun işsiz kalma sebepleri üzerine küçük bir "test" yer alıyor. Memlekette işlerin nasıl yürüdüğüne dair bilgi ve deneyimler ışığında değerlendirip işi çözmeye çalışalım:
       "Telekom Müdürü Rıfkı Güraksın'ın görevden alınma sebebi ne olabilir? Bilin bakalım:
       1- Şerefli olması,
       2- İşini iyi ve inanarak yapması,
       3- Bir siyasi partiye angaje olmaması, bir siyasi partinin adamı olmaması,
       4- Haysiyetli ve onur düşkünü biri olması,
       5- Siyasetçilerin önünde el bağlamaması,
       6- Dursun Şen'e DTP İl Başkanlığı'na seçildiğinde kutlama mesajı göndermemesi,
       7- DTP yandaşlarına Telekom ihalelerinde durduk yerde, haksız biçimde pay aldırmaması,
       8- Yapılması istenen hizmetin halka değil, sadece iktidardaki partiye ve il başkanına karşı yapılacak olduğunu bilmemesi,
       9- Siyasette onur, şeref ve haysiyet kavramlarının yok olduğunu, yerlerine yağdanlık borularının döşendiğini anlayamaması,
       10- Erzurumlu hamaseti yapmaması,
       11- Parti üyelerini ve Ankara'dan gelen konuklarını havaalanında karşılamaması,
       12- DTP İl Başkanı Dursun Şen'in cep telefonunu bilmemesi,
       13- Siyasete bulaşmış bazı müdürler gibi öğle paydoslarında DTP İl binasına gidip partililerle görüşmemesi,
       14- Gazetelerde yayımlanan her haberinden sonra DTP İl Başkanı Dursun Şen'i arayıp `Başkan demeciniz çok güzel. Ağzınıza sağlık' dememesi..."

       Gazetemize önceki gün konuk olan Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, açtıkları Aile Danışma Merkezlerini ve Yaz Spor Okullarını "gönüllüler" eliyle yürüttüklerini anlatırken, yaz okullarına bu yıl 1500 genç ve çocuk aldıklarını söyledi. Niyet iyiydi. Sayı ise çok az. Kadıköy'de bu tür okullara devam etmeyi isteyecek en az 100 bin çocuk olmalıydı.
       Geçenlerde Bolu'daydık. Bir küçük internet kafe gördük. Onun dışında gençler kahvehaneleri doldurmuş okeye veya piştiye dalmışlardı. Bir yığın çoluk çocuk ortalarda dolaşıyordu. Spor salonu ve stadyum ise boştu.
       Hemen her kentte durum aynı. Spor tesisleri karşılaşmalar dışında boş. Çocuk ve gençler sıkıntılı. Her kentte bu çocuklarla ilgilenecek, onları eğitecek gönüllüler mutlaka vardır. Bütün mesele organizasyon. Gençler ile gönüllüleri spora uygun alanlarda buluşturmak. Eksik olan, yapılmayan işte bu. Gençlik ve Spor Müdürlükleri bu organizasyonları yapamıyor. Belediyeler neden daha aktif davranarak bu tür organizasyonlara girişmesin. Varsa büyütmesin?..
       Fatih Belediyesi'nin Eğitim Gönüllüleri Vakfı ile işbirliği yaparak gençler için iki büyük eğitim parkı yaptığını, bu parklarda çocuk ve gençlere satranç, bilgisayar, spor, müzik eğitimi verildiğini anlatmıştık.
       Neden diğer belediyeler de aynı aktiviteyi gerçekleştirmesin?
       Ankara bu tür konulara duyarsız. Görev ana babalara düşüyor. Belediyelerin kapısını çalmalı, çocukları için bu tür organizasyonları talep etmeliler. Ne kaybederler?..





Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr