Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Telefondaki arkadaşımız diyor ki:

“Dolar 18 liraya çıktığında bunun daha ileri gitmeyeceğini, ekonominin fazlasını kaldırmayacağını düşünmüştüm. Devlet bir biçimde bu çıkışa dur diyecekti. Aklım, dolardan çık, TL’ye dön diyordu. Ama elim bir türlü doları bozdurmaya gitmedi. Akılsızlık işte.”

Benzeri sözleri pek çok kimseden duyabilirsiniz.

Bu tür davranış gerçekten akılsızlık mı? Ne derseniz deyin. İnsanoğlunun beyni böyle çalışıyor.

Nedenini Psikolog Acar Baltaş’ın “Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker” adlı kitabında bulabilirsiniz. Diyor ki kitap:

Haberin Devamı

“İnsan beyni verdiği tepkileri ve aldığı kararları iki ayrı bölgede işlemden geçirir. Bunlardan biri ‘düşünen beyin’dir. Düşünen beyin, akıllı, planlayan, yönlendiren, uzun vadeye odaklanan, kontrollü ama zayıf ve yavaştır.

Diğer bölge ise ‘hisseden beyin’dir. Hisseden beyin kısa vadeye odaklı, heyecanlı, düşüncesiz ancak güçlü ve hızlıdır. Haz, çıkar, tehlike ve tehdit içeren durumlarda kararlarımızı bilincimize yani ‘düşünen beyin’e başvurmadan veririz. Özellikle para ve maddi kazanç beklentisi içine girmek, hisseden beyinde şimşekleri çaktırır ve dikkati dağıtarak riskleri ve engelleri görmemize engel olur.”

Özetle... Kabahat bizim değil... “Hisseden beyin”in!

KÜTÜPHANE

Beyazıt Kütüphanesi’nde çalışmaya giden yurttaşımız gördüğü düzensizlik ve dağınıklıktan yakınıyor. Danışma memurluğunu güvenlik görevlisi yapıyormuş. Araştırmacılara ayırılan bölümü ders çalışan öğrencilere vermişler. Aşırı gürültü oluyormuş. Geçenlerde bir dostumuz da gazete koleksiyonlarından geçmişteki siyasi cinayetlere ait bazı sayfaların kesilip yok edildiğini yazmıştı.

Kütüphane ülkenin belleğidir. Tüm bilgilerin depolandığı, saklandığı, gelecek nesillerin yararına sunulduğu merkezlerdir.

Türkiye’nin kütüphaneleri özellikle değerlidir.

Bu alanda bir şansımız olmuştur. 1933 yılında üniversite reformuyla birlikte ciltleme, onarım, arşivleme gibi işler Alman uzmanlara verilmiştir. 1941 yılında bir şansımız daha doğdu. Modern kütüphaneciliğin babalarından Alman Walter Gottschack Türkiye’ye geldi. ABD vize vermediği için Türkiye’nin davetini kabul etmişti. 1954 yılına kadar İstanbul Üniversitesi’nde çalışan Gottschack Almanya’ya dönünce yerini asistanı Rudolf Juchhoff aldı. O da 1968 yılına kadar görevde kaldı. Almanlar pek çok değerli eleman yetiştirdi. Osmanlı’dan kalan değerli eserlerin tasnifi, onarımı, korunmasını sağladılar. Bu gelişmeler sonucu Türk kütüphanelerinin ABD düzeyinde nitelik kazandığı söylenmiştir.

Haberin Devamı

Günümüzde bu özenin ve kalitenin sürdürülmesi beklenir.

İNEKLER

İzmitli küçük bir besici olan Bilal Şimşek, inekleri kesime göndermekten başka çaresinin kalmadığını anlatıyor telefonda.

Yaklaşık 30 hayvanı varmış.

Bir kısmı süt, bir kısma et hayvanıymış.

Diyor ki:

- Bir hayvanın aylık masrafı yem, ot, saman falan derken en az 1000 lirayı buluyor. 30 hayvanın aylık masrafı 30 bin lira. İki ay önce 150 lira olan 50 kiloluk yem şimdi 250 liraya çıktı. Yem firması her gün 10 lira, 20 lira zam geldiğini bildiriyor. Belki de şu anda 270 liraya çıkmıştır. Ben her gün biraz daha zarara giriyorum. Zarardan kurtulmak için hayvanları elden çıkarmak zorundayım.  

Haberin Devamı

- Peki, bu iş nereye varacak?

- Büyükleri bilmiyorum, biz küçük besiciler için bu işi bırakmaktan başka çare görünmüyor.

Aynı yakınma başka kaynaklardan da geliyor.

Hem tarımda hem hayvancılıkta gübre zamları sıkıntı yarattı.

Bu kesimleri nefeslendirecek acil önlemler bekleniyor.

FARK

Haber sosyal medyadan.

Diyarbakır’da vatandaşın 10 bin dolarını çalan hırsızlar yakalanmış.

Ancak parası aynen iade edilen vatandaş pek memnun olmamış!

Demiş ki:

- Ben dolarımı 18 liradan satacaktım. Çalındığı için satamadım. Şimdiki değeri 12 lira. Aradaki farkı kim ödeyecek?

YANGIN

İzmir’de işçilik yapan üç Suriyeli genç, gece vakti uykularında üzerlerine benzin dökülerek yakıldı.

İnsanlık adına acı verici bir olay.

Göçmenlerin geri gönderilmesinin siyasi kararlara bağlı olduğunu unutan...

Göçmenlere yönelik düşmanlık yaratarak sonuç alınacağını düşünenlerin payı vardır bu vahşette.

Bu cehaletten vazgeçelim.

ÇOCUK

Eğitimci Ann Lander diyor ki:

Eğer bir çocuk kavga ve gürültü içinde yaşarsa kavgayı öğrenir.

Eğer bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, başkalarını da takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk sözlerine güvenilir insanlar içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir.

Çocukların her şeyin farkında olduğunu unutmayalım.