Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan, “Köşke çıkan CHP’li” yazısını gizli kaynağa dayandırmıştı. Bu kaynağın Türktime adlı internet sitesinin sahibi ve yazar Talat Atilla olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Talat Atilla ise kaynağının bir CHP’li olduğunu söylüyor ancak açıklamamakta direniyor...
Basın Kanunu der ki: “Gazeteci... haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.”
İfade özgürlüğünü korumaya yönelik bu ilke zaman zaman kötüye kullanıldığı için ‘Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne şu madde konuldu:
“Kaynağı tarafından açıkça yanıltıldığı durumlarda gazeteci kaynağını açıklayabilir.”
Gazeteci kaynağını gizleyebilir ancak kendisine şu soruları da sormalıdır:
- Kaynak sağlam mı? Verdiği bilgiye güvenilir mi? Elinde verdiği bilginin kanıtları var mı? Amacı nedir? Gerçeği ortaya çıkarmak mı, bazı kişi ve organlara tuzak kurmak mı? Bu olayın yazılmasında kamu yararı var mı?
Rahmi Turan, o bilgileri alırken en azından Talat Atilla’nın konuyu neden kendi internet sitesinde yazmadığını sorgulamalıydı. İki... Talat Atilla yalan olduğu ortaya çıkan bilginin kaynağını saklamak hakkına artık sahip değildir? Kendisine bu yalan bilgiyi veren her kimse onu açıklamalıdır. Açıklamadığı takdirde “haberi uydurmuş” veya “komploya bilerek ortak olmuş” sayılacaktır.
CİNSEL
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hileli gıdaya örnek veriyor:
“Tarım Bakanlığı’nın açıkladığı ürünlerin içeriğine bakıldığında, 24’ü alkolsüz içecek, 17’si kahve ve bitki çayı, 31’i çikolata, 7’si enerji içeceği, biri pekmez ve 57’si bitkisel karışımlı macun olmak üzere 137 üründe cinsel gücü artıran madde tespit edilmiştir. Cinsel gücü artıran sildenafil ve tadalafil gibi maddeler, çikolata, enerji içecekleri ve meyveli gazozlara konulmuştur.”
ÇÖP
Antalya’da yaşayan Ruslar falezleri temizlemiş... Denize atılan ancak falezlere takılıp kalan çöpleri toplamışlar; poşetlere doldurup çöplüğe göndermişler.
Kenti temizlemekle görevli olanlar ve her şeyi devlet ve belediyeden bekleyen halkımız biraz olsun mahcup oldu mu? Mesaj onlara verilmiş de...
STATÜ
Konya’da Öğretmenler Günü töreni başlıyor... Vali Cüneyt Orhan Toprak kürsüye çıkıyor. Bakıyor, ön sırada biri bacak bacak üstüne atmış. “Sen öğretmen misin birader?” diye ‘senli benli’ soruyor. Sonradan gazeteci olduğu anlaşılan o kişi başını sallayınca, Vali Bey uzun bir nutuk çekiyor. Öğretmeni aşağılıyor. Törenin tadını kaçırıyor.
Psikolojide statü endişesi diye bir kavram vardır. İnsanların kendisine saygısı başkalarının ona duyduğu saygıyla ilişkilidir. Kişi eğer saygı görmediği izlenimine kapılırsa ve buna gereğinden fazla önem veriyorsa, kontrolünü kaybedebilir. Bu durumdaki kişilerin psikolojik yardım alması iyi olur.
Yatağan’da durum!
Bundan 27 yıl önce... 1992 yılında zamanın Enerji Bakanı Ersin Faralyalı’nın davetiyle bir Muğla gezisi yaptık. O yıllarda Yatağan, Yeniköy, Kemerköy santrallarının zehir saçtığı konuşuluyordu. Bakanla birlikte santralleri gezdik. Bize bize bu santrallerde en kısa zamanda baca gazı arıtma tesisi yaptırılacağı, ihaleye çıkıldığı anlatıldı. Aradan 27 yıl geçti... TBMM’den geçen hafta sonu geçen yasayla bacalarına filtre takmayan 18 termik santrale iki yıl daha süre tanındı. Muğla’daki Yatağan, Kemerköy, Yeniköy çevreyi zehirleyen ve iki yıl daha zehirleme izni alan santraller arasındaydı. Yasa Meclis’ten iktidarın 217 oyuyla geçti. Muhalefet 37 oy verdi. 139 oya sahip CHP’li vekillerin beşte dördü oylamada yoktu. Daha da ilginci... Muğla’nın 4 CHP’li, 1 İP’li milletvekili de oylamaya katılmamıştı!