- Şef Bush’un demeci var hangi görüntüyü verelim...
- Pilot ceketi giymiş bir parça vardı onu koyun yayına.
- O parça kısaydı şef..
- Geri kalan kısmına uçak gemisinden havalanan uçakları koy...
- O da kısa abi...
- Biliyorum oğlum... Aynı görüntüyü üst üste 5 - 10 yayımlayacaksın ki millet uçsun...
- Saddam’la ilgili habere ne görüntü koyalım?
- Tüfekle havaya ateş eden parçayı koyun her zamanki gibi...
- Şef bütün televizyonlar aynı görüntüleri yayımlıyor... Yani merak ettim, bu görüntüler aynı merkezden mi geliyor?
- Karıştırma oğlum şimdi...
- Şef savaş karşıtı gösteri filmleri var elimizde...
- At çöpe...
- Canlı kalkanların filmi geldi...
- Onlar da akılları sıra cesaret gösterisi yapacak... Ver arşive...
- Memeleri açık defileye çıkan mankenlerin filmine ne isim koyalım...
- Cesur kızlar, deyin...
- Şef İngilizce konuşan bir adam seni arıyor ne dediğini anlamadım.
- Hemen bağla...
Atatürk Amerikan mandasını zamanında kabul etmeyerek bu ülkeye boşuna zaman kaybettirdi.
Ali Sirmen
Salı günü TBMM’de Anayasa’yı delme çalışması var. Duyurulur...
Haldun Ertem
Efendim bendeniz Kadıköy’de oturuyorum. Sabiha Gökçen Havaalanı bizim eve 30 dakika uzaklıkta. Yani İstanbul’un göbeğinde. 500 milyon dolar harcayarak inşa ettiğimiz alan ABD’ye verildi. Havaalanı çevresine 3 - 5 bin ABD askeri yerleşecek. Megapol İstanbul aynı zamanda bir savaş üssü olacak. Ben neye gülüyorum biliyor musunuz? Yıllar önce bir Arap şeyhi Boğaz’da Sevda Tepesi’nde yazı geçirmek için bahçeli köşk satın alıyordu da İstanbullu "bir karış toprağımızı vermeyiz" diye ayağa kalkmış, adamcağız zor kaçmıştı. Ona gülüyorum...
Ankara’da görmezler "savaşa hayır" gösterisi yapıyor. Türkiye’nin bir felakete gittiğini onlar bile görüyor. Ankara’da pazarlıklar sürüyor. Dışişleri Bakanı yaka kartlarının masrafını kimin ödeyeceği konusunda anlaşmazlık bulunduğunu söylüyor. 500 milyon dolarlık Sabiha Gökçen Havaalanı emirlerine veriliyor. Onlar alana giriş için gerekli yaka kartlarının masrafını da Türkiye’nin ödemesinde ısrar ediyorlar. Ve kimileri hâlâ mutabakat sağlanacak da ABD zararlarımızı karşılayacak diye bekliyor.
Reha Muhtar Ateş Hattı programına Kerkük’lü soydaşlarımızı getirmiş. Her biri Saddam’ın canavarlıklarını ve 30 yıldır ondan neler çektiklerini anlatıyorlar. Biri diyor ki:
- Saddam 1000 aydınımızı öldürdü?
- Bin kişiyi mi öldürdü?
- Evet bin kişiyi öldürdü...
- Allah Allah...
Evet Saddam bin Kerküklü aydını öldürmüş de 30 yıldır kimsenin haberi olmamış. Neden? İlgisizliğimizden... Peki şimdi bu ani ilgi ve sevginin sebebi ne? Ortada Amerikalıların meselesi olmasaydı yine ilgilenecek miydik?
***
Tayyip Erdoğan ABD’den yazılı güvenceler istediğimizi söylüyor. ABD Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulmaması yönünde söz vermezse mutabakatı imzalamayacağımızı açıklıyor. Okurumuz Tayyip Erdoğan’a soruyor:
- ABD’den Kürt Devleti kurdurmayacağına ilişkin söz alıyorsak ve bu söze güveniyorsak bölgeye neden ayrıca asker gönderiyoruz? Amerika sözünde durmadığı takdirde (askerimizi zora sokma yerine) Türkiye’deki Amerikan üslerinin sökülmesini gündeme getirmeniz daha kolay ve etkili olmaz mıydı?
***
Halkımızın yüzde 94’ü savaşa karşı. Ancak hükümet yine de "tezkere"yi imzalayacak ve TBMM’yi savaşa girme yönünde iknaya çalışacak. Neden?
- Efendim milli menfaatlerimiz o yönde.
- ABD’nin isteklerini kabul etmezsek ne olur?
- IMF krediler kesilir, ekonomimiz çok bozulur.
"Milli menfaat" dedikleri günübirlik menfaatler. Hükümetin koltuğundan olmamak için gerek duyduğu birkaç milyar dolar kredi...
Ülkeyi hiç ilgilendirmeyen korkunç bir savaşa destek olmak milli menfaate uygun olabilir mi?
Milli menfaat "BM Kararı olmadan hiçbir anlaşma imzalamayız" ısrarıyla hukukun yanında yer almayı ve savaş dışında kalmayı gerektirirdi. Anayasa ve halkın eğilimi de bunu emrediyordu.
Ancak "iktidar" gizli toplantılarda verdiği sözler sonucu ABD’nin ve savaşın yanında yer aldı...
İşin gerçeği... Milli menfaatler koltuk menfaatine kurban edildi.
Tayyip Erdoğan "Biz anti Amerikancı değiliz" demiş. Doğrudur... Anti Amerikancı olsalar iktidarı rüyalarında görürlerdi...