Kabul edelim ki Mesut Yılmaz, Alaattin Çakıcı'yla hiç konuşmamıştır. Yine kabul edelim ki Mesut Yılmaz ve Eyüp Aşık, Alaattin Çakıcı'ya "Yerini değiştir!" diye mesaj göndermemiştir. Sadece Eyüp Aşık ve Mesut Yılmaz'ın söylediklerini doğru kabul edelim. Manzaraya öyle bakalım...
     Â
Eyüp Aşık, Alaattin Çakıcı'yla abili - kardeşli telefon muhabbetleri yapıyor.
Eyüp Aşık'a bakılırsa bu konuşmalar çetelerle ilgili bilgi edinmek için sürdürülüyor.
Eyüp Aşık yaptığı bütün konuşmaları
Mesut Yılmaz'a bildiriyor.
Mesut Yılmaz bu teması onaylıyor;
"Devam et!" diyor.
      Bir siyasi lider, çeteleri kovalamak için sağ kolu sayılabilecek bir milletvekilinin ünlü bir babayla konuşmasını destekler mi? Devletin resmi organları dururken bilgiyi
Alaattin Çakıcı'dan mı alır? Böyle bir basiret bağlanması bir siyasi lidere uyar mı?.. DYP'yle mücadele için ciddi bir lider böyle bir sakıncalı temastan fayda ve medet umar mı?
      ***
      Türkiye son iki buçuk yılda, üç büyük sağ siyasi partiyi denedi. Refahyol iktidarı dümeni çıkmaza kırınca, askerlerin de zorlamasıyla ülkeyi düzlüğe çıkarmak, çeteleri temizlemek ve irticayı önlemek üzere iktidar şansı son çare olarak
Mesut Yılmaz'a verildi.
Mesut Bey'in bu şansı nasıl kullandığı ortada...
      Gele gele Fazilet Partisi'yle üniversitelere karşı türban ittifakı yapma noktasına geldi.
Çakıcı skandalı cabası...
      DYP - RP'den sonra ANAP da mevcut lideriyle Türkiye'yi yönetecek güç olmaktan çıkmıştır. Ne var ki Türkiye sağ partilersiz yönetilemez. DSP ve CHP iktidar lokomotifi olamayacak durumda. Peki ne olacak?..
      Tek çare kalıyor...
      DYP ve ANAP'ın pili bitmiş liderlerini değiştirip yeni liderler ve yeni bir yapılanmayla iktidar güveni verecek birer siyasi güç haline gelmeleri...
      İki parti bunu başaramazlarsa Türkiye demokrasi dışı güçlerin yönetimine girme riskini yaşayacaktır.
      İstanbul Belediye Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın, hakkındaki Yargıtay Kararı üzerine Büyükşehir Belediye Sarayı'nda FP'li milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyelerini yanına alarak yaptığı basın toplantısını izleyen bir Kamu Hukuku profesörü dostumuz, 1580 sayılı Belediye Yasası'nın 53'üncü maddesini faksladı. Birlikte okuyalım:
      "Belediye Meclisi:
      1. Kanunen belirli olan olağan ve olağanüstü toplantılar dışında toplanırsa,
      2. Kanunen belirli olan yerden başka bir yerde toplanırsa,
     Â
4. Siyasi meseleleri müzakere eder veya siyasi temennilerde bulunursa,      İçişleri Bakanlığı'nın bildirisi üzerine Danıştay'ın kararı ile fesholunur. Bu takdirde yeni Belediye Meclisi seçimine gidilir.
      Danıştayca bu husus en geç iki ay içinde karara bağlanır.
     Â
Yukarıdaki bentlerde açıklanan fiil ve işlemlere katılan belediye başkanlarının da Danıştay kararı ile görevine son verilir."      Yukardaki maddede özellikle siyah dizilmiş satırlara dikkatinizi çekeriz...
     Â
Eyüp Aşık, istifasını açıkladığı dünkü basın toplantısında
Çakıcı ile yaptığı telefon konuşmalarını izah ederken,
"Bu kaset montajdır!" demekten özenle kaçındı. Yalnızca bir defa, o da toplantının sonunda yarım ağızla,
"Eski ve sonraki konuşmalardan yapılmış bir montaj. Bir kısmı da belirsiz" gibi bir ifade kullandı.
      Bunun dışında, toplantı boyunca sürekli
"kasete" atıf yaparak;
     Â
- Oradan da anlaşılacağı gibi, benim amacım bilgi almak...       - Kasette de görüldüğü gibi, benim beklediğim önemli bir açıklama..."
      türünde cümleler kurdu. Hatta bir ara
"unuttuğu" birşeyi bile bu kaseti dinleyince hatırladığını söyledi:
     Â
- Kasetten anlıyorum ki, iktidar döneminde de görüşmüşlüğümüz var. Yani konuşmaların hepsi muhalefet dönemi diye düşünüyordum. Orada iktidar dönemi de var, kaseti ilk Kanal D'de gördüğüm zaman hatırladım...       Dostluk başlamış bir kere... İktidara gelince kesmek olur mu!
      ***
      CHP lideri
Deniz Baykal, önceki akşam
Eyüp Aşık'ın istifasının öğrenildiği saatlerde İstanbul'da CHP İl Başkanlığı'nın düzenlediği yemekte gazetecilerle sohbet ediyordu.
Eyüp Aşık'la ilgili haberin
"doÄŸruluÄŸunu" teyid edip
"ayrıntıları" da öğrendikten sonra şu ilginç yorumu yaptı:
      - Kasetin içeriği bir yana, bir siyasetçinin bir mafya lideriyle böylesine laubali,
"senli - benli" bir ilişki içinde olduğunun tesbiti bile çok önemlidir, çok vahimdir. Hatırlarsınız, İtalya'da
Andreotti'nin mahkumiyetine yol açan sürecin başlangıcı, bir mafya lideriyle
"öpüşme" görüntüsüdür. Bakınız, mafyanın beslenip güç aldığı en önemli kaynak; resmi çevrelerle
"özel" ilişkiler içinde olduğu izlenimi yaratmasıdır. Ünlü hikayedir: Adam padişahın yanıbaşına oturmuş, kulağına birşeyler fısıldıyor. Bu sıkı fıkı manzarayı görenler de, bu
"samimiyet" üzerine fikir yürütüyorlar... Halbuki adamın tek amacı, bu görüntüyü yaratıp çevredekilerin
"Amma da samimiler!" demesini sağlamak. Ve aslında adam o sıra padişahın kulağına,
"Önemli değil, sen de benim kulağıma küfür et!" diyor.
Eyüp Aşık olayına uyarlarsak, bir tek bu görüntüyü yaratmak bile mafyaya yapılabilecek en büyük iyiliktir...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr