Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Muhteşem Yüzyıl dizisi kimi tarihçileri isyan ettiren hatalarla dolu olsa da... Ekran başındakilerce ilgiyle izleniyor... Bir yandan da tarihe olan ilgiyi çoğaltıyor... Son tartışma Hatice Sultan üzerinde... Dizide ve pek çok tarih kitabında Pargalı İbrahim Paşa’nın eşi Hatice Sultan, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızkardeşi olarak tanıtılır. Hatta bu yüzden İbrahim Paşa’nın bir lakabı da Damat İbrahim Paşa’dır.

Hatice Sultan

Ne var ki güvenilir tarihçiler bu ilişkiyi doğrulamıyor. Örneğin ciddi bir tarihçi olan İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Osmanlı Tarihi” adlı eserinde(Cilt2,S.547) şöyle diyor:
“İbrahim Paşa’nın Osmanlı hanedanından kız aldığı ve damad olduğu hakkında sürüp giden mütalaaların aslı yoktur,zevcesi Muhsine isminde bir hanımdır”
Hammer tarihinde de aynı bilgi var. Osmanlı’nın kuruluşundan 1774 yılına kadar olan tarihini yazan Joseph Hammer, son cildin girişinde Melek Paşazade Abdülkadir Bey’in bir mektubuna yer verir. İslam hukukunun en yetkin isimlerinden sayılan Abdülkadir Bey, Hammer’a yazdığı mektupta kimi düzeltmeler yaparken şöyle der:
“Kanuni Sultan Süleyman’ın İbrahim Paşa’ya lütufkar davrandığı hususunda hiçbir şüphe yoktur, fakat, sizin farzettiğiniz veya tahmin ettiğiniz gibi ona kızdardeşini eşi olarak vermiş olduğuna dair herhangi bir delil, bir işaret mevcut bulunmamaktadır.”
Hammer’e göre... Pargalı’nın eşi Hatice Sultan’ın Kanuni’nin kızkardeşi olduğu sadece Venedik Elçiliği’ne ait Marini Sanuto’nun bir raporunda geçiyormuş ki... Zaten o dönemde de Avrupalı birçok tarihçi tarafından yalanlanmış... Peki Pargalı’nın lakabı neden “Damat” tır... Araştırmalı...

* Hayvan partisi kuruluyormuş.
Ne diyebiliriz ki? İnşallah sonları “insan partileri”ne benzemez!
Fahrettin Fidan

Haberin Devamı

Hasta eden ayva
Tıp Bayramı’nı biraz geride bıraktık ama tıp ve doktor tartışmalarını asla geride bırakmıyoruz...
Son zamanlarda “doktorluk mesleği bitiyor” diye bir görüş yayıldı Yakın gelecekte vücuda yerleştirilecek çeşitli çiplerle, insanın her saniye MR’ı, EKG’sı çekilecek, kan tahlilleri yapılacak, şekeri, kolesterolü ölçülecek.
Görünmeyen bir doktor size her gün teşhis koyacak.
Bir başka görüşe göre bilgisayarla yapılan tahlil ve tetkiklerden sonra hastaya ilacı da bilgisayar yazacak, böylece doktora gerek kalmayacakmış...
Bu savlar inandırıcı mı?
Bir küçük olay aktaralım.. Çelik Gülersoy’un ünlü İstanbul yazarı Abdülhak Şinasi Hisar’ı anlattığı kitapçıkta yazılıdır. Şinasi Hisar hastadır. Doktorlardan biri gider öteki gelir. Kimse hastalığa çare bulamaz. Son gelen hekim “Ben şu evi bir dolaşayım” der. Dolaşırken tavanarasında yazın toplanıp kışın tüketilmek üzere örtülere serilmiş ayvaları görür. Ayva tozları alerji yapar malum. Hekim ayvaların hemen kaldırılmasını ister. Dediği yapılır. Hasta kısa zamanda kendine gelir... Bu teşhisi bir bilgisayarın koyabilmesi mümkün müdür?

Kütüphanemiz...
Beyoğlu’nda bugün şenlikli bir yürüyüş var... Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu topluluk saat 15.00’te bando eşliğinde Tünel’den Taksim’e doğru yola çıkacak... Sebep?
Pazartesi günü kütüphaneler haftası başlıyor... Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi yüklü bir kutlama programı hazırlamış. Bu yılın teması “Kütüphaneler sizi değiştirir” olacak... Korsan yayıncılığın önlenmesi üzerinde de özellikle durulacak... Tüm İstanbul halkının davetli olduğu hafta etkinliklerinin programına, özel olarak hazırlanan web sayfasından erişilebilir: http://kutuphanehaftasi.istanbulkutuphaneci.org
* * *
Geçmişte ülkeler yeraltı zenginlikleriyle kalkınıyor, doğanın verdiği nimetlerle zenginleşiyorlardı. O günler geride kaldı. Şimdi ülkeleri değerli kılan insan varlığı... Bilgi zenginliği... Kitaplar ve kütüphaneler o yüzden toplumun neredeyse can damarı oluyor. Ne var ki ülkemizde kitap okunmuyor. Kütüphanelere uğrama adeti yok. Bir de “Google” çıktı ortaya.. Bir tuşa bastınız mı bilgi ayağınıza geliyor. O zaman neden kitap karıştıracaksınız değil mi?
Oysa “Google”ın içindeki bilgiler her zaman doğru olmadığı gibi hayli genel ve yetersiz. Bilgiler kütüphanelerdeki kitaplarda saklı... Bu arada ülkemizde iyi bir kütüphaneci nesli yetişti. Kütüphanelerde işini seven, yardımsever, kültürlü bir nesil çalışıyor. Size tek iş kalıyor; oraya uğramak...
Dileklere gelince... Kütüphaneler genelde 18.00’e kadar açık.. Bizce en az saat 20.00’ye kadar açık olmalı... Tabii ki eleman ve kitap takviyesi yapılmalı... Halkı kütüphanelere çekmeli..

Haberin Devamı

Soru: Harp Akademileri’nde kurmay subaylara konferans veren Erdoğan, kamuoyuna
açıklanmayan konuşmasında ne söylemiş olabilir?
Yanıt: “Askeri darbe dönemleri bitti arkadaşlar... Artık sivil darbe dönemlerindeyiz...”
Haldun Ertem

Haberin Devamı

Hâkim, savcı, polis ve MİT mensupları sendikaya üye olamayacakmış.
Normaldir! Bu meslek grubundakilerin de zaten bu devirde sendikaya değil, cemaate ihtiyacı var...
Gülhan Elmas