Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıl 1934. Devlet bursuyla yurt dışına gönderilen her öğrencinin eline bir nasihat notu tutuşturuluyor. Amaç dışarıya giden öğrenci ailesini ve ülkesini iyi temsil etsin, ne kendini ne yurdunu küçük düşürmesin.

Bu nasihatlerden bazılarını okuyoruz:

Para biriktireyim diye gerektiğinden aşağı bir şekilde yaşama.

Kimseden öteberi isteme.

Muhtaç olsan da belli etme. Kendini başkalarına acındırma.

Parayla alacak işleri parasız yapmaya kalkma.

Cimrilik etme.

Kışkırtıcılara sırtını çevir.

Evine muntazam mektup yaz, merak ettirme.

Haberin Devamı

Sıkıntılarını ailene yazma

Tutumlu ol, paranı sokağa atma. Artırabildiğini evine gönder.

Kendine iyi bak, sağlığını koru.

Sarhoş olma.

Uyku saatinde uyu.

Uçkuruna sahip ol.

Yabancı ilde yapacağın iyi iş de, kötü iş de şahsına yüklenmez. Türklüğe ait olur.

YOLUN VE BAHTIN AÇIK OLSUN”

Sonradan başbakanlığa kadar yükselen Prof. Sadi Irmak anlatır.

Yıl 1924. Cumhuriyet’in ilanının birinci yılı. Hükümet yurt dışına öğrenci göndermek üzere sınav açmış. Sınavı kazanan öğrencilerden biri de Sadi Irmak’tır. Irmak anlatıyor:

“Beni Berlin Üniversitesi’ne yolluyorlardı. Trene bineceğim sırada bir telgraf müvezziinin “Mahmut Sadi” diye avaz avaz bağırdığını duydum. Elime bir telgraf tutuşturuldu. İmza Milli Eğitim Bakanı’nındı. Atatürk’ün emri ile çekilmişti. İçinde unutamadığım şu cümle vardı:

“Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyoruz. Gür alevler olarak dönmelisiniz.”

 KORKULAR

Gazetelerde sık rastlanan bir başlık:

“Korkutan deprem”

Korkutmayan deprem olur mu?

Deprem tüm insanları korkutur. Ne var ki biz yine de en az korkan milletiz. Nereden mi biliyoruz? Alınan önlemlerden. Eğer korkuyor olsak, depreme karşı daha ciddi önlemler almaz mıydık? Oysa deprem umurumuzda değil gibi davranıyoruz.

Üstelik maliyeti çok olmayan ama çok önemli tedbirler de alınmalıydı şimdiye kadar. Örneğin İstanbul yakınında askeriyeye bağlı deprem taburları oluşturulmalı, bu taburlar yıkıcı bir deprem durumunda yolları açmakla görevli olmalıydı. Yıkımları önleyemeyiz ama zarar görenlere çabuk ulaşarak ölümleri azaltabiliriz. Ayrıca okul ve hastanelerde deprem tatbikatı yapıldığını duymuyoruz. Bunu da yapmalıyız.

Haberin Devamı

Sadece korkmak hiçbir şeyi çözümlemiyor.

TAKSİ

Taksilerde en kısa mesafe 15 liraydı. Bundan dört ay önce 20 liraya yükseltildi. Derken, birkaç gün önce de 28 lira yapıldı. Taksiye binip iki kilometre yol gidiyorsunuz 28 lira... Bir taksi şoförüne:

- Bu zam çok olmadı mı, diye sordum.

- Çok oldu, dedi.

Müşteri şimdiden azalmaya başlamış. İBB’nin taksi sayısını artırma talebine karşı Şoförler Derneği Başkanı:

- Taksilere zam yapılırsa talep azalır, yeni taksiye ihtiyaç kalmaz, diyordu.

Bakalım bu okkalı zam yeni taksiye talebi ne ölçüde düşürecek?

ORMANLAR

Milliyet’in dört acar muhabiri, Gökhan Karakaş, Can Erok, Çiğdem Yılmaz ve Cemal Yurttaş, Muğla, Marmaris dolaylarında geçen yıl yanan orman alanlarını dolaştılar, yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarını yerinde görerek bizlere güzel bir dizi röportaj hazırladılar. Sanırım birkaç gündür sizler de ilgiyle okuyorsunuz.

Biz milletçe orman gerçeğini maalesef pek bilmeyiz. Zaman zaman gazetelerde okuruz. Falanca kuruluş ormanlık alanda şu kadar ağaç kesecek, bunun beş katı ağaç dikecek falan denir. Ormanı bozup yol kenarlarına beş katı ağaç dikmekle orman geri gelmez. Orman kendi içinde hassas dengeleri olan apayrı bir dünya. Otların, çalıların, yaprakların güneşe uzanmak için birbiriyle mücadele ettiği, tabandaki bin bir çeşit böceğin kıyasıya dövüştüğü, yaşayan bir sistem.

Haberin Devamı

Oradaki yaşam ne yazık ki kardeşçesine değil. Ormanın ne olduğunu öğrenmek için değerli bilim adamı Prof. Hikmet Birand’ın geçen yıl yayımlanan “Anadolu Manzaraları” adlı kitabını salık veririz.

Ormanı anlamak için keşfetmemiz gerekiyor.