İstanbul Valiliği Cumhuriyet Bayramlarında bir davet veriyor, bu davetin en mutlu topluluğunu Cumhuriyet'e emeği geçmiş eski nesiller... Emekli valiler, eski bakanlar, emekli generaller, emekli büyükelçiler oluşturuyor. Bir emekli büyükelçinin geçen yıl bu davet için Amerika'dan kalkıp İstanbul'a geldiğini biliyoruz. Ve dün o Büyükelçi'den hüzünlü bir mesaj alıyoruz:
     Â- 17 yıl önce emekli oldum, diyor Büyükelçi, 17 yıldır bu davetlere hiç aksatmadan giderim. Biz cumhuriyet nesliyiz. Yurt dışında yıllarca CumhurbaÅŸkanı'nı temsil ettik. O yüzden bu davetin bizce apayrı bir anlamı vardır. Ama bu yıl ne oldu biliyor musunuz?
      - Ne oldu?
     Â- Biz emekli büyükelçiler ValiliÄŸin resepsiyonuna davet edilmedik. ValiliÄŸe telefon açtım. Karşıma çıkan kiÅŸi bu yıl davetli sayısında kısıtlamaya gidildiÄŸini söyledi. DoÄŸrusu o an aÄŸlamaklı oldum...
      Bu ayıp karşısında ağlamaklı olmamak olası mı?
      Ünlü İngiliz hazır giyim markası Marks & Spencer'in İngiltere'teki mağazalarında şiir yarışmaları düzenlendiğini duyurmuştuk. Türkiye'deki Marks & Spencer mağazaları da önce şiir dersleri, peşinden şiir yarışması düzenlemiş... Konu: "Cumhuriyet'in 75'inci Yılı..." Genç personelin kaleminden dökülen hayli başarılı şiirlerden birini aktaralım:
      ...Bedenleri ezdiler önce / Sonra tarihi vurdular / İzi yolu belirsiz mermileriyle / Yahut onlar öyle sandılar / Çok sürmedi, yenildiler / Alamadılar, çalamadılar / Ne çocuğun avucunda biriken umutları / Ne dilinden baba hasreti kokan / inanç yüklü duayı / Yenildiler... / Hiç böyle aşkla doğmamıştı güneş / Yoz beyinleri kavuracak heybetiyle / O bilinendi, beklenendi. / Yenilmişliğe kör, çığlıklara sağır / özünü kirleten hanedanın sarayında / perdeler kapandı. / Ve ışığın elleri çekip aldı / kör karanlığından kadını / yarını verdi çocuğun ellerine / korkusuz yarınları / Ve bir devir / kaynağından taşan gururla yenilendi / Yenilendi Cumhuriyet ile...
      (Şaşkınbakkal mağazası satış görevlilerinden Ebru Aksoy)
      Cumhuriyetperver arkadaşımız Fahrettin Fidan, Cumhuriyet'in 75. yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Ata'nın ruhuyla konuştu:
      - Ey ruh, geldinse üç defa vur.
     Â- Tak! Tak! Tak! Eee, anlat bakalım evlat, Cumhuriyetin 75. yılında memleketin içinde bulunduÄŸu ahval ve ÅŸerait nicedir?
      - Çıkamadık senden sonra açık alınla hiçbir savaştan, çarpık çurpuk karayollarıyla ördük anayurdu dört baştan, 65 yılda milyonlarca kazazede yarattık her yaştan.
     Â- Demiryolları peki, demiryollarımıza ne oldu?
      - Komünist işidir diye demiryollarını boşverdik Atam. Ayıp olmasın diye senin döneminde yapılanlara birkaç kilometre ekledik, hepsi o kadar.
     Â- Demiryolu komünist iÅŸi midir? Sen neler zırvalarsın be çocuk?
     Â- Ben zırvalamam Atam, senden sonra başımıza geçen kimi vizyon ve misyon! sahipleri böyle der.
     Â- Tamam, tamam, asabımı daha fazla bozmadan bu konuya kapatalım. SanayileÅŸmede ne yaptınız peki?.. Ne ithal eder, ne ihraç ederiz dünyaya? En meÅŸhur ihraç ürünümüz nedir?
      - Senin kurduğun sanayi tesislerini özelleştirme adı altında ona buna peşkeş çekip durduk. O yüzden şimdi ihraç edecek sanayi ürünümüz pek kalmadığı için eroin kokain ihraç eder, karşılığında kara para ithal ederiz. En meşhur ihraç ürümüze gelince...Iııı, nasıl söylesem ki...
     Â- Çekinme, çekinme, söyle...
      - ...en meşhur ihraç ürünümüz çetelerimizdir Atam. Öyle bir nam salmışlardır ki yedi düvele...
     Â- Neee, çeteler mi!? Onların kökü hala kazınmamış mıdır? Yoksa daÄŸlarda ÅŸekavet hala kol mu gezer?
      - Çağ atladığımız için çetelerimiz artık dağlarda değil, şehirlerde kol gezer Atam. Kimi işadamlarımızla kimi devlet adamlarımızı buluşturur, senin kurduğun fabrikalarla tersanelerin ölmüş eşek parasına satışına aracılık ederler.
     Â- Manzara - i umumiye buyken siz ne yaparsınız peki? Elleriniz kollarınız baÄŸlı olup biteni seyr mi edersiniz?
      - Eee, biraz öyle... Ama biz milletçe asıl televizyon seyrederiz Atam. Televole - melevole, paparazzi - maparazzi gibi şeyleri... Kim kiminle kırıştırmış, kim kimi şey etmiş, onları seyrederiz.
     Â- Yaaa demek öyle? Peki sonra..?
      - Sonrası AZ SONRAAA Atam! Şimdi izin verirsen kısa bir reklam arası verelim. Ama siz yine de bizi izlemeye devam edin. Bir dakika Atam, nereye gidiyorsunuz böyle kaçarcasına?
     Â- Çizmelerimi giymeye gidiyorum evlat. Ama siz gene de beni izlemeye devam edin, neler olacağını AZ SONRAAA göreceksiniz... AZ SONRAAA!
Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr